- 232 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ERMENİLER.
ERMENİLER KİMDİR? TARİHÇESİ.
Alpin ve Nordik ırkları karışımı halk topluluğu. Ermeniler, kendileri için "Hay" adını kullanır ve yaşadıkları bölgeye de "Hayastan" derlerdi. Bölge, İran’dan Anadolu’ya geçişi sağlayan yaylaydı. Bölgenin bilinen en eski sakinleri Urartulardır. Aksini savunanlar olmakla birlikte, bölgeye İ.Ö. 7. yüzyılda gelmiş olan Ermeniler ile Urartular arasında herhangi bir ilişki kurulamamıştır. Ermenilerin bu bölgeye kısmen Kafkaslar’dan, kısmen de Batı’dan Balkanlar’ı ve Anadolu’yu geçerek geldikleri sanılmaktadır. Ermenice, Yunan ve İran dillerindeki özelliklere sahip bir dildir. Dinsel bir görüşe göre de Ermeniler, Sincan’dan gelmiş olan Yafes soyuna bağlıdırlar. Ermenilerin ilk kralı olarak "Hayk" kabul edilir. Urartu Devleti’nin yıkılışından sonra, bölgeyi ele geçirip dillerini yerli halka benimsetmeye çalışmışlardır. İ.Ö. 7. yüzyıl sonlarından İ.S. 1064’teki Selçuklu akınlarına kadar Ermeniler çeşitli büyük imparatorlukların, devletlerin korumasında zayıf krallıklar, eyalet, genel valilik biçiminde yönetildiler. Sözü geçen dönem boyunca Ermeniler Asur İmparatorluğu, Med İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu ve Büyük İskender’e bağlı olarak yaşadılar. İ.Ö. 334’te İskender, Ermenilerin yaşadığı bölgeyi fethedince burayı bir vilayet hâline getirdi. Vilayet, İskender tarafından atanan bir "satrap" tarafından yönetiliyordu. İ.Ö. 322’de satraplık bir Ermeni sülalesine geçti. Bunlara "kral" unvanı verildi. İ.Ö. 215-190 arasında Ermeniler, Selefkilerin egemenliği altında yaşadılar. İ.S. 1 yılında Sezar, Ermeni Krallığı’nı ortadan kaldırarak bu bölgeyi Roma İmparatorluğu’nun içine aldı. 301 yılında Ermeniler, Hristiyanlığı kabul ettiler. 386’da Sasanîler ve Romalılar anlaşarak Ermeni topraklarını aralarında bölüştüler. 429’a kadar Doğu Ermenistan tamamen Sasanîlere bağlı kaldı. Ermeniler 325’te İznik’te toplanan, bütün Hristiyanlığın temsil edildiği ruhanî meclise katıldılar. Bu tarihten sonra kilise, Bizans ve Süryani kültürüne bağlı olarak Ermeniler üzerinde etkili oldu. Siyaset işleri ise "naharak" denilen feodal beyler tarafından yürütüldü. İranlılar 485’te Ermenilere özerklik vermeyi kabul etti. 636’dan başlayarak İslâm akınları sonucu Araplar, Ermenilerden önemli bazı toprak parçalarını aldılar. Araplar döneminde Ermeniler genel valiler tarafından yönetildi. Abbasîler döneminde de özerklik elde ettiler. Bu dönemde dört ayrı Ermeni krallığı vardı (885-1064). Bunlardan biri Bizans, diğerleriyse Selçuklular tarafından ortadan kaldırıldı. Selçuklu-Bizans mücadelesi sonunda Ermenilerden büyük bir kesimi bölgeden ayrılarak Kilikya’ya yerleşti. 1080’de Ermeniler, Kilikya’da bir beylik kurdular. 1198’de Haçlılar, beyliğe krallık tacı verdi. Kilikya Ermeni Krallığı 1375’e kadar sürdü. Osmanlılar döneminde Ermeniler imparatorluğun, devlete en bağlı, en önde gelen ve hatta ayrıcalıklı reayası idiler. Nitekim 1400’de Timur ordularına karşı Sıvas kalesini savunanların çoğu Ermeni idi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un Topkapı, Kumkapı, Edirnekapı gibi en stratejik yerlerine Ermenileri yerleştirdi, onlara birçok haklar ve ayrıcalıklar tanıdı. Fatih, "Ovakim" adlı bir din adamını Ermeni cemaatinin patriği ilân etti. Bu konudaki ferman, günümüzde Kumkapı Ermeni Patrikhanesi’nde saklıdır. Bu arada Anadolu’dan çok sayıda Ermeni İstanbul’a göç ederek yerleşiyordu. Van ve Gürcistan’ın fethi sırasında da buralardan birçok usta ve sanatkâr Ermeni İstanbul’a getirildi. Anadolu’dan İstanbul’a gelen Ermeniler işçi, kalfa, usta ve mimar olarak kervansaray, medrese, saray, cami, hamam inşaatında çalışarak şehrin imarına büyük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. 1681’de İstanbul’da yaşayan Ermenilerin sayısı 90 bini bulmuştu. 18. yüzyılın başlarında Kafkasya’daki Ermeniler, David Bey’in önderliğinde "Karabağ Melikleri" adında bir beylik kurdular. Bu beylik, İran-Osmanlı anlaşmazlıklarından yararlanarak Osmanlılara karşı savaştı. Bu arada Ruslar, İran’da Ermenilerin yaşadığı bölgeyi kendi topraklarına katmış, ancak burada bir Ermeni devletinin kurulmasına izin vermemişti. Osmanlı İmparatorluğu, 1860’ta Ermeni cemaatine birtakım hak ve ayrıcalıklar tanıdı. Türkiye Ermenileri, imparatorluğa bağlı olarak yaşamlarını sürdürdüler. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra durum değişti. Batıda, özellikle Kafkas kökenli Ermeni aydınlarından oluşan iki siyasî parti (Taşnaktsutyun ve Hınçaktsutyun) kuruldu. Bu partilerin amacı bağımsız bir Ermenistan devleti kurmaktı. Osmanlı İmparatorluğu içinde değişik milliyetlerde gelişen uluslaşma ve bağımsızlaşma hareketlerinden de esinlenen bu partiler, silâhlı eylemlerle Osmanlı hükümetini sıkıştırmak, büyük devletlerin dayatmasıyla ödünler koparmak biçiminde bir taktik izliyorlardı. Gerçekte Ermeni kitleler içinde güçlü bir destek bulamadıkları gibi, onların gerçek ihtiyaçlarına da cevap vermekten uzak, terörist (o zamanın deyimiyle komitacı) gruplar olmaktan öteye gidemediler. Ermeniler arasında yaygınlaşan bağımsızlıkçı eğilimler, komitacıların da eylemleriyle birlikte, Osmanlı hükümeti için 1890’lardan başlayarak sorun hâline geldi. Anadolu’da yer yer olaylar baş gösterdi. I. Dünya Savaşı’nın özgün koşulları içinde, askerî güvenlik ve ekonomik kaygılarla Anadolu Ermenileri tehcir edildi. Millî Mücadele sırasında özellikle işgal altındaki Antep’te Ermenilerin son tutunma çabaları da boşa çıkarıldı ve Rus sınırında kurulmuş olan kısa ömürlü Taşnak yönetimli Ermeni Devleti de yerini Sovyet Ermenistanı’na bıraktı. 1991’de bağımsızlığını ilân etti. Günümüzde Ermeniler, Türkiye (İstanbul) dışında özellikle Lübnan, Fransa ve Amerika’da yoğundurlar.
YORUMLAR
Araştırma yazınıza yürekten teşekkür ederim hocam
Bende bir kitap vardı, Ermenilerin Turan soyundan geldiklerini anlatıyordu.
Ermeniler Türklerle birlikte huzur içinde yaşarlarken İngiliz ve özellikle Amerikalı misyonerler 1700'lerden sonra doğu anadoluda özel çalışmalar yaparak masumane (!) isteklerle Osmanlı Türk devletinden doğu anadoluda (Van, Bityil, Diyarbakır Mardin vs) bazı şehirlerimizde Ermeniler için kiliseler açılmasını ve onları dini olarak eğitmek için okullar açılmasını talep etmişler ve bizim saftrik devlet yçnetimi bunu kabul ederek oralarda sinsi planlarının uygulamak için okulalr ve kiliseler açarak eğitim (!) için aldıkları Ermeni çocukları belli bir eğitimden sonra Türk düşmanlığı aşılanmaya ve onları militana dönüştürerek silahlandırmışlar. Ve sonrası malum... 1978'de kurulan pkk'da ermeniler için uygulanan proğramla işe koyuldu misyonerler, siyonistler. Özbe öz Türk olan Kürt kardeşlerimizi ( Benim Nenem kürttür ve pek çok en yakın akrabalıklarımız vardır bizim Kürtlerle. Biz kendimizi Türk bilir, ona inadık iman ettik! Bizler kendimizi asla ayrı bir ırk olarak görmeyiz, kürtçede konuşmayız. Oğuz atamızın 24 boyu bizim için yeterlidir.) Dememem o ki; Ermenileri koruyan, kollayan hep bizim devletimiz olmuş ama maalesef onlara kötülük edenleri, onları ölüme gçtürwen, dağılmalarına sebep olanları her ne hikmetse dost görmüş, onların maşası olmaktan bir türlü kurtulamamışlardır Avrupada ve İstanbuldaki mahallemizde pek çok ermeni dostum var. Bu konuları konuşuruz. Onlarda bu sinsi oyunun farkındalar ama birleşerek net bir tavır koyamadıkları için geröekleri aydınlığa çıkaramıyorlar ve bazı güçler tarafından tehdit ediliyorlar. İstanbul'da öldürülen gazeteci Hrant Dink lahey'e Ermeni derneğine konuşmacı oalrak geldiğinde sohbetim olmuştu onunla. İyi bir vatansever ve Ermenilerle Türklerin kardeş olduklarını açık açık söylemişti. Ermenileri tehlikeler içine atanları devletimiz net bir şekilde göstermeli ve Türklere olan düşmanlıkları bitiriklmeli, diye düşünüyorum... Saygılar hocam.
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
Bir toplumun hangi ırktan geldiğini anlamak için o toplumun diline bakılır.!!!
Turan halklarının dil kökenleri Ural Altay dil kökeninden gelir.!!!
Ermeniler ise Hint Avrupa dil kökeninden gelir.!!!
Bence sizdeki o kitabı çöpe atın ve burada yazdıklarınızı başka yerlerde söylemeyin;Olur da karşınızda bir filolog veya Tarihçi olabilir gülünç duruma düşmeyin.!!!
''Osmanlı Türk devletinden doğu anadoluda (Van, Bityil, Diyarbakır Mardin vs) bazı şehirlerimizde Ermeniler için kiliseler açılmasını ve onları dini olarak eğitmek için okullar açılmasını talep etmişler ve bizim saftrik devlet yçnetimi bunu kabul ederek oralarda sinsi planlarının uygulamak için okulalr ve kiliseler açarak eğitim (!) için aldıkları Ermeni çocukları belli bir eğitimden sonra Türk düşmanlığı aşılanmaya ve onları militana dönüştürerek silahlandırmışlar. ''
Tarihsel bir konu hakkında yorum yapmadan önce lütfen araştırın.!!!
Diyarbakır surp giragos Ermeni kilisesi 1800 yıllık bir kilisedir.
Mardin derul zaferan süryani kilisesi m.s 518 yılında yapılmıştır
Antakya St. Pierre Rum Kilisesi Anodolunun en eski kiliselerindendir.
Bu kiliseler varken Osmanlının veya Selçuklunun isimleri daha tarih sayfalarına girmemiş.Kim gidip osmanlıdan izin almış ta Kilise açmış.
Arkadaşlar İslam öncesi ilahi din iseviliktir ve anadolunun herhangi bir şehrinde kiliselerin olması gayet normaldir.
Türkler (Mazgrot) Malazgirt kapılarına dayandıkları zaman 1071 de Sadece Mezopotamyada yaşayan Kürtler Müslümandı gerisi Rumlar Ermeniler ve diger azınlıklar Hırıstiyandı.
Not: Mazgrot Zazaça bir kelimedir anlamı çabuk aldık demektir ve şu an da Malazgirt yani Mazgrot halkı Zazadırlar.
Dolayısıyla lütfen körlerle sağırlar biribirlerini ağırlamasınlar.