- 501 Okunma
- 9 Yorum
- 5 Beğeni
Evrak-ı Sinir Harbi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıl 1992 askerdeyim İstanbul Yeşilyurt Hava Harp Okulu yok efendim nerede er olarak müşerrefim. Büyüklerimiz öyle uygun gördü. Oradan oraya sürülmelerdeyim nedense, bu iyi bir şey mi kötü mü bilemiyorum?
Mutfaktan tutunda revirde nöbete, özel tim kesmezse yetmedi tören mangası. Oradan kazma küreğe. Sonra baktılar bu adama kürek yakışmıyor ( yani bilmiyor kürek tutmayı ) aldılar oradan kantin kıyağı yaptılar. Seçim de matrak “hanginiz çaycı lan…?”
Aynısını “okuma yazması olan var mı lan…?” da yaşamıştım orta iki deyince ben seçildim bir gururlandım ki sormayın gitsin, sabaha kadar aç, sefil, uykusuz evrak doldurdum. Haa birde mutfakta yanıldım zannettim ki ye iç helaldir meğerse ölünün şeyini kesmeyen bıçaklarla sabaha kadar et doğra ( yirmi yıllık et olduğu rivayet edilirdi de yine de et çıktımı bayram ederdik )
İhale kimde kalırsa o sarayın pardon karargahın çaycısı eğitimden kaçmanın tatlı yolu. Neyse pırpır fazlası subayların kapısına koydular önce. Yok olmuyordu işte. Eğreti kalıyorum ne giydiğim üstüme, ne duruşum hizaya giriyor. Bir tuhaf halde içeriye alıyorlar masa başı gibi sadece ayaktasınız elinizde beyaz eldiven kim girdi kim çıktı yazıveriyorsunuz selam sonrasına.
İşte o günlerde tanıştım Aziz Nesin’le. Biyografisi mi neydi tam hatırlayamıyorum. Hani bir Ramazan günü iftar saati babası beş lira verir çorba için üç limon alsın diye de alır başını gider ya Nesin. Aradan ben diyeyim on siz deyin yirmi yıl geçer. Nesin’in yolu tekrar baba ocağına düşer yine bir Ramazan günüdür. Yolda cebine bakar beş lira. Tabi limonun fiyatı artmış beş liraya artık bir tane oluyordur. Limonu alır kapıyı açar girer içeri babasına der ki “baba limon pahalanmış bir limon alabildim sadece.”
“Buyur otur” der babası hiç sormaz yıllardır neredeydin diye!
Yıllar geçti Aziz Nesin’in bu hikayesini okuduktan üç yıl sonra kaybettik. ( 1995 ) “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz?” romanı beni çok etkilemişti filmini bir o kadar merakla izlemiştim. Şimdi ki gençlik yok canım daha neler diyor böyle de olur mu? Olur olur hem de bal gibi olur Nesin, “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz?” romanını 1977 yılında yazdı. Birazdan okumaya başlayacağınız öyküyü ben 2008’de yazdım. Öykü ilk kez 20 Kasım 2011 yılında Samsun Arena gazetesinde sonra 1 Eylül 2016 yılında İstanbul ’Lemur dergi’de yayımlandı. Öykü hangi yılda geçiyor diye merak edenler için 1995 evet tam o yıl. Bir de dip not niyetine elbette mübalağa sanatı fazlasıyla olsa da öykü gerçektir. “Bu gün git yarın gel” söylevinin hiç eksilmediği o dönem devlet ile işi olanın bizzat yaşadığı gün gerçekliğidir. Aziz Nesin anısına buyursunlar efendim.
EVRAK - I SİNİR HARBİ
Bir varmış bir hiç olmamış günün birinde bir adamın yolu düşmüş evrak için belediye ruhsat müdürlüğüne tastamam etmiş her bir şeyi.
Saat: 08.26
_tak..tak
_geeeell..
_evrakları getirdim sayın memurum bi baksanız… ( acelesi var belli işini gücünü bırakıp gelmiş )
_acele etme sıraylan biz çağaracazz…
_beyefendi çok bekler miyiz…?
_cıhk … (fazla beklemezsin anlamında )
_iyi o zaman kapıdayım efendim çağırmanızı beklicem…
Saat: 10.13
_efendim rahatsız ediyorum ben bekliyorum da onu şey etmek istedim…
_senin ney vardı?
_ruhsat efendim gereken evrakları getirdim de…
_getir bakalım…
_buyrun…
_pul
_tamam
_kimlik fotokopi
_tamam
_İkametgâh
_tamam
_ödenmiş falancı banka dekontları
_tamam
_yatırılması gereken vergi dairelerine ödenti makbuzları
_tamam
_bu kurumları da birbirine uzak yapmasalar ne güzel olurdu...
_hee.. sonra dolmuşçular, otobüsçüler aç kalaydı... böle Avrupa birliğine giremeyiz… herkesler işini yapacak ekonomi kazanacak..öhem..öhem..neyse
_ses ölçüm raporu
_tamam
_çevre orman müdürlüğüne bağış
_tamam
_resim
_tamam
_cıhk o işte tamam değel..
_niye efenim
_bu resim oricinal değil fotokopi sen resmi fotokopicide çoğaltmışsın…
_evet, ama resimdeki benim ayrıca kâğıdı da gerçeğine çok yakın
_cıııhk olmaz hemşerim sen git acele vesiiikalıkk çektir gel…
_peki efendim… ( inceden küfür )
Saat: 11.47
_afedersiniz memur bey
_ne vardı?
_benn ee.. resim ruhsat…
_yaa.. kardeşimmm ne kadar anlayışsızsınızz .. görmüyon mu yemek saati biz köle miyiz hep kendinizi düşünüyorsunuz bak güzel kardeşim aç ayı oynar mı?
_haklısınız efendim oynamaz ... ben gidim öğleden sonra gelirim… sizde yemeğinizi yiyin ( inceden küfür )
Saat: 13. 05
_ben geldim resim iç…
_resim mi ne resmi ? hee resim… tamam tamam gel hele…
_buyrun
_yangın tüpü evrakı
_tamam
_cıhk o işte tamam değel
_aman efendim nesi var?
_eksiği var fazlası yok sen küçük tüp evrakı almışsın böyük olacak
_git tüpünü böyüt öyle gel
_peki efenim… ( inceden küfür )
Saat.14.57
_pardon... büyüttüm efendim
_efferem.. işine gelince şıpıdanak nası da yapıveriyon
_sağolun efendim
_sabıka kaydı
_ seni gidi seni temizsin ha efferem memlekette temiz adam kalmadı be bu da tamam…
_sağlık raporu
_tamam
_cıhk o işte tamam değel..
_aman efendim yapmayın neyi eksik?
_bu devlet hastanesi raporu
_eeee
_hıfzısha raporu olacak
_iyi de onlar başka bunlar başka doktor mu? ne fark eder
_sen bilmezsin büyükler demiş böööle olacak olmuş hee..he.. heeh..
_hee heheh.. dimi efenim...
_sen şimdi git raporunu tazele gel…
( inceden küfür )
ERTESİ GÜN
_efendim sağlık raporunu getirdim
_ben onu sordum fark etmiyormuş ama neyse aldığın iyi oldu fena mı oldu iki kere gontrol ettirdin kendini... he..hehe.. heh..ehee..
_he..heh.. dimi ya…
_sicil kaydı
_tamam
_oda kaydı
_tamam
_evraklar tamam... da ruhsat müdürü izinde çocuğunun sünneti varmış onun imzası gerekiyor sen yarın gel.
_ peki, efendim ( inceden küfür )
SONRAKİ GÜN
_efendim sayın memurum hehe… heheheh… müdür beyler kestimi şeyi…?
_kesti kesti gel…
_bak güzel gardeşim evrak da noksan yok amma biz sana ruhsat veremeyiz…
_niyeymiş efendim?!!
_senin ora okula doksan yedi buçuk metre camiye doksan beş
_eee anlamadım
_kanun diyor ki yüz metre olacak
_aman efendim aramızda iki buçuk metrenin lafımı olur nede olsa gide gele tanış olduk verin ordan iki buçuk metre olsun bitsin…
_olur, mu beyefendi size iki buçuk diğerine beş ötekine on; sonra valla kanun manun kalmaz sen dükkânın kapısını biraz ileri alsan…
_kapıyı… ileri …
_beyefendi... sakin olun… imdat…
_açmıyorum laan…
_tamam sakin olun beyefendi imd..ıııhıhkhıhh…bo..y ..ıhıhkhk.n..m ..kra..vrtıkııhkhkh.
Çizim görsel: Melis Çamlıoğlu
Not: Mizah ciddi bir iştir. Ustalara saygı ve selam ile kusur ettiysek affola.
YORUMLAR
Kaan ali kolcuoğlu
Yaşananlar ibretlik. ''Aziz Nesinlik'' olay diye dilimize yerleşmiş bir tabir bile var değil mi? Bürokrasinin çarkları zaman zaman insanı sinir eder. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz da da Aziz Usta bunu çok güzel anlatmıştır... Kutlarım belli bir yaşanmışlık güzel öyküleşmiş...
Kaan ali kolcuoğlu
Şu askerlik işinde beni anlattın gardaşım aynı yerlerden geçtim 18 ay askerlik iyimi ne güzel bir çalışma Aziz Nesin e gelince o hep gerçekleri bize bıraktı gitti giderken yanımda ne yalan götürdü ne esah kutluyorum güzel bir çalışma okudum
Kaan ali kolcuoğlu
Kaan ali kolcuoğlu
Okurken bile tahammül edilmiyor ki bire bir yaşayan ne yapsın.
Bazen düşünüyorum da bu adam dövmeler her ne kadar etik olmasada haksız değiller gibi geliyor.
Devlet daireleri insanın sabrının sınırlarını zorluyor. Yetkiyi alan kendini büyük adam sayıyor. Ne diyelim ülkemin dramatik halleri.
Gün seçki yazınızı kutluyorum değerli yazar
Saygılar selamlar
Kaan ali kolcuoğlu
:)) sinirden..Vatandaşa hizmet, sinir katsayılarını katlamak, ''bizden değilsin'' diye tokatlamak..İşini yürüten bir ''alooo' ile işini yürütuyor icazetle..Mizah ciddi bir işti.Güne gelmesine sevindim.Biz bunları çok yaşadık..Hālâ aynı yaşananlar.Düzelir mi ?..Cıhk..Kutluyorum..Sağlıcakla..Saygıyla..
Kaan ali kolcuoğlu
Kaan ali kolcuoğlu
Okurken bile sinir oluyor insan. Resmen psikolojik savaş.
Emeğinize saygılarımla üstat.
Sevgi Umut tarafından 2.10.2022 01:05:30 zamanında düzenlenmiştir.