- 475 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gergin Bekleyiş
Günlerdir aynı sıkıntıdayım. Ben mi sorunluyum, dünya veya gelenekler mi beni köşeye sıkıştırdı tam anlayamadım ama kendimi suçlu da hissediyorum. Ölmedi gitti. Her an her nefeste, her telefonda ölüm haberini bekliyorum. Belki de kendi öleceğim zamana öykünüyorum. Böylece günler birbirini kovalarken beni de kovalayıp sıkıştırdı kendi içime. Sessizce beklerken, kendi içimdeki gürültü daha çok artmaya başladı. Eşimle, çocuklarımla konuşurken hep aynı düşünce karşıma geçip sırıtıyor. Evet, sırıtıyor, bazan da bana bağırıyor. Her gün ziyarete gittiğimde "bugün nasıl oldu, Allah şifasını versin, Allah kurtasın, bir ihtiyacınız var mı" şeklinde klişe, samimiyetsiz sözleri söylemekten çok yoruldum. Hep kalmak zordur, gitmek kolaydır. Bu da böyle. Biliyorum ölecek ama her şey kalana zor. Ölünce ne olacak ki, çevreden gelen bir yığın taziye bildirimi, cenazeye hazırlık, sanki kimse beklemiyormuşcasına ağlamalar, üzülmeler, çok ani bir ölümdü şeklinde sözler, cenazeyi bekleyip "nasıl biliriz" sözleri, sonra mezara defnedip toprak atıp dua etmek. Gelenleri usulünce ağırlayıp yemek yedirme telaşesi... Sonrasında gelişecek dini merasimler ve mirasını "o daha çok aldı" kavgaları... Acımız hep yüreğimizde kalacak.
"Nasıl bilirdiniz" iyi biliriz ama ölmedi gitti. Günler, aylar oldu, yoğun bakımda bekliyoruz, hatta bir ara hastane yetkilileri "artık iyileşme ümidi yok evde bakım hastası oldu, biz gereken malzemeleri size vereceğiz, yoğun bakımdaki gibi siz evde bakacaksınız" dediklerinde "aman Yarabbim" dedim, nasıl olur, kim hangi evde bakacak. Bizim ev müsait değil ki, zaten aylardır kendimi yedim bitirdim, bizim eve gelse hastane odası gibi evde aynı ortamı oluştursak herhalde ben daha önce ölürüm. Hanımın söylenmeleri ayrı bir klişe zaten. Neyse ki araya birileri girdi de hastanenin kurumsal yapısının bir yoğun bakım hastasının son yolculuğu için daha uygun olacağının, siyaseten de doğru bir karar olduğu iradesinin ağır basmasıyla ölüm kadar ağır olan bu sorun ortadan kaldırılmış oldu. İnsan her şeye alışıyor da bu duruma alışamıyor. Ben mi çok zayıfım acaba. Esasında çok da inançlı birisiyim, ya da öyle olduğumu düşünürdüm. İmanım mı zayıfladı anlayamadım. Tövbe tövbe hiç bana yakışmayan şeyler düşünüyorum. Kendime hep şunu öğütlüyorum: kendi iç sesini, karakterlerini içinde çatıştırmayı bırak, sadece geleneklere ve hayatın akışına güven, en doğru zamanda Yüce Allahın yardımı sayesinde bütün bu süreç yoluna girecek diyorum, bir an huzura eriyorum ama bir sabah sonra kalp çarpıntısıyla uyandığımda boğuluyorum. Öldü mü acaba, ölmedi gitti, bizi de öldürecek. Kahvaltıdan sonra işe gitmeden veya öğle yemeğinden sonra yahut en rahatı mesai bitiminde ziyarete gidip bir ihtiyacınız var mı diye geniş geniş sorayım da içim rahat etsin. Ne zormuş yakın akrabanın yoğun bakımda ölümünü bekleyerek yatması. Allah başka dert vermesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.