MİDE HASSAS BİR NOKTA
Hazmedebilmek önemli.Konumu hazmedebilmek..Cinsiyeti hazmedebilmek.Saygıyı hazmedebilmek.Sevgiyi hazmedebilmek.Tahammül de öyle.
Bir şeyler istenilen şekilde olmadığı zaman ’’mideme yatmadı’’ derler..Akıla değil de mideye yatmayan şeyler geğirti yapar.Geğirti bir gaz çıkışı olması hasebiyle çıkaranı rahatlatsa da akılla hareket edenlere garip gelmesi normaldir.
Sanayi devriminden önce de sonra da kadın zaten çalışıyordu hem de en ağır işlerde.Ama gelin görün ki emeğinin karşılığı beleşçi diye hakarete tabi cümlelerle ödeniyor biraz siteme kalkışsa kaba kuvvetle sindiriliyordu.Çünkü tabiri caiz ise el bakıncı olarak görülüyordu.Ali okulundan mezun olanların okuma yazma bilmeyenlerle sınavı gayet başarılıydı.
Sanayi devrimiyle birlikte kayıtlı olarak üretim mekanizmasına dahil olan kadın emeğinin karşılığını aldı ve bilinçlendi.Zaten güçlü olan bilek gücü tescillendi.Bu karşı cinsin hoşuna gitmedi.Çünkü eli ekmek tutanın bileğìnin öpüldüğü bir dünyaya doğmuştuk.İkincil olmaya mahkum edilenler level atlamış birileri oyuncaklarını kaybetmişti.
Kadın erkek el ele, omuz omuza olduğu sürece toplumlar gelişir.Kadını sadece cinsel obje olarak görenler gözlüklerini değiştirmedikçe suçlanan hep kadın olacaktır.Sanayi devrimi olacaktır.Sosyalleşmesini tamamlayamayan hayat olacaktır.
Kendini bilen ister kadın olsun ister erkek giyiminde de,süslenmesinde de,oturup-kalkmada da ölçülüdür.Ahlaki çöküntüye davetiye çıkaranlar ölçüyü yitiren bireylerdir.
Kalbe giden yol yalnızca mideden geçer ise mide fesadına uğramak kaçınılmazdır.Gazoz ya da soda tavsiye olunur.Unutmamalı kafalar yerindeyse bir orta yol bulunur.
YORUMLAR
Başka bir yazıda yaptığım aynı yorumu kopyalayacağım. Çünkü buraya daha çok yakışacak. Yazı için teşekkür ederim.
Halbuki Afganistan, İran, Suriye gibi modellere bakınca kadın gerçekten özgür. Biz hiç böyle düşünmemiştik. Mesela ekonomik özgürlüğüm olmasaydı kocamdan şiddet görmeye devam ederken özgürlüğümün tadını fıtratım gereği çıkarabilirdim. Yaratıcı bizi böyle yarattı ise neden içimize ''özgürlük'' güdüsünü üflemiş ki. Bu işte bir terslik var ama sanırım ben bu fıtratımın yarım aklı ile bunu anlamakta zorlanıyorum. Tüketim toplumunun kölesi olmanın tarifi her ay değiştirilen cep telefonları, plastik atıklar, her gün yenisi çıkan egzozundan zehir saçan son model arabalar, fast-food yiyecekler, okul araç gereçlerinin sınırsızca ve fütursuzca tüketilmesi, çöplerdeki yemekler, sokak hayvanları aç gezerken evdeki kediye köpeğe hayvan otelleri, hayvan kuaförleri açmaya ve bunlara rağbet etmeye kadar bir sürü şey olabilecekken kadın üzerinden ego tatmini yapmak hiç samimi değil ve ayrıca cidden hazımsızlık.
Kadın, Dünya tarihine bakacak olursak eskiden zaten özgürdü. At biner, kılıç kuşanır, hükümdarlık yapar, ok atar, savaşta da aşkta da kendi tercihlerini yaşardı. Sizin tüketim toplumunuz kadını tüketip köleleştirdi, sizin fıtrat diye dayattığınız şey sadece insan ürünü bir yozlaşım. Bunun uhrevi bir nedeni yok.
Evet, kadına kimse özgürlük bağışlayamaz. Kadın sadece insanın dişisidir. İnsanda başka anlamlar arayıp görevler ve yaftalar uydurmaya devam edilirse elbetteki kadında kendi gasp edilmiş özgürlük alanını yeniden geri almak için savaşır. İnsanın fıtratı böyledir zaten.
Sevgilerimle...