- 291 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
AHHH BENİM YÜREK SIZILARİM
Köyümüzün en güzel kızlarından olup, daha onaltı yaşlarındayken benden dört yaş küçük tek kardeşimle anlaşmaya başladılar. Heriki ailenin de uygun bulmasıyla nişanlanıp, kardeşim askere gitmeden de evlendiler.
Daha birbirlerine doymadan kardeşimi askere gönderip, anamlarla yaşamaya başladı. Yaşı küçük olmasına rağmen öyle becerikliydi ki; hayvanları da olan köyevinin her işini bitirdikten sonra da bağ bahçe işleriyle uğraşıp, üstelik bir de benim kızıma baktı.
O zamanlar bebekler için hazır birşey bulunmaz da herşeyi kendimiz hazırlandık.
Mendil, kundak, bebek bezi gibi şeylerin hepsinin kenarlarına tığ işi yaptı, sırtına bindirip gezdirdi, tuvalet eğitimi verdi, yedirdi, içirdi...Anlayacağınız, bir tek doğurmadığı kaldı.
Kardeşim askerden gelip de üç sene geçinceye kadar hamile kalmayınca ailelerde bir telaştır başladı, "tek oğlumuzun ocağını tüttüren olmayacak "düşüncesiyle hacı, hoca, yatır, doktor... demeyip gezdirmeye başladılar.
Tavsiye üzerine Salihli’de bir doktora götürüldüğünde ben de vardım. Doktor bey muayene ettikten sonra rahiminin çok küçük olduğunu, kendisine çok gidip geleceğimizi söyleyerek ilaçlar yazdı.
Daha ilk verdiği ilaçları kullanırken hamile kaldı ve kız yeğenim oldu, bir yıl sonra da erkek yeğenim.
Köylerde, oğlan çocuklarının evleri ayrı olsa da kazanç, yeme, içme ayrılmazdı o zamanlar.
Çocuğunun birini sırtına bindirir, diğerini de kucağına alır hergün anamlara gelir, kendi evlerine, sanki otel gibi yatmaya giderlerdi.
Artık canlarına tak etmiş olmalı ki, ayrılacaklarını söyleyip gelmemişler bir gün.
Ben de şehirde oturuyor, haftasonları gidiyorum köye.
Bir gittim ki sanki evden cenaze çıkmış gibi yas edip durur anam; "Bir tanecik oğlanın ayrıldığı nerede görülmüş, elâlem ne der bize..."diye, iki gözü iki çeşme.
Dur bir bakıp geleyim diyerek evlerine gittim, gayet mutlular, ama gel de anama anlat bunu.
Baktılar ki olacak gibi değil, çok geçmeden yeniden gelip gitmeye, birlikte yiyip içmeye başladılar. Dört sene bu şekilde devam etti.
Kız yeğenim dört, erkek yeğenim üç yaşındaydı ki kardeşimi kendi otobüsüyle yolcu taşırken elim bir trafik kazasında kaybettik,yine Aralık ayıydı.
Aralık ayı başkalarını dondururken, beni yakar alev, alev...
Kardeşimden sonra evliliğin adını bile anmadan canla başla çalışmaya devam etti. Çocuklarını çok güzel yetiştirdi. Gelin girdiği profabrik deprem evini kaldırıp yerine çok güzel iki katlı ev yapıp dayayıp döşedi, kardeşimden emekli maaşı olduğu halde kendisi de emekli oldu.
Evinin sefasını süremeden, emekli parasını yiyemeden, ne zorluklarla yetiştirdiği yavrularının mutluluğunu göremeden sonsuzluğa yürüdü.
Sanki öleceğini sezmiş de; daha coronaya yakalanmadan çok önceleri nereye gömüleceğini,mezara kimlerin indireceğini bile çocuklarına vasiyet etmiş.
Umarım ruhlarınız kavuşmuştur; AHHH BENİM YÜREK SIZILARIM.
YORUMLAR
Daha önce de okumuştum sayfanızda. Yine sızladı içim. Huzurla uyusunlar. Çok sevgilerimle sevgili arkadaşım.