Mavi Sandal
Güneşli bir sonbahar günü
Güzel bir ağaca bakarken
Yayılırken hafızama
Tekdirin isli ünü
Adımı anımsamayanlar
Yaşımın yorgunluğunu
Hafife alanlar
Ekşimiş süt kokusuyla
Çalkalanan anılar
Gelir aklıma.
Beynimin sağladığı
Bütün silahları kuşanırım
Kalbimin hilelerine
Karşı durabilmek adına.
Bir konu geçer belleğimden
Rüzgârın savurduğu
Tuzlu deniz havasına karşı
Haykırmak istediğim.
Bir de kendimi
İçimden paylamaların
İpe inci gibi dizilmiş hali.
Zihnim ile kalbim
Esaslı bir tartışma sonrası
Bağlantı hatasına kapılır
Alabildiğine yayılan öfkeyle
Galeyana gelir.
Öğütülmüş cam parçaları
Üstünde yürür gibi
Yüreğimde ilerlerim.
Zihnimde yürümek ise
Bataklıkta yürümek gibidir.
Bilinmeze yol alınırken
Hiç bir vakit
Aralarındaki tözün
Tek başına var olamayacağının
Farkına varır her ikisi.
Soğuk sözleri defaten
Ciğerlerime çekerim.
Yinelemek istemem artık
Sorularımı
Göz ardı edilemez
Sorunlarımı
Perdeleyemediğim
Kırgınlığımı
Düşen heveslerimin
Gardını.
Gök mavisi
Bir sandala biner
Birbirini tekrarlayan
Tekdüze günlerin
Değişmeyen
Ritminden uzak
Zihinsel kalkanlarımı indirir
Yüzüme yayılan tebessümle
Benliğimi sarmalayan
Özlemin çiçeksi kokusuyla
Özgün günlere doğru
Kürek çekerim.
Bana uğurlar ola...
Eylül Ak
YORUMLAR
"İçimle" sohbet etmişsiniz de sonra bu satırları dökmüşsünüz sanki buraya!
Artık hep özlem dolu yürekler, özlem dolu yüzler....
Aslında en ağırı bu dünyadan göçenler için duyulan özlem olsa da, bazen var olana duyulan özlem de..........
Tebrik ederim 👍
Eylül Ak
Ne demiş Nazım Hikmet:
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.
Sevgiler