- 508 Okunma
- 2 Yorum
- 5 Beğeni
RÜYA VE UYANIŞ
Eğer ki kelimelerim saklandığı yerlerden çıkıp sizinle bir gezintiye çıksınlar isterseniz Anjelika Akbar’ın Love eseriyle bir anlaşma yapabilirsiniz;)
Yıldızlar çoğalınca bir gece,
Alkış sesleriyle.
Ayrılık son kez gözümden
Dökülünce, hece hece.
Sandım ki değişecek,
Bu kez her şey gelişinle...
İnandım yalnızca ,
Sensizliğin bana seslenişine.
Oysa ne de çok yanılmışım...
Zaman ilk kez yenildi duygularıma. Oysa yenilgi hep bana aitti. Sensizlikte beklettiğim heyecanlarım, ertelediğim gülüşlerim, anlatmaya kıyamadığım hatıralarım, hepsi kırık bir aynada puslu bakışlara yenildi. Sen hükümranlığında acılarını peyderpey unutmaya mahkum ettikçe, benim acılara gergef olan yüreğime işlenen nakışlar, hüsranın en koyu rengiyle sergilerde beklemekte.
Hayal kırıklığında ıslanan saçlarım, nedensiz çekip gidişlerinde biraz daha yok olan inançlarım, sensizliğin her gecesinde göğe doğru olan yakarışlarım, sana değil hepsi bana kırgın. İnan sana değil bu sitem, hepsi bana… Çocukların çığlıkları, yolların sana hasret dolu bakışları, gecelerin uykusuz kalışları, benim inandığım hayallerime küskün, inan sana hiç değil.
Biriktirdiğim mektuplar dizlerimi kanatırdı, bakışlarımı karartır, umudumu bazen çoğaltır ve bazen de azaltırdı. Kelimelerinin üzerine değil avuçlarıma dökerdim gözyaşlarımı. Kırışmasın, eskimesin isterdim sayfaların ve de sayfalara hapsettiğin o uzaktan bakışların. Artık fark ediyorum ki en acımasız haliyle şimdi hepsi kül olmaya , ateşin göğsüne doğru uzanmaya hazır…
Anladım ki;
İnanmak bir büyüde önce kendini yok etmekmiş. Yaşanılanları, yaşanacak olanları kendinden def etmekmiş. İnsan bekledikçe umudun tohumlarıyla bir kapının eşiğinde, hem tohumlar yeşerir hem insan değişir zannedermiş. Oysa insan hiç bilememiş ki değişecek olan yalnızca mevsimlermiş.
Öğrendim ki;
Ruhlar bedenlerde bir esirmiş, ruhlar okuma bilmeyenlere anlamsız bir nesirmiş. Kabullenmekmiş esasen özgür olabilmek savaş mümkün değilse, kaçmak uzaklarda bir sırrın deryasında kaybolmuşsa, yeryüzü senden vazgeçip göğe doğru yola koyulmuşsa, özgür kalmalıymış ümidin benliğini saran her ne varsa…
Fark ettim ki;
Bir kalbin hamuruyla yoğrulan hayaller, geleceğin saçlarına en süslü tokalarını saklayan bedeli ödenmiş sevgiler, onlarda yokluğun her bir harfinden nasibini almış... Benim seni ,sana rağmen beklediğim her şeyi, benden alıp yokluğa karıştırdığın gibi...
Kabullendim ki;
Umut bazen bedenleri yokluğuyla değil varlığıyla tarumar edermiş, yeşile susayan gözlerine bakmak artık hiç içimden gelmezmiş. Seni bekleyen askılar, mektuplar, aynalar hepsi senden vazgeçmiş. Bir sabah uyandığımda, umut bütün kitaplığımı darmadağın etmiş, hayallerimi saçlarından tutup yerde sürüklemiş, toplamaya niyetlendiğim her ne varsa hepsini yerle bir etmiş, işte o an anladım ki insan böyle vazgeçermiş.
ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN
YORUMLAR
Vazgeçmek, durgun hayattan kurtulmaktır. Saçlarını öperek gülümseyerek su içmektir.
Biraz çimenlere yatıp gideceğin yeni yerleri hayal etmektir... akşamleyin ayak üstü de olsa kendi kendine sohbet etmektir
Ve yüreğini denetleyemediğin o anlardan kurtulmaktır.
Umutsuzluğa kapılmadan yeniden doğmak, hayellerine kavuşmaktır….
ZSENADOĞANTEKİN
Vazgeçmek bazen tek bir nefesle yaşamaya niyetlenmek, bazen sert dalgaların önünde dimdik durabilmek, bazen de sadece güneşe elini uzatıp onu ruhunda hissedebilmek..
Yorumunuz için teşekkür ederim. Nice eserlerde görüşmek üzere.
İnsan bekledikçe umudun tohumlarıyla bir kapının eşiğinde, hem tohumlar yeşerir hem insan değişir zannedermiş.
Umarım o beklediğimiz tohumlar yeşerir ve kocaman çiçekler açar...
ZSENADOĞANTEKİN
Sevgilerimle canım dost;)