- 246 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayalet Melekler Şehri
kıvılcımdan çıkar yangın
özünü unuttuğunda,tözün kavrulur
piromaniye mani bir hâl kalmaz
cigarayla,hemhal olursun..
Adam derin bir sessizlikte saatlerdir tek başına oturduğu odada kendisine annesinin armağanı olarak sunulan ve Küba’dan geldiği söylenilen püroyu büyük bir iç sıkıntısıyla yaktı. Derin bir nefes çekti. Annesinin vefatı sonrasında Proust gibi O da kendini bu dünyada yapayalnız hissediyordu. Dünyanın tüm anlamı,neşesi,ihtişamı,ipini koparmış bir deli kısrak gibi elinden kaçmış,kendini dağlara doğru uçarçasına koşmaya vermişti sanki.Dedesini düşündü. Auschwitz kampında öldürüldüğüne dair bilgisi vardı. O ’nun da sonunda kül olduğunu düşünmek tuhafına gidiyordu... Purosu halen yanıyordu. Aniden içini bir sıcaklık kapladı. Annesinin eli sanki göğüs kafesinin sol yanına konmuştu bir melek kanadı gibi. O ’nunla yeniden bütünleşmişti. Yeniden içinde bir çiçek bahçesi soluk almaya başladı,erguvanlar eflatuni renkleriyle mavi akşamın hüznüne doğru uzandılar... Annesinin son sözleri kulağından çıkmıyordu."Seni hiç yalnız bırakmayacağım oğlum... Ben babasız kaldım,yıllarca o Nazi kamplarında babamı aradım... Boşuna akciğer kanseri olmadım... Sen de biliyordun,o sigaraları içime çekerken,babamı da içime çektiğimi,O’nunla bir olduğumu" dediği aklına geldi. Annesi,o vakur ve zeki kadın ,neden vasiyet mektubunun ,ölümünden 3 ay sonra oğluna getirilmesini istemişti,bunu da bilmiyordu. Sadece ölümünden kısa bir süre önce vedalaşmışlardı,annesi O’nu ne çok sevdiğini yeniden ,hiç bıkıp usanmadan her zaman söylediği gibi söylemiş ve bir Avrupa seyahatine çıkmış,oradan da babasının küllerinin izinin dahi kalmadığı o kampa gitmek istemişti...Puroyu içine çektikçe ,daha bir neşeli oluyor,gençleşiyordu sanki adam,içinin güneşi yeniden pırıl pırıl aydınlatıyordu odayı... Kapı çalındı. Kız kardeşi gelmişti.Ağlıyordu. Elinde annesinin vasiyet mektubu vardı. Birlikte sabırsızlıkla açtılar... Annesi şöyle yazmıştı..."Oğlum,benim biriciğim... Bil ki senden ayrılmak benim için de çok zor olacaktı... Ben de bedenimin yakılarak, küllerimin bir barış çubuğu,büyüsel bir püro olması için,işinin erbabı olan kişilerle dialoğa geçtim ve sana bu püroyu hazırlattım... Anılarım hep seninle yaşasın diye,akciğerlerinden de ruhuna giden yolda ,izim kalsın istedim... Şimdi o purodan kardeşine de birkaç nefes çektir ve dumanını gök yüzüne üfle... Kızılderililerin barış çubuğu gibi benimse doğrularımızı... Acılarım,acın oldu her daim... Sen bir nefessin hiç unutma...
Odada hüzünlü bir şarkı çalmaya başladı.
kibritler yanar önce,
sonra da insanlar
Auswitchz kara bir lekedir
insan dediğinin yaralı,yangın bir sigara olduğu zamanlarda...
nazi kampında
seneler sonra
yandı aydınımız
Sivas’ta
Ezan sesinin gölgesinde,acınmaksızın,Allah adına !
Kibritler yandı önce
Sonra da sigaralar
İnsanlar yandı en çok
En çok da karıncalar
Efkârını içine bastırmaya çalıştı şair
bir sigara yakarak
kötülük insana dairdi
iyilik kadar...
hayalet şehrin melekleri
hiç bir yere ait değildi...
araf’ta asılı kalmıştı cesetleri
sonsuz bir yangında her biri
kim bilir kaçıncı kez yakılacaktılar...
kim bilir kaç kişinin sigarasının ucundaki köz,acı duyan
kim bilir kaçının yüreğindeki kin olacak,kaçının yüreğinde tin...
Ağıt yakar gibi tüttürüyordu sigarasını öte yandan
dört yanı puşt zulasıydı şairin
karanfil kokuyordu cigarası
gönlü dağlara rehin...
Nasıl bir acı çektiğini bilmeden
öldürmeye devam ediyordu kendini...
1 aralık 2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.