- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler
Nobel Ödülleri, üzerinde çok fazla siyaset dönen ödüller. Bu, özellikle Barış Ödülü için, sonrasında ise Yazın Ödülü için geçerli. Öte yandan, Nobel Yazın Ödülü’nün Avrupa yazını dışındaki yazınların tanınırlığının sağlanması gibi önemli bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan, ödülün bir yazara verilmekten çok, bir ülke ya da halkın yazınına ve onun kilim gibi dokuduğu yazınsal diline verildiğini düşünüyorum, düşünmek istiyorum, böyle bir dünya düşlüyorum. Ödülü alan yazar ya da şair başka dünyaların yazınlarına kapı aralıyor gibidir.
Nobel yazın ödülünün ilk 12 yılı, Avrupalı yazarları ödüllendirmekle geçiyor, ta ki ödül 1913’te Tagore’a verilene dek. Aslında Tagore’un ne derece Avrupa dışı bir yazar olduğu tartışmalı. Bir kere Britanya İmparatorluğu yurttaşı ve iki dilde yazıyor: İngilizce ve Bengalce. Yalnızca Bengalce yazsa belki de ödülü alamayacaktı. Bu ödül, Bengalce’nin yazınsal bir dil olarak tanınmasını da sağlamadı. Nasılsa şair-yazar İngilizcesi’ni de yazıyordu.
Avrupa Dışına Çıkış
Nobel yazın ödülü, 1930’da Sinclair Lewis’le birlikte Avrupa dışına çıkar: ABD’ye. Fakat bu durum, ödülün özellikle de İngilizce’ye verildiği düşünülürse Avrupa merkezciliğin dışına henüz çıkılmadığını düşündürür. 1945’te ödülü Şilili şair Gabriela Mistral alacaktır. Böylece, Nobel Yazın Ödülü’nün ilk 45 yılında ödül ikinci kez Avrupa dışına çıkacaktır. Yine de, pek fazla Avrupa dışına çıkılmış sayılmaz; çünkü ödül daha önce de ödüllendirilmiş olan İspanyolca’ya verilir. 1949’da William Faulkner, ödülü üçüncü kez Amerikalara taşır. 1962’de John Steinbeck, ödülü dördüncü kez Amerikalara taşır. Bu arada, Steinbeck’in ödülü aldığı dönemdeki düşünsel dönüşümü düşündürücüdür: Emeğin, emekçinin yazarı olarak tanınmışken, Vietnam-Amerikan Savaşı için aşırı sağcı görüşler dile getirir. Son yıllarında iyi anılmaz.
Latin Amerika
1966’da ödül (Rusça’yı kültürel yakınlığı dolayısıyla Avrupa dilleriyle ilişkilendirebileceğimizi varsayacaksak) belki de ilk kez Avrupa dili olmayan bir dile verilir: İbranice’ye (Shmuel Yosef Agnon). 1967’de Gabriela Mistral’dan sonra ikinci kez, Miguel Ángel Asturias’la ödülü Latin Amerika (Guatemala) alacaktır. Onlara 1971’de Pablo Neruda (Şili); 1982’de Gabriel García Márquez (Kolombiya) ve 1990’da Octavio Paz (Meksika) katılacaktır. 1992’de Latin Amerikalıların arasına beklenmedik bir isim katılacaktır: 166 bin nüfuslu bağımsız bir Latin Amerika adası olan Saint Lucia’dan Derek Walcott. 2010’da Perulu Mario Vargas Llosa ile liste şimdilik tamamlanır.
Japonca ve ABD
1968, Nobel Yazın Ödülü’nün Japonca’ya yöneldiği yıl olur: Bu yıl ödülü Yasunari Kawabata ve 1994’te Kenzaburō Ōe alır. Bu yıllardan başlayarak çeşitli Japon yazarlar sık sık aday (hatta ödülü alması en yüksek olasılıklı olan yazar) gösterilecektir.
1973’te ilk Avustralyalı yazar (Patrick White) alacaktır ödülü; fakat hem İngiltere doğumlu olduğu hem de İngilizce yazdığı için İngiliz yazınının bir parçası olarak görülebilir. Yine ABD’den 1976’da Saul Bellow; 1978’de Isaac Bashevis Singer; 1987’de Joseph Brodsky; 1993’te Toni Morrison alır ödülü. Ödül 2016’da yine ABD’ye verilir (Bob Dylan), fakat hak edilip edilmediği en fazla tartışılan ödüllerden biri olur. 2013’te Kuzey Amerika’dan (Kanada’dan) Alice Munro’nun da ödül aldığını anmalı.
Afrika
Sonunda 1986’da ilk kez Afrika alır ödülü: Wole Soyinka (1986). Ancak bir Afrika dilinde değil İngilizce olarak kaleme alır yapıtlarını… Soyinka’yı 1988’de yazınsal Arapçası’yla Necip Mahfuz izler. Afrikalı üçüncü Nobel Yazın Ödülü sahibi, ırkçı Güney Afrika’nın vicdanı olarak bilinen Nadine Gordimer olur (1991). Dördüncüsü, sonradan Avustralya yurttaşı olacak olan Güney Afrikalı J. M. Coetzee’dir (2003).
Şaşırtan Yıllar: 1998, 2006, 2012
1998 şaşırtır: Nobel Yazın Ödülü’nün neredeyse yüzyıllık tarihinde ısrarla gözden kaçan bir ülke, dil ve kültür, sonunda onurlandırılır: Jose Saramago’nun kişiliğinde Portekiz ve Portekizce… 2006 da öyle (Türkiye); 2012 de öyle (Çin, Mo Yan).
Melezlik
Şu noktaya da dikkat çekmeli: Ödül alanların bir bölümü, çifte vatandaş ya da ardıl yurttaş (bir ülke vatandaşlığını bırakıp bir başka ülkenin vatandaşı olanlar) ya da çocukluğu ve/ya da ömrünün önemli bir bölümü yurt dışında geçmiş kişilikler. Örneğin, Doris Lessing (2007), İran doğumlu İngiliz; V.S. Naipaul (2001), Trinidad ve Tobago doğumlu İngiliz; Gao Xingjian (2000), önce Çin, ödülü aldığı sırada Fransız vatandaşı; Elias Canetti (1981), Bulgaristan doğumlu İngiliz vatandaşı vb.
Dağılım
Bir de ödüllerin çeşitli açılardan dağılımlarına bakalım: Toplam 113 ödülün yalnızca 14’ü kadın yazarlara verilmiş. Ödüllerin yaklaşık yarısı, İngiliz, Fransızca ve Almanca’ya verilmiş. 6 dile verilen 8 ödül dışındaki tüm ödüller, Avrupa dillerine verilmiş. Avrupa dilleri içinde özel bir durum var: Ödül, tarihinde ilk ve son kez, resmi dil olmayan bir azınlık diline verilmiş: Provençal. Frédéric Mistral, 1904’te ödülü bu dildeki yazın yapıtları dolayısıyla almış. Ödüllendirilen 6 Avrupa dışı dile dönersek, bunlar, Çince, Japonca, Arapça, Bengal dili, İbranice ve Türkçe.
Sonuç
Çin, Japon ve Arap yazınları zaten ödül almadan önce de insanlık tarihine yaptıkları özgün katkılar nedeniyle uluslararası kamuoyunda biliniyordu. İbranice sonradan diriltilen bir dil olarak daha çok yol kat etmesi gereken bir dil. Bengal dili ise içlerinden en az bilineni… Nobel Yazın Komitesi’nin daha az bilinen dillere yönelmesi fena olmazdı. Akla ilk gelen ise, Farsça…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.