- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kararsızlıklar
KARARSIZLIKLAR
Sevgili dostum,
Son zamanlarda kararsız o kadar çok insana rastladım ki, sonunda karasızlıklar konusunda sana da mektup yazmaya karar verdim. “En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir” sözünü hatırladım ve karar verdikten sonra bile “Acaba yanlış mı yaptım? Hatalı karar mı verdim?” diyerek günlerce kendini yiyip bitiren insanları gördükçe onlar adına üzüldüm doğrusu. “Kararsız Kasım” olmak ne kadar zor tahmin edebiliyorum artık.
Sevgili dostum,
Kararsız insanların en büyük özelliği de kararsızlıklarının suçunu hep başkalarına yükleyerek, başkalarını suçlayarak kendilerini temize çıkarma gayreti. Senin çevrende de çok vardır böyle insanlar eminim. Herkesin çevresinde fazlası ile vardır elbet.
Sevgili dostum,
“Karar “ verememek , insanları zora sokuyor her zaman. Yanlış kararlar ise daha çok zarar veriyor.. Maçı kaybeden futbolcu yerine teknik adamı suçlar. Halbuki maçı oynayan futbolculardır. Öğrenci sınavı kaybederse hocayı mı suçlayacağız? Ama onu da suçlar öğrenci ve veli çok zaman. Velhasıl kararsızlar hep suçlamayı sever. Kararlı insan kararının arkasında durarak hata yapmışsa hatasını kabul ederek özür dilemesi gereken insanlardan mutlaka özür diler veya teşekkür edecek adama da. Ama biz toplum olarak bunların hikmetini de anlamadan ne özür dileriz ne teşekkür ederiz ne de başarıyı takdir ederiz. Bir özelliğimiz kararsızlıksa öteki özelliğimiz kıskançlıklarımızdır. Kıskançlıklarımızın da karasızlıklarımız kadar bizim hayatımıza verdiği zarar göremeyecek kadar da körlük yaşarız. Göz bakar ama beyin göremez. Y ada görürüzde görmememezlikten gelmek işimiz egelir toplum olarak. Ama uzun vadede bu bakış açısının acısı kararsız insana çıkar.
Sevgili dostum,
Karasızlar karar vermekte zorlanırken, kararlı olanlar ise nerede başarılı olacaklarına bakarak kararını vererek ona göre çaba harcarlar. Bu kararlılık her zmaan onların kazançlı çıkmasını sağlar. Tabi istisnalar müstesnadır.
Sevgili dostum,
Sen kararlı bir dost olarak her zaman dostluğumuzun gelişmesi için kararlı oldun ve bizleri her zaman mektuplarımızı, kitaplarımızı okuyarak , onları başkalarına tavsiye ederek, kitaplarımızı hediye ederek destekledin. Çoğu zaman hediyen makbule geçmedi ama sen gene de kitaplarımızı alarak hediye etmekten vazgeçmedin. Çünkü senin amacın muhatabını memnun etmek değil, dost olarak hediyeni sunmaktı. Kimi hediyeyi küçümser, kimi de hediye maddi değeri olmasa da manevi değerine bakarak hediyeyi torununa bile saklar. Bu en güzel hediye kitaptır çünkü. Veren değil alandadır sorun. Alan çöpe de atar çocuğuna ve torununa da bırakır. Kar onların. Kararlı olan lafta değil maddi ve manevi destek olarak senin gibi benim gibi hep hediye eder. Hediyeyi para ve maddi değeri olan şey olarak bekleyene sadece “açgözlü” veya “paragöz “demek kalır bize. Aslında bu sözleri söylemek bile fuzuli iş. Toplum bildiği şeyleri farklı anlatmalıyız. Hep aynı tarz anlatmak toplum fertlerini yorar çünkü. Bizi de yorduğu gibi.
Sevgili dostum,
Biz kararsızlara bir şey yapamayız. Çünkü bizi dinlemezler. Anlamak istemezler. Kendi kendilerini yiyip bitirirler ve gene de bizi suçlarlar. Bize düşen sabretmek ve saygı göstermek. Doktor değiliz ki tedavi edelim . Hastalığını kabul etmeyene doktor ne yapsın ama ? Kararsızlıkta bir nevi hastalık değil mi sence? Hasta kabul edecek ki doktorda tedavi etsin.
Sevgili dostum,
Hayat her şeye rağmen devam ediyor ve kararsızlar bucalarken kararlı olanlar gelimeye , okumaya devam ediyor. Kararsız olanlar genelde okumayı boş olarak görerek de kararlı olarak kitap okusalar o zaman belki de kararsızlıklarından vazgeçerek kararlı olamnın zevki ile daha mutlu olacaklar. Dedim ya kitap okumayı sevmek de bir üstün meziyet ve “oku” emrini tam anlamayan faydalı kitap okumayı da ret eder. Bu eseri anlasaydık dünyada çok az kararsız kalırdı belki de değil mi?
Sevgili dostum,
Dikkat ettim de kitap okumayı alışkanlı haline getiren, okudukları üzerinde düşünen ve uygulamaya azami olarak dikkat edenler kararsızlıklarını daha kolay yeniyorlar. Tabii ki tavsiye edilen kitapları ciddiyetle okursalar. Ama kararsız insanlar tabii bunu da kabullenmekte zorlanıyorlar. Sence bu yanlış tespit mi?
Sevgili dostum,
Bu mektubumu sanırım senin karalılık ve kararsızlık üzerinde düşünmene ve bilgilerini kontrol ederek çevrende karasızlara daha çok yardım nasıl ederim? Sorusunu sorarak adamı tanımasına sebep olacak. Bunu tahmin ederek “dostum insanlara yardım etmeyi seviyor, ne kadar şanslı insanım” diye sevinmeme sebep olacak. Sen de “dostum bana mektup yazarak unuttuğum konuları hatırlatıyor, yaşasın dostluk “ diyeceksin tahmin ediyorm. Dostluk beraber yemek içmekle değil faydalı kitapları tavsiye etmek, hediye etmek ve konular üzerinde düşünmekle olur sanırım.
Sevgili dostum,
Yedirmeyi sevenin dostu çok olur ama hakiki dostluklar dostunu geliştirenler işle olur. Bunu her zamaan hissederim. Dostluk yemek içmekle de olur ama asıl amaç dostu ile dostunun çocuk ve torunlarını da geliştirmek için kalem defter gibi araçlar ile hediyeleşmek ve düşünmekle olur. Bunun bilincinde de çoık az insan yani kararlı insanlar eriyor.
Sevgili dostum,
Bütün kararsızlıklara karşılık biz kararlı olarak dostluğumuza yazarak, okuyarak ve severek devam edelim. Dostlukta ne kadar kararlı, yardımlaşmakta ne kadar azimli ve paylaşmakta ne kadar ısrarlı olursak o zaman her zaman güçlü olacağız ve zorluklarda bizim karşımıza kolaylık olarak çıkacaklar. Bu da bizi güçlü kılacak ve biz bunları artırdıkça güçleneceğiz.
Sevgili dostum,
Kararlılıklar karşısında kararsızlar her zaman güçsüzdür ve bunun sıkıntısını bunalımlara girerek ve pişmanlıklar yaşayarak, çevrelerindekileri sinirlendirerek, acı çektirerek onları da cezalandırırlar. Bunun bilincindedirler ama çoğu da bunun çaresine bakmaz. Bilem kararsızların sonu ne olacak?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.