- 319 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK DEVLETLERİ VE OĞUZ BOYLARI
TÜRK DEVLETLERİ VE OĞUZ BOYLARI
TÜRK DEVLETLERİ VE OĞUZ BOYLARI
Onbinler’ce yıllık geçmişe dayanan Türk Devletler tarihinin çoğunda Oğuz Boylarının varlığı söz konusu olmuştur. Bazı devletlerde merkezi güce karşı gelirken, bazı devletleri de kendileri kurmuşlardır. Oğuzlar’ın kurdukları devletler daha çok yakın
tarihte kurulan Türk Devletleri olmuştur. Bizim bildiğimiz bu devletlerin tamamı İslamlık sonrası dönemde kurulmuşlardır. Bunlar Gazneliler, Harzemşahlar, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Anadolu Beylikleri, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Sefaviler ve Osmanlılar’dır. Son Bin yıl içinde kurulan devletler içinde, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti boya dayalı olarak kurulmamıştır. Kaşgarlı Mahmut Oğuz Boylarını 22 diye sayarken, Reşided-din, Yazıcı-oğlu, Faruk Sümer, Cevdet Türkay ve Necdet Sevinç 24 tane Oğuz boyu saymışlardır. Bunlara ek olarak Hüner-name, Selçuk-name ve bir çok kaynakta da Oğuz Boyları sayısı 24 olarak gösterilmiştir. Boy oluşumları gerçekleşmeden önce oguş (aile, oba) veya uruğ ( oba, oymak) üzerinden kurulan Türk Devletleri’nin birleşmesi ve büyümesi çok zor olmuştur. Çünkü bazı oguş ve uruglar öne çıktıklarında, diğerlerine kendi üstünlüklerini kabul ettirmeleri zor olmuş ve zaman almıştır. Ya da güce dayalı üstünlük kurabilmişlerdir. Bu da daha kuruluşta içeride sessiz çekişmelere sebep olmuştur. Devlet zayıfladığında ise, belirgin bir şekilde kendini göstermiş ve devletin kısa sürede dağılmasına sebep olan etkenlerden olmuştur. Fakat oguş veya urugların birleşmesinden meydana gelen boylar devlet kurduklarında, kendilerini kabul ettirmeleri ve büyümeleri daha çabuk olmuştur. Boylar önce beylikler konumuyla devlet yapısı oluşturmuşlardır. Bu durumda birliğin sağlanması daha kolay olmuştur. Kardeş boylar ile bazı boyların birlikten yana tavır takınmaları öncü boyun kendisini kabul ettirmesini sağlamıştır. Bu durumdan sonra kardeş veya soydaş boyların desteğiyle gerçek devlet yapısına geçmişlerdir. Bu kurulan devletlerin diğer boyların oluşturduğu beylik ya da devlet ile kavgaları veya savaşları sadece sınırlarını genişletmeden ve üstünlük mücadelesiyle sınırlı olmuştur. Kuruluşta fazla sıkıntı olmaz iken, Dünya devleti olma aşamasında sınırdaki kardeş devletler yağı (düşman) haline gelmişlerdir. Bunun sonucu olarak iki tarafta çok Türk kanı dökülmüştür. Oysa geniş Dünya topraklarında zıt yönlere yönelerek genişlemeleri mümkün iken, bir çok sebepten dolayı birbirleriyle savaşmışlardır. Bizim bu yazımızda özde vurgulamak istediğimiz ise, boy terişaylarının gerekliliğidir. Bunun için Türk Budun’un son Bin yıllık tarihine göz atalım. Güney ve güneydoğu Türkistan’da boşluk oluşunca, Beğdili Boyu tarafından Harezmşahlar, Oğuz boylarını çabuk toparlamışlar ve devletleşmişlerdir. Kınık Boyu tarafından Horasan ve Mezopotamya’da kurulmuş olan Büyük Selçuklu Devleti kısa sürede Dünya devleti konumuna yükselmiştir. Dört parçaya ayrıldığında, yine Kınık Boyu’nun bir kütlesi tarafından- zaten baştan beri uzantısı olan- Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuştur. Buna paralel olarak İç Anadolu’da , Avşar ağırlıklı olmak üzere, Kızık, Bayat ve bazı başka boylardan destek alarak, devlet hükmünde Karaman Beyliği kurulmuştur. İç Anadolu’nun Doğu bölümünde ve Doğu Anadolu’da, bir çok boyları içine alan, yine devlet hükmünde Eretnaoğulları Beyliği (Kadı Burhanettin) kurulmuştur. Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu ve Akdeniz’in bir bölümünü içine alan ve başta Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın, Bayat vb. boylar olmak üzere, bir çok boyun bir araya gelmesiyle yine devlet büyüklüğünde Tolkadırlı Beyliği kurulmuştur. Bayındır Boyu öncülüğünde Akkoyunlu, Yıva öncülüğünde Karakoyunlu, Avşar öncülüğünde Sefavi Devletleri kurulmuştur. Karadeniz hattında Çepni Boyu öncülüğünde Canikoğulları, Doğu Akdeniz’de Yüreğir öncülüğünde Ramazanoğlu Beyliği ve Anadolu’da bir çok Oğuz boyunun öncülüğünde bir çok beylik kurulmuştur. En son olarak Anadolu Selçuklu Devleti dağıldığında, beyliklerden birisi de Kayı Boyu tarafından Batı Anadolu’da kurulan Ataman Beyliği’dir. Temeli Ertuğrul Gazi tarafından atılan Ataman Beyliği (Osman Beyliği ) büyüme hızıyla diğerlerini geçmiş, daha Or-Han Bey zamanında yani kısa sürede devlet yapısına ulaşmış ve Osmanlı Devleti adını almıştır. Bütün bunlar gösteriyor ki, bir Türk Devleti yıkıldığında oguşlar, uruglar, oba veya oymaklar olarak değil de daha üst kuruluş/terişay olan boy yapısıyla hareket edildiğinde, daha çabuk toparlanmak ve daha hızla devlet kurmak ve en önemlisi de budunu kurtarmak mümkün olmaktadır. Bu amaçla boylar en son olarak 13.yüzyılda toplanmışlardır. Ataman Beyliği’nin çabuk toparlanması ve hızlı büyümesi diğer Oğuz boylarının, diğer bir deyişle diğer Oğuz Beyliklerinin katkısı çok olmuştur. Başta Karasi Beyliği ve Germiyanoğlu Beyliği olmak üzere bazı beyliklerin Osmanlı Beyliği’ni desteklemeriyle birlik oluşmaya başlanmış yani devletleşme sürecine hızlı girilmiştir. Bütün bunlar gösteriyor ki, budunu en hızlı toparlamanın yolu boy yapısını canlı tutmaktan geçiyor. Osmanlı, devlet yapısına ulaştıktan sonra boyları toplamayı bırakmıştır. Dünya Devleti olduktan sonra ise, Türkleri yönetimden dışlamakla kalmamış, güç merkezi olmasın diye Oğuz boylarını dağıtmaya başlamıştır. Bu kararın verilip, uygulanması Oğuz Boy Terişaylarının sonu olmuştur. Boylar küçük kütleler halinde parçalara ayrılması ve birbilerinden uzaklaşması sağlanmıştır. Adı boy olmuşsa da, erki ve etkisi oba ve oymak terişine indirgendilmiştir. Hatta başkaldıran bazı boylar için Devlet-i Aliye toprakları tamuya (cehenneme) dönmüştür. Yaklaşık Beşyüz yıllık bu süreç boy bilincinin de önemli ölçüde unutulup, yok olma düzeyine inmesine sebep olmuştur. 2000’li yıllara gelindiğinde 24 Oğuz’dan Kızık Boyu derlenip, dernekleşerek, kültür ve tarih çalışmalarına başlamışlardır. Önce tanışma ve kaynaşmayı sağlamışlar, sonra kendi sivil toplum kuruluşlarıyla birleşerek ve üst kuruluş olan dernekler birliğini (federasyonu) hayata geçirmişlerdir. Yıllık kurultaylarını ve toylarını yapmışlardır. Türkiye’nin dört bir yanında, birbirlerinden uzakta yaşayan Kızık Boyu oguşları, urugları, bireyleri töreye uygun olarak yüzyıllar sonra, ilk kez “ortak kurultay” yapmışlar ve “ boy beyi ” seçmişlerdir. Boy beyini denetleyecek ve boy için en önemli kararları alacak olan ve boyun en üst kurulu görevini gören “ danışma kurulu” nu oluşturmuşlardır. Danışma kurulu yıllık görüş alışverişine devam etmektedir. Kızıklar’ın yaşadığı her il için il beyleri ve o illerin ilçeleri için ilçe beyleri atanmıştır. Hatunlar Kurulu ve Gençlik Kurulları oluşturulmuştur. Bu çalışmaların tamamı Türk-Oğuz geleneklerine uygun olarak yapılmıştır. Danışma kurulu, dernekler birliği (federasyon) ve gençlik kurullarının tamamı sanal kengeşlerini (toplantılarını) yapmışlardır. Bir çok alanda olduğu gibi, Kızık Boyu’nun terişleri, bu sanal kengeşleri yaparak, Türkiye’de sivil toplum kuruluşları içinde yine ilke imza atmışlardır. İki ciltlik boy kitaplarının yayınlanmasını ve yıllık derginin çıkarılmasını sağlamışlardır. Bütün sanal ve gerçek çalışmaları yapmışlardır. Kızık Boyu Dergilerinde bu bilgilerin detayları mevcuttur. Hatta canlı yayınlar ve birebir iletişimler ile 24 Oğuz Boyu’nun 14 boyunu bir araya getirmişlerdir. 6 boy ile de iletişim sürmektedir. Yani 20 kadar boy ile ilişkileri sürmektedir. Kalan 4 boya da nasıl olsa ulaşılır. Kızık Boyu birimleri, boyculuk üzerinden bütün Oğuz boylarına Türklük bilinci aşılanmada önemli ve verimli çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar devam etmektedir. Bunun en iyi göstergelerinden bir tanesi de şu anda Beş boy Kızık Boyu’nu örnek alarak derlenip toparlanmıştır. Avşar, Beğdili, Bayındır, Çepni ve Kayı ( Karakeçili) boyları yıllık kurultaylarını yapmaya başlamışlardır. 2000 yılından beri kullandığım “boydaş” sözcüğü ise, önce boyum olan Kızıklar’da, sonra da diğer boylarda (başta Çepni) yaygınlaşmaya başlanmıştır. Yaklaşık 700 yıl sonra sınırlı da olsa boylar toyunun zemini atılmıştır. En azından canlı yayın ile bu gerçekleşmiştir. Kızık Boyu dernek başkanları, il beyleri ve ilçe beyleri bütün bunları yaparken hiçbir özel ve tüzel kurum ve kuruluştan ayni veya nakti hiç bir yardım talep etmemiş ve almamıştır. Bu etkinliklerin tamamı boy içinde imece yoluyla gerçekleştirilmiştir. Fakat ne devlet kurumlarından ne de hükümetten/iktidardan manevi destek görmemişlerdir. Bu durum biraz da doğaldır. Kuruluş felsefesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, boy üzerine değil, Türklük adına bireyler üzerine kurulmuş bir devlettir. Türkiye’nin kuruluş öğretisine imza atanlardan Ziya Gökalp, boyculuğa karşı çıkan birisiydi. Fakat günümüzde koşullar değişmiştir. İsmail Gaspıralı ise, Turan fikrinden yanaydı. Mustafa Kemal ise bu ikisinin görüşlerine çok önem verdiğinden devlet kuruluşunu boy üzerine yapmamıştır. Zaten kendisi de boyculuğa çok sıcak bakmıyordur. Baksa bile başarı olasılığı zayıf olurdu. Çünkü, 500 yıl boyunca Osmanlı Devleti yönetimi boy kavramını bitirme noktasında getirmişti. Zaten boyların kendi oba ve oymakları birbirlerinden uzaktaydılar. Bunları derleyip toparlamak, bir araya getirmek, ortak kararlar almak, örgütlemek ve askeri güç seviyesine getirmek çok zor olurdu. Eğer Kuvayi Milliyeciler boy üzerine devlet kurmaya kalksalardı, büyük olasılıkla ayrıcalıklı oymak ; önderinden dolayı Kızıl Kocacık, ayrıcalıklı boy Bayat Boyu olurdu. Devletin adı ise, Mustafalı/Kemallı/ Mustafa Kemaliye / Mustafa Kemalistan adlarından birisi olurdu diye düşünüyorum. Çünkü bu güne kadar kurulan Oğuz Devletleri boy üzerine kurulmuş olup, kurucu uruğunun önderi olan kişilerin adları verilmiştir.Türklük bireyi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde yaşayan Türkler’de, ne yazık ki 1940 sonrasından günümüze kadar Türklük bilinci zamanla azalmaya başlamıştır. Çok yakın oguş ve uruğ (akrabalar) arasındaki ilişkiler bile çok zayıflamıştır. Bunun sebebi çok partili döneme geçilmesidir. Ülkenin kurucusu bunu denemiş ve Türk Budun’a uymadığını görmüştür. Tekrar geçilmesi Türk bireysel bağlarını da zayıflatmıştır. Kökeni bize ait olmayan demokrasi denilen kavram, bizim bünyemize uygun düşmemiştir. Zaten halkı, yerelde ve Ankara’da sözde temsil edecek adayları (belediye başkanlarını ve milletvekillerini) partilerin genel başkanları belirlemektedir. İşte tam bu durumdan dolayı biz diyoruz ki, kurultaylara geçilmelidir. Bunun için boy bilinci tekrar canlandırılmalıdır. Oguş ve uruğlar doğal olarak soylarını ve bağlı bulundukları boylarını öğrenecekler. Sonuç olarak Oğuz’un Türk olduğunu bildiklerinden, Türklük bilinci canlanacaktır. Ancak bu bilinç sağlandığında Turan yolunu anlayan ve inanan bireyler yetiştirebiliriz. Bunun için devlet ve hükümet yöneticilerinin bu çalışmalara destek vermeleri ve Kızık Boyu’nu öncü boy olarak onaylamaları gerekmektedir. Çünkü 700 yıl önce Kayı Boyu’nun kılıçla, kalkanla, atla, pusatla yaptıklarını, günümüzde Kızık Boyu dernekle, dergiyle, yazaçla (kalemle), betikle (kitapla) yapmaktadır. Artık Oğuz Boyları ülkenin yönetiminde söz sahibi olmalıdırlar. Bütün Türkler, atalarının kanlarıyla sulanarak yurt edindikleri bu topraklarını yönetmelidir. Bu söz sahibi olma, bu yönetme yöntemi, bir düzen ve süreklilik içinde olmalıdır. Türk kültür ve geleneklerine göre kurultaylar yapılmalıdır. Oğuz boy beyleri etkin görevlere getirilmelidir. Devlet yönetimi cumhuriyet (demokrasi değil) çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir. Bunun detaylarını da bir başka yazımızda ele alırız. Saygılarımla..
NAFİ ÇAĞLAR KIZIKBEYİ
30 Ağustos 2022 / İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.