- 203 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEÇİM GÜVENLİĞİ
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Bir önceki köşe yazımda seçim güvenliği ile ilgili, ’’Seçim Güvenliği Komisyonu’’ kurulması, 1- Seçim öncesi. 2 - Seçim dönemi. 3 - Seçim günü. 4 - Seçim sonrası olmak üzere dört aşamada yapılacak ortak çalışmaları ele alınarak kamuoyuna açıklama yapmayı karara bağlanmıştı.Nihayetinde öyle de oldu.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Yaşadığımız coğrafyada son zamanlarda hiçbir şey olağan şeklinde gelişmiyor. iktidarın izlediği seçim siyaseti de böyle bir hal almış durumda.Buna karşın muhalif liderlerde gününü şartlarına uygun siyaset yapma, konu hakkında gerekli çalışmalar üretmek zorunda kalıyorlar.
AKP iktidarın Seçim Kanunu’ndaki yapmış olduğu son değişiklikle seçim kurulları başkanının ’’en kıdemli hakim” olması kuralını kaldırdı. Bu, en tecrübeli ve oradaki en güvenceli hakimin seçim kurulu başkanı olması demekti. 1950’den beri yürürlükte olan bu kural, hiçbir devirde eleştiri konusu bile olmamıştı. Ama iktidar bu kanun hükmünü kaldırdı, “birinci sınıf hakimler arasında kura çekilmesi’’hükmünü getirdi. Muhalefetin kurmuş olduğu ’’seçim güvenliği komisyonu’’ da bununla ilgiliydi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun SADATA gitmesi tesadüfü bir gidiş değildi. Tamamıyla bununla ilişkindi. Aldığı bilgilerin sonucunda bu kuruluşun seçimlere dair özel organizasyonlarda bulunabileceği ima etti.Bu çıkış iktidar tarafından şaşkınlık yarattı. Saray’da başdanışmanlık yapmış SADAT kurucusunun Cumhurbaşkanınca ‘tanımam etmem’ diye değerlendirilmesi de bu şaşkınlığın ifadesi şeklinde yorumladı.
Daha önce Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’in kapısına gitmesi gibi olmadı. İktidarla yakın ilişkisi olduğu bilinen, kuruluş amacı ‘tedhiş’ başka anlamıyla terör de dahil gayrinizami harp yöntemleriyle bir organizasyonun seçim güvenliğiyle ilişkilendirilmesi anlaşılır bir durum değildir.
SADAT’ın Yönetim Kurulu üyesi Ersan Ergür, "Bu vatanı kanla kazandık, sandıkta teslim etmeyiz" diyebildi. ‘Bu bir itiraftır’ anlamında yoğun tepkiler özerine paylaşımını silmek zorunda kaldı. Bu durum üzerine çok yorumlar yapıldı elbette. ‘SADAT bir darbe peşinde mi yoksa?’ diye sorular soruldu Meclis’te.
CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı, riskler konusunda şunları söylei; “Kabine birkaç kişinin girmesi, mükerrer oy kullanılması (bir kişinin tekrar oy kullanması), sayım yapılırken AK Parti’nin geçersiz oylarının geçerli sayılması ya da muhalefetin geçerli oylarının geçersiz sayılması gibi riskler vardır. Aynı zamanda ilçe seçim kurullarında birleştirme tutanakları yapılırken maddi hatalar olabilir. Siyasi partiler seçim güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak için bu gibi risklere karşı sandık kurulu görevlilerini bilgilendirmeli ve usulsüzlükleri tutanak altına alınmalı. Partiler seçimde iyi organize olarak ıslak imzalı tutanakları kayıt altına almalı ve YSK ile karşılaştırılmalı. Bu seçimde ‘seçim güvenliği’ Türkiye’nin gündemi olacak.”
Konu hakkında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Sözcüsü Tülay Hatimoğulları’na göre ise seçim güvenliği oylama günü sandıkları korumaktan ve ıslak imzalı tutanakların birleştirilmesini sağlamaktan ibaret değil. Hatimoğulları, “Adil bir seçimin güvenliğini siyasi olarak sağlamak ve toplumu buna hazır bir hale getirmek olmazsa olmazlardan biri” diyor.
HDP, devam eden kapatma davasına karşı da hazırlıklarını sürdürüyor. Hatimoğulları, “60 gün sonra seçim olursa buna hazırız. Türkiye’de yaklaşık 190 bin sandık olacak ve bütün bu sandıklara görevlendirmelerimiz yapılacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” diyor.
Seçim vaktinde yapılırsa ve o zamana kadar HDP kapatılırsa ne olacak? Hatimoğulları, bu soruyu da “Başka bir araçla yola devam ederiz. Seçmenlerimizi seçeneksiz bırakmayacağız. Bütün hazırlıklarımızı buna evirecek şekilde yapıyoruz. Bu hem teknik hem siyasal hazırlıklarımız bağlamında öyle” diye yanıtlıyor
İYİ Parti Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu Üyesi, Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Burcu: “Teşkilatımız gece gündüz yarın seçim olacakmış gibi çalışmalarına devam ediyor. Temel sandık usulleri konusunda bine yakın kişiyi eğittik. Bu eğitmenler de 3 Ocak’tan başlayarak kendi il ve ilçelerinde sandık görevlilerinin eğitimlerine başladılar.”dedi.
Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün, partisinin hazırlıklarına ilişkin “Sandığın müşahitlerini şimdiden belirleme yöntemine gittik. Şu anda bütün il ve ilçe seçim kurullarında temsilcimiz var. Sandık kurulu üyesi verme yetkimiz olmamakla birlikte gözlemci verme hakkımız var. Bunların hepsini hazırlıyoruz. Ayrıca seçim gecesi sandık müşahidimizin sonuçları olduğu gibi bize aktarabileceği elektronik bir sistem oluşturduk” diyor.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin; “Son seçimlerde seçimlere giren siyasi partiler arasında olmamamız nedeniyle seçim kurullarında doğrudan görevli bulundurma imkânımız yok. Buna rağmen ocak ayının 25’i ve 31’i arasında yaklaşık 550 ilçemizde seçim kurullarında gözlemci bulundurmak arzusunda olduğumuzu bildirdik.”
Sonuç olarak başlık olarak şunlar söylenebilir;
1 - Cumhur İttifakı yapılacak seçimi kazanabilmek için her türlü girişimde bulunacağını rahatlıkla söylenebilir.
2 - Millet ittifakı yapılacak seçimde oynanacak oyunları boşa çıkarmakta son derece kararlı olduğu şeklinde yorumlanabilir.
3 - Bu iki ittifak dışında HDP ve birleşenlerinin üçüncü demokratik ittifak uzun zamandır çalışmalarını sürdüren ve seçimde anahtar parti durumunu geldiği bilinen bir gerçeklik olarak kabul edilmeli. Ona göre gereken yapılmalı şeklinde ifade edilebilir.
4 - HDP kapatılsa bile, seçime katılmak için bir çok seçeneklerin masada olduğu şeklinde
yorumlanabilir.
5 - Öyle anlaşılıyor ki; yapılacak erken veya zamanında seçim hakkında siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerin ve sivil toplum kuruluşların ’’Seçim Güvenliği ’’ konusunda söylenecek çok sözleri olacağını düşünüyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.