- 327 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ELMANIN NAMUSU// Toprak Su Ateş ve Lâv
ELMANIN NAMUSU
Toprak Su Ateş ve Lâv
Joseph merhaba ,
Toprak ben...Sen tanıyor musun Toprak’ı...
Hiç tanımak istedin mi...
Benim,ince bir işçilikle üzerinde çalışılmış bir iyilik meleği biblosundan ne farkım var senin için...Söyle...İncelikli çalıştılar üzerimde.Ustalar çok becerikliydi,yıllarını ahşap oymacılığı konusuna adamış, öyle kenara köşeye atılmış, unutulmuş ama değerli ağaç parçalarından şahane el oyması parçalar,kucuk biblo melekler,minyatur evler,takı kutuları yapmakta ustaydılar...Hiç biri beni yoksaymadı.Her biri nasıl da sabırlıydı bir bilsen...Ve nazik ve narindiler...Beni yaratan tek bir tanrı olamazdı.Bilgeliklerini üflediler,sakınarak,özenle,sevgi ve şefkatle dokundular bana.Beni bir çınar ovugunda bulmuştu kara gölgeli o büyücü...Benim iyilik efsunlu olduğumu anlamıştı gördüğü an.Korkmuştu.Ürpermişti.Karşımda lâl oldu,parmakları önce buruştu,derisi soyulmaya başlamadan önce kurudu...O zamanlar kalın,biçimsiz,elipsoid,içinde kurumuş burgaçlar taşıyan bir ağaç parçasından daha fazlası değildim ama o kuru görünümün altında,alevlerin yandığı hissini yaşatan,ölümcül ve ne yazık ki zehirli bir ateş taşıyordum.Bana dokunanların ellerine yapışıyor,onları bir alev topuna dönüştürmeye parmaklarından,avuç içlerinden başlıyordum.Bir tek taşların üzerinde huzur buluyordum.Onların canını yapmamak bana kıvanç veriyordu.O kadar da korkulacak bir varlık olmadığımın ayırdına varmak bana iyi mi yoksa kötü mü geliyor tam olarak bilemiyordum o zamanlar.
Küçük,çekik gözlü, ruhu henüz mavi kelebekler gibi gökyüzünde uçuşarak gezinen o kız çocuğu, beni kapıları boş bir avluya açılan o yaşanmışlığın kekremsi tadını taşıyan ,o eski kervansarayda bulmuştu.Bana usulca dokunduğunda ve sonsuzca masum olduğundan,O’na bir şey olmamış,gökyüzünde çakan birkaç yıldırım sesinden korktuğundan,çıkarıp çocuk kalbini budağımın arasına koyuvermişti.İste o zamandan beridir bir çocuk kalbi taşırım ben,kimsenin bilmediği...
Korkusuzdu.Sonradan anlayacaktım,benden korkmayanlara renksiz ya da karanlık hiç bir şey yapmayacağımı.İçimin gölgesindeki sazlıklardan havalandı flamingolar,yaban kazları...Leylekler göç etmekten vazgeçtiler...Ruhumun mai suyunda bir adam yüzümün aynasına bakıyordu.Saçları olağanüstü güzellikteki yüz hatlarına değdiğinde,kuru gövdemde bir çiçek tomurcuklanıyordu,o küçük kızın üşümüş ellerini istiyordum,ısıtıyordum ve kelebeklerin mavisinde dans ediyordu Leyla Teyze...Üşüdüğünde üzerine bir kaç bulut örtüyormuş Tanrı. Öyle bir fısıltılı göğ gölgesi kulaklarıma küpe niyetine bırakmıştı bu bilgiyi. Üsüyebildiğimi ,donup,buz tutabilmek ihtimalim olduğunu, başkalarının alevi,ateşi,kara büyüsü, yangını, alazı,volkanı ve onları putlara dönüştürecek lâv olabileceğimi de bilmiyordum,o günlerde de...
Küçük kız kalbini bana armağan eder etmez bir söğüt ağacına dönüştü. Ne yazık ki kestiler onu.Kökleri ölsün, bir daha filiz vermesin diye tuz bile döktüler toprağına...
Bense biçimsiz,kıymetini ancak yarı tanrıların bileceği bir ateş topuna dönüşmeden hemen önce, manolya ağaçlarını budamaya giden o yaşlı delikanlı amca,yerdeki diğer çalı çırpıyı toplarken beni bulup aldı.Ormana yolu düşmüştü, şehre inmeden hemen önce atalarının yadîgârı o çınar kovuğuna beni bıraktı.Sonradan o değiştirdi beni,o gözlükleri ve ince eleyip,sık dokuyan emekçi haliyle bir vişne bahçesinin pembe çiçekleri arasında beyazlı,çiçekli,kiraz ağacına benziyordu.O’na sevdalandım..
O çok kapılı, avluya açılan küçük odalarda taclanmış o han bir an olsun düşlerimden çıkmadı.Ve o yarıtanrı adam ,ki yüzü öylesine güzeldi ki,benim bir deniz kızı olduğumu unutmuş olacaktı ki,beni o göle,o nehre,o maviye hapsetmişti. Farkına varmamıştı bana ne büyük bir acıyı bahşettiğinin.
O bir nilüfer çiçeği oldu sonra,bense kadınlığını cadılardan intikam alarak yaşamaya yazgılı, kızıl bacakları tutmayan,kar renkli ,buzdan bir deniz kızı...Sonsuza,sonsuzca şarkılar söyleyecektim bundan böyle...Bilerek ya da bilmeyerek...
18 Eylül 2022 Pazar
YORUMLAR
Gönlün Maverada kendin burada.
Sebep mi ararsın, bir an olana?
Kurt, kuş, kelebek ağaç...
Süsler, oymalar anlatır
Bir tek.
Duyuslar derindi.
Görüşün keskin.
Bu masal sonsuza değin.
Tanriciklar değil.
Allah.
Çok saygımla Şairim.
mimoza2023
Ne güzel:)),yorumunuz nasıl da manidar ve ne çok şeyi ve elbette Bir'i işaret ediyor...Yazarı, ki burada ben oluyorum,gönendirirken,uzaktan ama derin bakışınız,derinlestiriyorsunuz,dusunduruyorsunuz yazanı..
Çok ama çok teşekkür ederim kıymetli varlığınıza. Fark edilmiş olmak,kıvanç veriyor bana...Sağolunuz,var olunuz...Sevgi ve saygılarımla...