- 2979 Okunma
- 29 Yorum
- 27 Beğeni
ÜÇ KURUŞLUK ALBÜM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıllarca elektronik sektöründe üst düzey yönetiminde görev almış kız kardeşim gününün beş- altı saatini İstanbul trafiğinde geçirdiği için, bıkkınlıkla radikal karar alarak işinden ayrılmıştı.
O dönemlerde pazarda ihraç fazlası eşyalar satan bir Türk’le evli Gürcü bayanla tesadüfen tanışmıştı. Pazara alışverişe gittiğinde Gürcü bayan hastaydı, o gün tezgahında ona yardım ederek akşam olduğunda hastaneye götürüp yardımcı olmuştu. Gürcü bayanın ’’benimle ortak ol’’ teklifine ’’hayır’’ diyemeyip birlikte çalışmaya başlamışlardı. Gürcü Bayan taze para kokusuyla birkaç ay sonra Gürcistan’daki kuzenlerini de yanına çağırmıştı.
Kardeşim çok mutluydu. Sürekli elektronik eşyalarından şikâyet edenler yok, trafik yok, raporlar ve sorunlar hayatında yoktu artık. Ağzından ’’huzurluyum, çok huzurluyum’’ kelimelerini duyar olmuştum. Etrafındaki kişileri takip ettiğimde hukuk, işletme fakültesi vb. bölümleri okuyan üniversiteli bayanların olduğunu gördükçe hayranlığım daha da artmıştı. Hatta ve hatta mezun olup mesleklerini değil ticareti kendi istekleriyle seçmelerini öğrendikçe şaşkınlığım, hayranlığımı iki kat daha artırmıştı. Dumura uğradım desem yeriydi. Pazarın değişen eğitimli yüzünü gördükçe, saygı duyuyor, ekmek teknelerindeki alın terinin o parlak güzelliğine tanıklık ediyordum. Tezgâhları kalabalık olmaya başlamış, hem de kısa süre içerisinde esnafın güvenini de kazanan kardeşim tek başına kendi tezgahını kurmaya karar vermişti...
*
Geçtiğimiz temmuz ayında bir pazar gününde kardeşimle birlikte İstanbul/Tuzla’ya doğru sabah kahvaltısına gidiyorduk. Arabayı park edeceğim sırada kardeşimin telefonu çaldı. Karşısındaki kişiyle hararetli konuşmalarını dinliyordum. Kardeşim,
- Saat bire doğru ancak gelebilirim, beni bekleyin, hiç kimseye de çuvalları açmayın.
İçimden ’’Tamam bugün de gitti bizim hafta sonu gezmelerimiz.’’ Masaya oturunca kardeşime usulca baktım. Yüzümde her zamanki gibi ’’İşten ziyade sen daha önemlisin’’ diyen sistemimi okuduğu an, sesindeki yatıştırıcılıkla sevgi dolu gülümsemeyi yüzüne yansıtarak dikkatle bana baktı.
Keyifle yapacağımız kahvaltıyı, hızlandırılmış şekilde çar çabuk yapıp Kadıköy’e doğru yola koyulduk. O gün hava mis, bulutlar pamuk şekeri gibi dokunsam elimde eriyecekti sanki. Huzurla gideceğimiz yere vardığımızda Kardeşime,
- Seni arabada beklerim, işini hallet Melek’imizi de alıp Çengelköy’de Boğaz’da kahve içmeye gideriz.
- Tamamdır, bir saate işimi hallederim.
Arabanın içinde koltuğa uzanarak kitap okumaya başladım, ta ki kardeşimin çalan telefondaki sesine kadar,
- Ümmühan gel, bahçede, açık havada çuvalları açıyoruz. Eski kitaplar var ilgini çeker. Sıkılmazsın.
Eski ama eskimeyen kitaplar hep ilgimi çekmiştir. Arabayı güvenli yere park ettikten sonra binanın arka bahçesine, ağaçların olduğu yere doğru yürümeye başladım. Kardeşimin yanına vardığımda elinde yılan derisi kıpkırmızı pabuçlara doğru baktım.
- Bayıldım, çok güzel gözüküyor, numarası kaç?
Kardeşimin elime uzattığı ayakkabıyla ayak numaramın aynı olduğunu gördüm. Spor ayakkabılarımı hemen çıkartarak hiç giyilmemiş ayakkabıyı ayağıma geçirdiğim an merakla eğilip kutusuna baktım. Yetmişli yıllara ait, özenle saklanılmış, fiyatı ve tarihi de hâlâ içinde duruyordu.
- Sebom, izninle bunu ben alıyorum.
- Zaten senin için ayırmıştım. Çok yakıştı ayağına, hem de zarif durdu, güle güle kullan.
Burnuma lavanta kokularının yanında sabun kokuları yayılıyordu. Kitapları seçmek yerine kardeşimin eliyle tek tek incelediği döpiyes takımlarına, dantellere, yatak örtülerine, gelinlik günlerinden kalan kürke, çarşafa bohça edilmiş kupür gelinliğe bakıyordum. Hepsi mi sabun, lavanta kokar, hepsi mi muntazam şekilde askılara yerleştirilirdi. Ahh, kaç yılından beri kim bilir üzerlerine naylon muşamba geçirilmişti. Tüm eşyalar öylesine düzenli ve hiç giyilmemiş gibi tertemizdi. Sanki annemin sesi geliyordu kulaklarıma bir yerlerden, ona doğru koşuyordum. Annem, ’’aç bak kalbime, ben ve sevgin orada duruyor, hiçbir yere gitmediler’’
Etkilendiğim bu manzara karşısında duygusal olduğumu bilen kardeşim eliyle ileriyi, zakkum çiçeklerinin altındaki çuvalı göstererek,
- Kitapların yanına git, istediklerinden seç.
Kardeşime bakmadan o an eşyaları evden boşaltan doğu aksanlı gençlere dönerek,
- Eşyaların içinde erkeğe ait eşyalar yok.
Bir yandan da belli ki, teyzeden önce vefat etti kocası diye düşünüyordum.
- Abla, eşi yıllar önce vefat etti, onun için yok.
Bir sessizlik gözyaşlarını gizlice siler mi?
Kötü önsezi oturdu yanı başıma, kederlenerek, duyacaklarımdan korka korka sohbet etmeyi sürdürdüm onlarla.
- Evini boşalttığınız teyzeye ne oldu, öldü mü?
- Hayır abla, Alzheimer oldu, tek oğlu vardı bakmadı, yaşlıların bakıldığı bakım evine yerleştirerek, evini boşaltıp, kiraya verdi.
Gözlerimi kapadım o an avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. Sığ ırmaklarda insanlığın ölüşüne boğuldum. Aile geleneklerini öldüren paraya tamahkâr olan evlatlara içimden haykırarak ’’tarih tekerrürden ibarettir, yapmayın, siz de aynısını yaşarsınız’’ diye yalvarmak istedim. Yerde duran aile albümünü elime alarak, eşiyle, oğluyla birlikte özenle sakladığı fotoğrafları hiç kimsenin eline geçmemesi için tek tek yırtarken hüngür hüngür ağlıyordum. Bir anne ki, tahminim altmış- yetmiş yıl boyunca solup, sarartmadan saklamıştı anılarını. Ya evlat, o evlat geçmişini yok edercesine üç kuruşa anılarını satmıştı.
Yazık...
YORUMLAR
AHde vefayı ömürlerine yayan , maneviyat ile dolu değerlere kendilerinden daha fazla önemseyen nesilden her şeyi maddeselleştiren nesile vardık ..
Ne çok acı
Ne çok hüzün d’oluştu içerimde
Hüznümüze şükür dedirten paylaşım için çokça teşekkür ederim.
Ümmühan Yıldız
Her anına bir hatıra yamarsın...
Ve biriktirirsin acını, mutluluğunu...
Buna da "Tecrübe" dersin"..
Galiba bu hayatta her koşulda tecrübeli olmaktan çok amatör olmayı yeğledim. Amatör ruhta acıları ve gülümsemeleri ikiz kardeş gibi görürüm. Gülümsemeler heybemde huzuru, acılar ise insan olmamı sağladı...
Çok teşekkür ederim.
Güzel akşamlar olsun.
Mallesef... Özü çürümeye yüz tutmuş, insanlık yığını zamanla dahada büyüyerek sel olup akıyor, sanki..
Ümmühan Yıldız
saygılarımla selamlar
Okudum...
Düşündüm...
Üzüldüm.
Hazin bir hikâye artığı onmaz yaramın dinmeyen acısını pekiştiren dizelere denk geldim... tökezledim Ümmühan Kardeşim.
Yerinizde olsam, baktığınız pencereden aynı manzarayı görür, aynı tasviri yapardım... muhtemelen.
Hayat insanlara asla "Asla" dememek gerektiğini öğretiyor.
Kaderin bu kardeşinize çizdiği güzergâhın o hazin hikâyesini Nezahat Bacım bilir.
Dizelerimin hıçkırıkları ve yükselen alevler beyhude değil(di) elbet;
https://www.youtube.com/watch?v=p9a6X1IUrVs
https://www.youtube.com/watch?v=aKZO1CvhuUk
https://www.edebiyatdefteri.com/siir/971567/s-e-s-s-i-z-h-i-c-k-i-r-i-k.html
Okudum...
Düşündüm...
Üzüldüm!
Üzüntüm bu mükemmel makalenin güzelliğini gölgeleyemez tabi.
Bilakis;
Satırlara akseden gönlünüzün, duygu ve düşünce yapinizin güzelliği için tebrik ediyorum Değerli Kardeşim.
Bu arada;
Beş para etmeyen "insan"ların olduğu bir dünya ve bir zamanda albüm için üç kuruş -maalesef- güzel fiyat. :(
Selam ve saygı ile...
Mecit Aktürk tarafından 9.9.2022 17:14:18 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Varlığın, ablamdan aldığım güç gibi, öyle içten ve öylesine samimi.
Bir cümle dahi olsa iç sesinizi hissetmek, berrak bir akşamın ışıklı sevincine benzeyen renkteydi…
Değerlisin, saygımdasın, sevgimdesin
Mecit Aktürk
- sevgi
- sevgi
- sevgi
- şefkat
- merhamet
Derdim.
Dünyamızı ve kimyamızı bozan "şey"inde bunların eksikliği (azlığı) olduğuna inanırım.
Eksikliği hissedilen bu nimetler, her makalenizde ete kemiğe bürünüp Ümmühan olarak görünmekte.
Binlerce kilometrelik mesafeye rağmen bunu kolayca hissedebiliyorum.
Hissettiğim diğer bir duygu da;
Dostluğunuzdaki, kardeşliğinizdeki samimiyet.
Varlığından geç haberdar olduğum iki kız kardeşime sonsuz teşekkürler.
İyi ki varsınız.
Selam ve dua ile...⚘⚘⚘
- Bir vazgeçişin gözleri olabilir mi bunlar?
- Görüyorum gözlerini, ruhunu, sana doğruyu söyleyen tek kişi bende değilim bütün ailen. Eh, hadi koş kalemine.
Nezahat Yıldız Kaya,
bu platform, bu sahne seninle güzel, yollar, sohbetler, yorumlar, analitikler, eleştiriler hatta ve hatta hararetli bağrışmalarımız işitildiğinde odadan koşarak gelen sohbetlerimize katılan masum yüzlü çocuklarımızla güzel..
Başımı hep senin, sevdiklerimin göğsüne bırakacağım, tanımsız güzellere doğru…
Ve kaç yıl sonra olursa olsun bu platformda seninle aynı günde olmak için yazmaya devam edeceğim. Söz.
MEVSİM BİTİYOR
Aldığım nefesi çekme hesaba
Bu hırçın gönlüme gölgem çatıyor
Zamanın nabzına vurdukça kaba
Derinden derine kalbim atıyor
Özümden sözüme çıkan manzara
Zihnimle bir olup sokuyor zora
Gerilim hattında çığlığım kâra
Geçtikçe sabrıma sabır katıyor
Ufukta göz izi çizmiş bin hudut
Sesleri bastırır sinemde sükût
Gidenle kalanlar olmuş yekvücut
Serseri ruhuma çile satıyor
Hayat budur işte...Bakmayıp cana
Yılların yükünü yığdım hazana
Dirimi bekleyen hiçlik bir yana
Ömrü eskitmeye hüzün yetiyor
İnilti sahibi bir kuru başın
Umudu peşinde nedir uğraşın
Vakit güze dönmüş, varsa telaşın
Onu yaz eyy kalem! Mevsim bitiyor.
Nezahat YILDIZ KAYA
Edebiyat defterinin değerli yöneticisi, saygıdeğer seçki kurulu;
size şiirler-yazılar vermeyi ve sizden her gün mutluluk almayı öğreniyorum.
Edebiyatdefteri’nin birbirinden değerli üyeleri;
sayfamı ziyaret ederek yorumlarınızla vermiş olduğunuz desteğe tekrar ayrı ayrı teşekkür ederim.
Hayatta saklı ne çok gel-git, değerli arkadaşım.
Aile olmanın önemi bir de böylesi durumlarda insan çaresizlikten kitlenirken.
Anne-baba olmak ve hayatını evlatlarına harcamak ki bunu sevgiyle yapan yürekler elbet evladı için her türlü zorluğun üstesinden gelenler.
Evlat olmak ve annesini babasını sırtında taşıyacakken insan.
Acının üstüne acının bindiği.
Yaşamak ve kaderin güzergahı.
Ne çok hikayeler saklı insanların içinde bir o kadar her insan başka bir dünya acısıyla tatlısıyla.
Yaşamak kadar yaşatmak da önem arz eden.
Güne değer katan anlamlı yürek sesinizi her okuduğumda içimde büyüyen bir yumru var.
Duyarlı yüreğiniz dert görmesin asla sevgili Ümmühan Hanım.
Sevgimlesiniz
Ümmühan Yıldız
Her ne yaşarsam yaşayayım kişinin gerçek değerini biçtiğim an sessizce ben giderim.
Siz de öylesine içtenlikle yazıyorsun ki, anlatmak istediklerinizi belirgin bir çizgide okuyucuya sunuyorsunuz.
Sevgilerimle selamlar.
derler ya "Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın" evet bildiğimiz şekline eyvallah hatta düşman başına bile yaşatmasın...da birde böyle bilmek istemediğimiz şekli var maalesef.. insanın evladı yaşarken bu acıyı yaşaması nekadar da acı...tövbe, tövbe de kadının alzheimer olması bu acıya tanık olmaması açısından iyi olmuş aslında..
ve sen güzel insan satırlarının arasında adeta yaşattın yaşadıklarını
hep olasın..
Ümmühan Yıldız
(Öfkeyle.) İnsan diyorum bu kadar kötü olamaz...
Sende hep olasın çok çokk değerli insanoğlu insan İlhan AŞICI.
Sevgilerimle selamlar
Bu nasıl bir dünyadır böyle? Yazıyı okudukça ufak bir umut aradım insanlığa dair maalesef bulamadım. Evlatlar, evlatlarının da kendilerine aynısını yapacaklarını bile bile niçin böyle davranırlar anlaşılır gibi değil. Evladını okutmak, evlendirmek için çırpın. Hastalandığında sabahlara kadar başında bekle. Hem dünyanı hem de ahiretini mahvet. Yazık, çok yazık. Harika ve oldukça etkileyici bir yazıydı. Tebrik ederim. Saygılarımla.
Ümmühan Yıldız
Dünya aynı dünya, çocuk aynı çocuk, o çocukların beyin çiplerine neyi dolduruyorlar ki, büyüdüklerinde değişebiliyorlar.
Bu dünya geçici, mutluluk verebilecek, alabilecek her anı taze, şiir gibi yaşamak gerek.
Osman Bey, çok teşekkür ederim.
saygılarımla selamlar
Üç kuruşluk o albüme üç kuşak sığdırılmış.Lakin son kuşakta bağ kopmuş.Işte toplumumuzdaki bu kopuş son sürat ilerlemekte.Halbuki geçmişine hor bakan geleceğe zor bakar.
Büyüklerimiz bizim belleğimiz, bereketimiz, kültürümüzdür.
Maalesef yalnızlığı seçtik bizler.Bereketimizi ve sevgimizi kendi ellerimizle yok ediyoruz.
Tebrikler çok güzeldi yazınız.
Selamlarımla
Aziz Remzi tarafından 8.9.2022 16:25:43 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
O günümü hiç unutmuyorum, ölüm iyi insana içi kuş olup havalanması demekti, Büyükannem o an kuştu gözlerimde.
Şimdilerde ebeveynler çocuklarının psikolojisi bozulur her şeyden geri çekiyorlar.
Çok şey söylemek isterim çok
Yazıma yorumunuzla değer kattınız
Çok teşekkür ederim
Saygılarımla selamlar
Yazın için kutlarım Ümmühan Şairem.
Bir solukta okuduğum yazın yaşlar getirdi yüreğime, gözlerime...
Sevgilerim, güzel yüreğine.
Ümmühan Yıldız
Günlerce etkisinden çıkamadım, iyileşmez biliyorum yinede her gün yaşlı teyze iyleşsin diye dua ediyorum
Sevgilerimle
Aygün Deniz
Ümmühancığım.
Ümmühan Yıldız
Güzey düşüncelerin için KOCAMAN teşekkür ederim.
İyi ki varsın
sevgilerimle saygıyla selamlar.
Sevgili kardeşim,
yazını bir solukta okudum, inan ki bir daha okudum, duygularına, emeğine hissiz kalmak ne mümkün.... Maalesef dünyamızda birçok insan saygı ve sevgi duyguları kaybetti, sermayesi para olanlar, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar ile dolu etrafımız...
Keşke dünyada ki en büyük sermayenin SEVGİ olduğunu bile bilse insanlar.
Şu an Antalya’da dünyaya gözlerini yeni açan ikinci torunumun kucağımda onun heyecanını yaşıyorum. Bir de yazın bağ-bahçe işlerinin tozunu atıp yeniden deftere dönmen, yazılarını okumak ne harika bir güzel ki.
Ümmühan Yıldız
Torununla harika vakitler geçir, yüzünü, saçlarını öp kokla. Mis mis kokuyordur.
Antalya’ya selamlar, seni özledik bilesin.
Ümmühan Yıldız
sevgilerimle saygıyla selamlar.
Kendime ve herkese diyorum işte.
İşte Edebiyat!
Her satırı ayrı düşündüren, acıyı kusmeden, küsturmeden deşifre eden Yazar...
Çok saygımla Şairim.
Ümmühan Yıldız
İnsan ne için yaşar, mutluluk için. En gıptayla bakacağım olmasını istediğim tek şey mutluluktur. Çevremin de mutlu olduğunu görmektir.
Yorumunuz insanın kalbine naif ve huzur dolu dokunuyor.
Teşekkür ederim
Sevgilerimle saygıyla selamlar
Sizi burada ve yazı da görmek ve günde görmek ne güzel
Çok tebrik ederim
Yokluğunuz tarafımdan kendi kendine sorguladı
Neden yok ki, acaba diye
Hoşgeldiniz...
Ve anlamlı yazınız ile ne hoş geldiniz
Kaleminize yüreğinize sağlık olsun
Sevgiler 🤍
Ümmühan Yıldız
Daha çok kendime zaman ayıracağım, doğayla baş başa.
Sesini duymak kadar güzeldi gelişin.
Kocaman sevgilerimle selamlar
Ne yazık ki insanız insanlıktan anne babaya bakmaktan aciziz malesef 😔
1 hafta önce bir müşterim vefat etti Elektrik işlerini yapıyordum Göztepe de Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşaAllah...Lakin evlatları hemen daireyi boşaltıp satılık ilanı astılar...
Dünya hevesimiz olduğu kadar bizleri dünyaya getiren anne ve babamıza sevgimiz daim olsa ne güzel olurdu...
Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem güzel ve manidar bir yazı Tebrik ederim... Saygı ve selamlarımla...
Ümmühan Yıldız
Yaşamak güzel bir şeydir, özgür olmak fakat altmışına gelip de tedaviler başladığında, gençlikte hayatın tadını çıkarırken iteklediklerinle aynı durumda kalırsın.
Büyüklerimiz onlar bizim en sığınağımız, korumalıyız…
Saygı ve sevgilerimle selamlar.
Ümmühan Yıldız
Sevgilerimle selamlar
Hoş geldiniz hoş geldiniz.
Hem de muhteşem bir dönüşle.
Takdir-e şayan anlatımınız ve kalemin gücü ile kendine hayran bırakan bir yazı.
Sevgimlesiniz
Ümmühan Yıldız
Defterimizde hiç kuşku yok ki, en akıcı yazarlarımızdansınız.
Sevgilerimle selamlar
Ümmühan Yıldız
Yaz boyunca kendimi asıl görevim olan işlerime verdim.
Sevgilerimle selamlar
Ümmühan Yıldız
Genellikle birebir kendi yaşadıklarımı yazılarıma konu ediyorum.
Tekrar teşekkürler,
saygı ve sevgiyle selamlar
Sevgili Ümmühan, kaleme aldığınız bu insan portresi beni fazlasıyla üzdü. O Kadının kimliği, yaşamı ve tarihi adeta linç edilmiş, anlatılana göre.
Çocuğu sahip çıkmamışsa bile, ona en yakın olanların ya da tanıyanlarının ondan devraldıkları mirasa (yaşam tarihine, kültürüne) sahip çıkması gerekirdi, diye düşünüyorum.
Eşyalarının darmadağın edilmesi ve fotolarının yırtılıp yok edilmesi (hangi nedenle olursa olsun) o insanın tün anılarının, geçmişinin bu dünyadan silinmesi demektir. Zira siz de bilirsiniz, sırf fotoğraflar başlıbaşına bir epok ve insan tarihinin çok önemli parçasıdırlar.
Düşünüyorum da; ben olsam o insanın kişisel eşyalarını alıp bir tarih, etnoloji ya da kültür müzesine teslim ederdim. Türkiye'de kabul ederlermiydi, bu mümkünmü, bilemiyorum; ama bir şekilde sahip çıkıp, saklayıp, ölümsüz kılınmalıydı...
Teşekkürler, selamlar olsun.
Ümmühan Yıldız
En yakın evladı eşyalara sahip çıkmazsa başkası için hiçbir önemi yok ki. O fotoğraflar etrafa dağılıp, onun bunun eline geçebilirdi, ben teyzemin eline teslim ettim. Anıları onunla birlikte sonsuzlukta.
Hangimiz evimizde nenelerimizin fotoğrafını saklıyoruz. Bu durum ilk değil sonda olmayacak.
Çocuklarına nenelerini, dedelerini tanıtmayıp hatta ve hatta cenazelerine götürmeyip ölümün ne olduğunu anlatmayan ebeveynlere silkinin demek gerekir.
Çokça sevgilerimle selamlar.
Tüya
Yorumunuzda "O fotoğraflar etrafa dağılıp, onun bunun eline geçebilirdi, ben teyzemin eline teslim ettim." diyorsunuz. Buna çok sevindim elbette. Fakat hikayeyi anlatırken (son parağrafta) "Yerde duran aile albümünü elime alarak, eşiyle, oğluyla birlikte özenle sakladığı fotoğrafları hiç kimsenin eline geçmemesi için tek tek yırtarken hüngür hüngür ağlıyordum." diyorsunuz. Burada bir tezatlık var gibi...
Hiçbir insanın anılarının yok olmaması ümidiyle...
Selamlar, güzellikler temennimle.
Ümmühan Yıldız
Kimsesizliğe bırakılanların bir tek sahibi var o da esas sahibi, kendisi yine.
Başkasının eline geçmeyen şey yine sahibinde kalır. O da teyze olduğuna göre, kendi dünyasını yine gıyabında hiç bir gözün bakmayacağı şekilde kendisine teslim ettim. Anlatımda ince ve gizli nüans sahibiydi.
Aslında farklı koldan olsa da aynı yola düşüyoruz.
İlginize, yorumunuza teşekkür ediyorum.
Her daim sevgiyle.
Bahçedeki torbalar bir bir açıldıkça çıkan eşyalardan kendini dış dünyaya hastalığı nedeni ile kapatan hatıraları ile iç dünyasına kapanan ve mutlu biraz da hüzünlü yaşayan lavanta kokulu kadını yazınızda ki detaylı anlatımlarınız ve gözlemleriniz ile daha iyi tanıma fırsatı bulduk.
Ne var ki yazınızda anlatılan vaka ne ilk olacak nede son.
İnsanlık madde Dünyasına bağlandıkça manevi ve İnsani duygularını yitiriyor.
Sevgili yazar siz bu güzel yazınızı aklınız ile değil gönlünüz ile yazmışsınız.
Gönül ile görmek Mahir İnsanların işi olsa gerek;Bu güzel yazınızdan dolayı sizi kutluyorum.
Hayırlı çalışmalar dilerim .
Ümmühan Yıldız
En büyük sermayemdir çabalayarak insan olmak, çabamdan vazgeçmemek.
Saygılarımla selamlar.
Yine yaptın yapacağını Ümmüm.
Bir çok konuyu iç içe getirip sosyal sorunları, çıkış ve bitiş noktalarını en güzel şekilde aktarmışsın.
Demek ki insan ekmeğini her yerden kazanabilir, yeter ki gönlü yüksek olmasın, beğenmemezlik yapmasın.
Zamanın ibresini kendine çevirenler ömrünü de uzatmış demektir, hülyalarının süresini de.
Ailedeki anne ve baba domino taşı gibidir, yerinden oynattın mı hayatın sularında belirsizlik geleceğini inşa edecek demektir.
Kardeşler çimento ve kuma benzer, birlikte sağlam duvarlar örenler, rüzgârdan etkilenmezler.
Kültürünü yozlaştıranlar yarına inşa ettiği köprülerin ayaklarına dinamit koyanlardır.
Ne koyarsan küfene onu götürürsün hanene.
Evlatlar ebeveynlerine sahip çıkması lazımdır. Çocuklara en güzel örnek yine kendileridir.
İçimizdeki iki kurttan beyazını büyütüp, diğeri siyahını kontrol altına almak bizi ruhen sağlıklı kılacaktır.
İçimizdeki güzelliklerin bitmemesi dileğiyle can bacım seni kucaklıyorum.....
💚💙❤
Ümmühan Yıldız
Ben seni hep okuyorum çünkü sen bu Dünya’da okunmaya değecek tanıdığım en nadide güzellikte insansın…
En tatlı servetime sana, sımsıkı sarılıyorum.
Parasal değeri olmasa bile bir mazi hazinesidir çok değerlidir hele de ileri yaşlardakiler için çok güzeldi çalışma kutluyorum saygılar
Ümmühan Yıldız
Şu gördüğümüz Dünya, o bitmez tükenmez hırsların bir gün biteceğine ölümle gösterse de bize, inadına en değerli olanını değil en kolayını seçiyoruz.
Sevgilerimle selamlar
Ümmühan Yıldız
Onur verdiniz ve en önemlisi mutluluk verdiniz,
Biii sürü sevgi ve salamlarımla
Güzel eseriniz için tebrik ederim. Değerli kardeşim gönlü yüreği güzel insan toplumun kanayan yarasına bir neşterde siz vurmuşsunuz. Maalesef biz yıllarca çocuklarımız okusun doktor, mühendis, hakim vb gibi meslek sahibi olsun diye didindik durduk. Eğer merhamete saygıya sadakate uygun evlatlar yetiştirmiş olsa idik, bu gibi üzüntülü durumları yaşamazdık. Peygamber Efendimiz diyor ki Evinde yaşlı insan varsa korkma o evde rızık yönünden bereket vardır. Diğer taraftan bir sürü parası olan insanların paralarında ne hayır var ne bereket var.
DADAŞIM tarafından 7.9.2022 07:33:25 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Diyecek yok... diyecek çok…
Her daim sevgimdesiniz bilesiniz.
İbret verici hüzün dolu ve ders alınması gereken bir paylaşımdı, gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler diliyorum.
Ümmühan Yıldız
İnsan olmak üstüne giyip çıkarmadığın elbisedir.
Çok teşekkür ederim,
Saygı ve sevgilerimle selamlar
Öncelikle hoş geldiniz.Muhteşem bir duyarlılık tablosuyla birlikte..Etme bulma dünyası..Belki O da en şaşalı döneminde aynı hatayı yaptı kim bilir?..Yediğimiz hurmaların bizi tırmalayacağı günlere gelmeden önce şu hurmaları dikkatli mi yesek ne?..Hayırlı geceler diliyorum.Duyarlılık adına..Sağlıcakla..Saygıyla..
Ümmühan Yıldız
Emine Balı OGUZ,
Göl üzerine düşen ay gibisiniz, her ortama uyum ve mutluluk getiren.
Sevgilerimle selamlar
Ümmühan Yıldız
İyi bir insan olabilme gayretiyle geçecek onu biliyorum…
Yürekten teşekkürlerimle sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.