- 209 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BYRON.
BYRON KİMDİR?
1788 Londra-1824 Mesolongi/Yunanistan), İngiliz şair. Üç yaşındayken babasını yitirdi. Çocukluğu, dengesiz bir insan olan annesinin yanında geçti. 1789’da büyük amcasının ölümü üzerine "Lord" unvanını aldı. 1809’da Lordlar Kamarası’na üye oldu. İspanya, Portekiz ve Balkanlar’a yaptığı bir yolculuktan dönüşünde, "Childe Harold’s Pilgrimage" (Şövalye Harold’ın Hac Seferi, 1812) adlı şiir yapıtının ilk iki bölümünü yayımladı. Büyük bir başarı kazandı. Londra sosyetesinin önemli bir kişisi hâline geldi. 1815’te Anne İsabella Milbanke ile evlendi. Ertesi yıl, bir kız çocukları dünyaya geldikten az sonra ayrıldılar. Özel yaşamı üzerine söylenen ileri geri sözler, dayanılmaz duruma gelen dedikodular yüzünden şair, İngiltere’den uzaklaşmak zorunda kaldı. Bir daha da ülkesine dönmedi. Avrupa’da geleneklere, görgü kurallarına boş vererek, istediği gibi yaşadı. Bu yıllarda yazdığı şiirler, en güzel şiirleri oldu. Fırtınalı yaşamını, kabına sığmayan yaratılışını yapıtlarına olduğu gibi döktü. "Childe Harold"ı tamamladı; "The Prisoner of Chillon" (Chillon Mahkûmu), "Manfred", "The Lament of Tasso" (Tasso Ağıtı) adlı yapıtlarını yazdı. 1819’da "Mazeppa" ile bitmemiş şiiri olan "Don Juan"ı yayımladı. Bu arada birkaç oyun da yazdı. 1823’te Yunanistan’a gitti. Yunanlıların Türk egemenliğinden kurtulmak için giriştikleri savaşlara katıldı. Bir deniz yolculuğu sırasında ateşli bir hastalığa yakalanarak öldü. Cenazesi Londra’ya getirildi.
YORUMLAR
Byron, genç yaşta hayata veda etmesine rağmen "Romantizm" akımının önde gelen isimlerinden olabilmiş biri
Niteliği tayin eden hakikaten nicelik olmuyor
Baksanıza, otuz altı yaşında hayata veda etmiş biri
Bizde de Orhan Veli otuz altı yaşında vefat eder
Evet, yaşasa daha parlak ürünler de verirdi belki
Şu kadar ki, kırkların şiirinden onun kadar yankısı bugüne ulaşan, onun kadar mizahıyla ve tarzıyla alaka uyandıran da yok gibi, bu dediğim ünlü şaire öykünmek asla değil, şiirindeki ironiyi, tebessümü, kara mizahı besleyen, destekleyen bir ölümü de var, uzun yaşamakla elde edilemeyecek kadar hazin bir unvan bu
Yine Ömer Seyfettin otuz altı yaşında vefat eder
Bir ölüm yıl dönümünde Faruk Nafiz Çamlıbel onun için, Ömer Seyfettin yaşasaydı eserleri kemiyet bazında artar, keyfiyet bağlamında hemen hiçbir şey değişmezdi der, kısa yaşamında tarzını, çizgisini inşa etmiş biriydi o demekte
Byron'a dönersek, Yahya Kemal "Açık Deniz" adlı şiirinde kendisine atıfta bulunur, Yunancı tarafına dokunur beraberinde
"Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını," Şeklinde bir girişi vardır hani
Yahya Kemal, "Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl" derken İngiliz şairi mutsuz eden, can sıkıntısı uyandıran hususların kendisini mesut kıldığına işaret etmekte
Burada bir hususunda altını çizmeli bence
Byron bizde kimi zaman Türk düşmanı olarak algılanır, Yunanistan'ın bağımsızlığını desteklemesi Avrupalı olmasına bağlı halbuki, Batı dünyası Antik Yunan meşreplidir malum, uygarlık tarihini Yunan zeminde okurlar, Byron'da bu anlamda Helenizm'in tutkun bir inananı ve bağlısıdır
Oysa aynı Byron Türkler hakkında müspet kanaatlere de sahiptir, gençliğinde İstanbul, İzmir ve Çanakkale'de geziler yapar, Türklerin kültürel yapısı ve yaşam tarzı üzerine izlenimler edinir
Mesela "Kılıcı eşsiz bir maharetle kullanan Türk eli, mağlup ettiği insanların yarasını sarmakta da bir o kadar ustadır." demekte bir defasında
Kuşkusuz böyle demesi Byron'u muhakkak bir Türk dostu kılmaz, ancak Yunan bağımsızlığı için mücadele etmesi onu artık tümden Türklerden nefret ediyor parantezine sevk etmez bana göre
Byron, Romantik akımın mensubu bir avare olarak hayatını sürdürür, ülkesindeki soylu sınıfla bağdaşmaz kişiliğiyle de uyumlu biçimde rüzgara kapılmış bir yaprak misali oradan oraya savrulur durur
Nazım Hikmet'in dizelerinde ise Byron, Yahya Kemal antipatisinin nişanesidir, annesi Celile hanımla nişanlanan üstadı üvey baba olarak karşılamaz, ona karşı olumsuzluk duyar
“Osmanlıların en usta şairi
Yahya Kemal gelir aklıma:
Bir camekanda şişman ve mustarip görürüm onu.
Ve her nedense birdenbire hatırlarım:
Yunan dağlarında ölen topal Byron’u.” Der Nazım
Birden hocam, sözü çok uzattığımı dehşetle fark ettim de
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.