- 221 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ EVLADI FATİHANIZ
Osmanlı gittiği her yere, adaletini götürdüğü,Dil, din ve kültürünü tahsis ettiği Ata yadigarı topraklardan bahsetmek istiyorum.
Türk diplomasisi uzak doğu ve Orta Asya Ülkerleriyle diyaloğa geçerken, Ukrayna, Rusya savaşını durdurmaya çalışırken, Orta doğunun birbirine girmiş ip yumağını çözmeye çalışırken, bir yandan da Avrupa’nın içlerinde yaşayan soydaşlarımızın derdine çözüm aramaya başladı. Bu takdire şayan bir ince siyaset.
Bunların hepsi Türkiye’nin menfaatlerini korumasını ve bölgesinde siyasi bir güç olmasını, sözü geçer bir devlet olmasını gerektirir. Olması gerekende tam bu.
Balkanları hatırladıkça yüreğimizin kanadığı, aklımıza geldikçe içimizin yandığı bir bölge. ‘Barış ve huzuru için uzlaşı’ adına Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ı kapsayan balkan ülkelerine yeniden huzuru getirecek çözümler bulmak bize düşen önemli bir görev olması gerekir.
Türkiye’nin Balkan ülkeleri politikası, Balkan ülkeleri arasında siyasal istikrar ve barışın korunmasını esas olmak kaydıyla oraları görüp gözetmesi gerekir. Sırbistan Kosova Makedonya, Hırvatistan gibi balkan ülkelerinin hem siyasi istikrara hem kültürel birliğe hem da siyasi birliğe ihtiyaçları var.
Birlik ve dayanışma anlayışını ön plana çıkarmakta herhalde bize düşer. Balkanlarda siyasal istikrar ve barışın korunması şart. İstikrarın ve barışın olmadığı yerde kalkınma olmaz.
Türkiye’nin yeni ‘siyasi konsepti’ çerçevesinde yaptığı çağrıları sayesinde iç savaş ve çatışmaları önlemesinde önemli katkı sağladığı bir gerçektir. Batının Yugoslavya dağıldığı sıralarda etnik Sırp milliyetçilerini kışkırttığı, toplu katliamlarının yaşandığı bilinmektedir. Bu etnik çatışmaları kırmak ve birbirleriyle iyi geçinmelerini sağlamak yapılacak en doğru davranıştır.
Batının düşündüğü tek şey kan ve gözyaşına doymaması ve kan gözyaşı dökmesidir. İyi geçinmek esasına dayalı bir sistemin oluşturulması yine Türkiye’ye düşmektedir. Unutulmasın ki; Balkanlarda ki kargaşanın Yugoslavya’nın dağılma sürecinde toplu katliamların ‘Soykırıma’ dönüşmesini engelleme güçleri olduğu halde müdahalede bulunmayan Batı’nın önemli bir payı vardır.
Fatih Sultan Mehmed’in Bosna Hersek’i fethinin ardından ülkedeki Fransisken rahiplere özgürlük bahşettiği Ahitnamenin devamı niteliğinde bir anlaşmaya ihtiyaç var.
Müslüman Boşnaklar, Ortodoks Sırp ve Katolik Hırvatlar Birbirinin dini kültürel değerleriyle etnik kimliğine saygılı kalarak aynı ülkenin vatandaşları olarak farklı etnik yapılar ve farklı inançları çatışma değil ortak kültürel zenginlikler kabul ederek, huzur ve güveni birlikte yaşatma kültürüne katkı sağlamalı. İslam kültür merkezinin açılışında Katolik ve Ortodoks papazların yer alması, yapılan uzlaşı ve barışçı çağrıların karşılık bulduğunun bir ifadesiydi.
İnsan hakları ve özgürlükler konusunda yayınlanmış en eski belge Fatih Sultan Mehmed’den canları, malları ve din özgürlüklerinin korunmasına dair belge olan Ahitnemedir. Katolik ve ortadokslara verilen bu ahitnamenin sevinci Bosna Hersek’te geleneksel olarak her yıl kutlanıyor.İlk insan hakları belgesi olarak kabul edilen bu ahitname Türk devletine ve Türk milletine, insan hakları konusunda akıl vermeye kalkan Batılılara bir ders olsun.
Türk dünyası kültür ajansının yaptığı en güzel uygulamalarından biriside Ata yadigarı topraklara öğrenci götürmesiydi. Bende bu gezilerin birinde Kosova ve Makedonya’ya gitmiştim. Makedonya’da bir çay ocağında oturdum çay içerken Türkçe konuşanlar vardı, yanlarına yaklaştım. Eskişehir sporu anlatıyorlardı. Selam verim yanlarına oturdum. Nerelisiniz dedim. Kosovalıyız dediler. Onlarda bana sordular. Türkiye deyince yüzlerindeki mutluluk gözlerindeki ümit o kadar canlı aşikârdı ki. O anda sevinçten uçasım geldi. Ama en derin duyguyu şu sözü duyunca yaşadım ‘’ Biz Evladı Fatiha’nız, Kardeşiz Biz sizi takip ediyoruz. Bizi yalnız bırakmayın dediler.
İşte bu söz bana yetti de arttı bile. Evet ‘’ BİZ EVLADI FATİHANIZ’’
============================AR===========================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.