- 269 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tüm Işıkları Yak 8
Uçak iniş sırasında bayağı sarsılmıştı. Bu tip durumlarda, uçak sarsıntılı şekilde inerken gözlerini kapatır içinden komik şeyler düşünürdü. Şimdi aklına hiçbir komik şey gelmiyordu. Asaf ‘Çok şükür indik.’ Diyerek elini göğsüne götürdü. Uçaktan inerken yolculuğunun diğer kısmının daha korkunç olacağını seziyordu.
Ansızın yetimhanede Tavan diye tabir ettikleri kimsenin bilmediği ve uğramadığı, yalnızca kendilerine ait olan yerde kâğıt oynarlarken Emre’nin ‘Bu puuuşt kağıtları sayıyor.’ Dediğini hatırladı. Evet, gerçekten de öyle yapıyordu. Batak oynarken elindeki ve diğer çocukların yere attığı kağıtları aklında tutuyor ve olasılığın en az olduğu kağıtları oynuyordu. Böylece oyunda diğer çocuklara karşı bir üstünlük kuruyordu. Emre’nin bu sözü onu çok güldürmüştü. Şimdi de hoşuna gidiyordu. ‘Ya ne sandın at kulağı’ derdim. Hep beraber gülerdik. Çünkü at kulağı derken atın kulağını söylemediğimi herkes bilirdi. Yolcuların arasından geçerken yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Uzun zamandır kendini böyle mutlu hissetmemişti.
Emre, eski günlerde, yetimhane yıllarında Tavan’da oyun oynarken ‘Size bir espri patlatayım mı? Köfte Dudaklar!’ diye sorardı. Sonra da ‘Paaat.’ Diye ses çıkarırdı. Hep bir ağızdan yırtılana kadar gülerlerdi. Emrah, Emre’nin ona Köfte Dudak diye seslenmesine sinir olurdu ama bir taraftan da bundan hoşlanırdı. Çünkü o da Emre’ye ‘Kızlar köfte yemeyi çok sever.’ Diye takılırdı.
Asaf’ın aklına başka bir şey geldi. ‘Tek tekerlekli araba.’ O arabayı sürmek için heyecanla sıranın kendisine gelmesini nasıl da beklerdi. O arabayı sürmek çok heyecan vericiydi. Ama o koridor karanlıktı. 5 Numaralı Odaya giden koridor…
Tavan’da gizlice eğlenirlerken kat nöbetçilerinin hangi zamanlarda yatakhaneleri gezdiklerini çok iyi biliyorlardı. Bunu gözlemlemişlerdi. Her saat başı, o gece nöbetçi olan kat görevlisi koridorları gezerdi. O gece Ahmet Çamlı nöbetçiydi. Soyadı gibi bir adamdı. Yani ağaç gibi. Ağır hareket eden, uzun boylu, sürekli uyuklayan biriydi. Bu yüzden özellikle onun nöbetlerinde Tavan’da uzun süre kalırlardı.
Işık Sezer, Asaf’ın durgunluğunu sezmişti. Keti’ye aşık olduğunu bilen tek kişiydi. Asaf, düşünceli ve boş gözlerle bakınıyordu. Emre, birdenbire Işık’ın bir şey anlatacağını sezinledi. Gözgöze geldiler. Emrah, Asaf’ın utanacağını düşündüğü için ‘Gelin size bir şey anlatayım.’ Dedi.
Hepsi Emrah’ın ne anlatacağını merak ediyordu. Birbirlerine bakmaya başladılar. Emrah derin bir nefes çekti. Emre ondan önce davranmıştı ve ‘Bize bir espri patlamayacaksın umarım.’ Deyip gülmeye başladı. Diğer çocuklarda güldü.
‘Hayır’ dedi. ‘Paaat! diye bir şaka yapmayacağım.’
Asaf ‘Susar mısınız? Bakalım ne anlatacak.’
Emrah ‘Ama gülmek yok tamam mı? Eğer gülerseniz bozuşuruz. Ahmakça bir hikâye gibi gelebilir. Ama bunu uydurmadığımı bilmenizi istiyorum.’
‘Gülmeyeceğiz.’ Işık diğerlerine baktı. ‘Gülmek yok.’ Özellikle Emre’nin gözlerine baktı.
Emre başını salladı.
‘Bazı geceler’ dedi. ‘Siz uyurken.’ Arkadaşlarıyla göz teması kuruyordu. ‘Koridorları gezmeye çıkıyorum.’ Çocuklar Emrah’ın ne anlatacağını merakla bekliyordu. ‘Hangi tahta, gıcırtı çıkarıyor onu dahi biliyorum. Çünkü bazı geceler uzun süre geziniyorum. O gece 4. Katın koridoruna çıkmıştım.’ Sesinde korku vardı. ‘O kattaki parkeler, alt katlara göre daha az yüründüğü için gıcırtı çıkarmıyorlar.’ Sonra işaret parmağını sallayarak devam etti. ‘Ama gıcırtılar duydum. Sesin olduğu tarafa yavaşça yürümeye başladım. 5 Numaralı Odanın kapısı ardına kadar açıktı. Gördüğüm şey insan olamazdı. Yanmış bir insan yaşayamaz değil mi?’ Arkadaşları korkuyla ona bakıyordu. Özellikle Asaf anlatılandan çok etkilenmişti. ‘Kadının uzun tırnaklı elleri parçalanmıştı, el parmaklarından etler sarkıyordu. Yanık ve çürümüş et kokusu her yanı sarmıştı. Vücudunun her yeri yanıklarla doluydu. Yaralarından kurtçuklar düşüyordu. Düşen kurtçuklar yerde iğrenç bir şekilde çoğalıyordu.’ Emrah tekrar derin bir nefes aldı. Olayı yaşıyormuş gibi korku ve heyecan doluydu. ‘Saçlarında, saçları maviydi, uzun ince solucanlar dolaşıyordu.’ Sonra durdu ve nefesini bırakırken arkadaşlarına tek tek bakmaya başladı. Emre ‘Bak şaka yapıyorsan…’ ‘Hayır.’ Dedi Emrah. ‘O odada bir kadın var. ‘Ellerini açarak bana çikolatalar, şekerlemeler, bonibonlar, bozukluklar uzattı.’ Asaf ‘Onları alıp yemedin değil mi?’ Emre ‘Umarım yememişsindir, çünkü eğer yediysen senin vücudunda da yaralar çıkar, kurtçuklar kaynar.’ Bu düşünce hepsinin korkmasına sebep oldu. ‘Hayır onları, almadım o korkuyla düşüp bayılmadığıma dua etmeliyim.’
Işık gözlerini sonuna kadar açmış, sol elinin işaret parmağını ısırıyordu. Çok korktuğu belliydi. Kısık bir sesle ‘Seni fark etti mi?’ diye fısıldadı.
‘Orada olduğunu biliyorum Emrah.’ Diye konuştu.
‘Tüm gücümle oradan kaçmaya başladım. Fakat, sanki yürüyen merdivenin ters tarafındaymışım gibi hiçbir yere gidemiyordum. Sonra koridor alev alev yanmaya başladı.’ Nefesi daralmış gibiydi. Yüzündeki endişe ve korku olayı anlatırken dahi vardı. ‘Nefes alamıyordum. Duman ciğerlerime doluyordu. Midem bulanıyordu. Bir süre sonra kusmaya başladım.’
‘Benden kaçma Emrah.’ Bu sesi tanıyordum. Annemin sesiydi. Orada, tüm korkuma rağmen çivilenmiş gibi kaldım. Başımı arakaya çevirir de annemi göremezsem çok üzüleceğimi biliyordum.’ Elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. ‘Annemi bir daha kaybedemezdim. O, cinin beni aldatmasına müsaade etmedim. Ardıma bakmadım.’ Boğulacak gibi nefes alıyordu. ‘Fakat peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Et parçaları ve kurtçuklar dökülen elinin uzadığını gördüm. Kolu en az üç metre uzamıştı. Tırnaklarının ucundan kömür karası bir sıvı köpürüyordu. Ben…’ durdu ve nefesini toparladı. ‘Ben, kaçmaya ve mücadele vermeye devam ettim. Koridor geri geri akarken yerde dimdik bir halde duran tek tekerlekli arabayı gördüm. Elimi uzattım ve aldım. Bana doğru uzanan ve omzumdan yakalayan ele doğru savurdum. Sanırım canını yaktım. Bu defa çirkin ve korkunç bir sesle bana ‘Benden kaçamazsın.’ Diye tıslayarak bağırdı. ‘Seni ve arkadaşlarını tekrar ziyaret edeceğim.’ Emrah tişörtünü sıyırdı ve omuzundaki tırnak izlerini çocuklara gösterdi. Hepsi hayretle ve korkuyla yara izine baktı.
Emre suratı korku içerisinde ‘Korkudan altına işeyeceğim.’ Dedi. Emrah’ın anlattıkları sona erdiğinden beri ilk defa biri konuşmuştu.
Işık, gözlerini kısarak sordu ‘Hayal falan görmüş olabilir misin?
Emrah başını önüne eğmiş yere saçılmış oyun kağıtlarına bakıyordu. ‘Hayır. Dedi. Sesinde umutsuzluk hakimdi.
Asaf birdenbire ‘Onu ben de gördüm.’ Dedi. Umutsuzca söylemişti bunu. Başını öne eğmişti. Halinden kimseyle konuşmak istemediği belliydi ama yaşadığı olayı anlatmak gerektiğini de biliyordu.
Emre ve Işık hayretle ona doğru bakmaya başladılar. İkisi de ‘Bu neden bahsediyor?’ der gibiydi. Emrah 5 numaralı odadaki korkuyu sadece kendisinin yaşamadığına seviniyordu çünkü kendisine deli gözüyle bakılacağını düşünüyordu.
‘O kadını ben de gördüm.’ Diye detaylandırdı. ‘Bana göründüğünde bu kadar berbat bir halde değildi. En azından yara beresinden kurtçuklar düşmüyordu.’ Bana ‘Tüm çocuklar beni sever. Bu oda düşler ülkesi gibi. Burada istediğin her şeyi bulabilirsin. Anneni bile.’ Demişti. ‘Evet, dersten sonra beni Apolas ve çetesi kütüphanede sıkıştırdılar. Daha öncesinde yatakhaneye çıkarken Keti…’ duraksadı ve yüzü kızardı. ‘Beni çetenin elinden kurtardı.
‘Yeni bir aşk ha!’
‘Kes sesini Emre.’ Diye çıkıştı Işık.
Asaf, anlatmaya devam etti ‘Ders çalışmak için kütüphaneye gittiğimde beni tuzağa düşürdüler. O piç kurusu Apolas’ın hayalarına hızlı bir tekme indirdim. Ayı gibi bağırdı.’
Diğer çocuklar hayretle dinliyordu. Asaf’ın yaşadığı bu zorbalığı yeni öğreniyorlardı.
Sonra Apolas’ı altıma aldım ve yumrukladım. Her yumruk atışımda bizi bir daha dövmemesini söyledim.’
‘Eee! Dövmeyecekler mi?’
‘Kes sesini Emre’ bu defa Emrah çıkışmıştı.
‘Sanırım…’ Asaf, duraksadı. ‘Bizi yine dövecekler. Çünkü Apolasla işim bitmemişti ki birisi benim başıma vurdu. Bayılmışım.’
‘Vay piçin evladı.’
Bu defa Işık ve Emrah ‘Kes sesini’ diyecekti ki Emre hemen sustu.
Emrah ‘Eee! Sonra neler oldu?’ diye merakla sordu.
‘Kendime geldiğimde 5 Numaralı Odadaydım.’
Çocuklar korkuyla birbirine bakındı.
‘Bana doğru uzandığında Ayten Hanım içeriye girdi.’ Başını iki yana salladı ‘Ve sanırım ondan korktu ya da ışıktan korkuyor. Ayten Hanım beni o odadan çıkardı.
Sonunda Emre patladı. ‘Hı hı! Tama tamam. Oldu! Başka! Eli uzayan kadın, kurtçuklar dökülen yaralar.’ Emrah ve Asaf yüzünü buruşturdu. Asaf ‘Kimse sana yalan söylemiyor Emre.’
Işık, Emre’yi aldırmamaları için onlara göz kırptı. ‘Bu kadar korku hikayesi yeter. Artık yatakhaneye dönelim. Ağaç bizi fark edebilir.’
Çocuklar yatakhaneye doğru gizli gizli giderken hepsinin aklında aynı soru vardı ‘5 Numaralı odayı sahiplenen o korkunç yaratık onları ne zaman ve nasıl ziyaret edecekti.’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.