Tetanoz meselesi konuşulduğunda hemen paslı çivi akla gelir, paslı çivi veya metalle bir yönlü yaralanmışsanız, bu sizi tedirgin eder. Mikrop mu kaptım acaba denilir ve hemen bir sağlık kuruluşuna müracaat edilir. Aşı olunarak en azından kendinizce bir tedbir alınır. Tetanoz aşısı bizim dönemimizde yapılıyor muydu bilemiyorum ama günümüzde bir yaşına kadar üç kez yineleniyor ve sonraki yıllarda farklı yaş dönemlerinde olmak kaydıyla iki kez de pekiştirme aşısı yapılıyor.
……………………

Kuduzdan kudurularak ölündüğü biliniyor tetanoza neden olan mikrop ise vücutta kasılmaya neden oluyor. İstem dışı kasılmalar sizi bir süre sonra katılaştırıyor ve son yolculuğa uğurluyor. Hepsi sıkıntılı hastalık bunların. Kanseri gribi geçelim veremi kolerası, kuduzu tetanozu da öldürücü maalesef.
……………………

Tetanoz aşısı olduk bir nedenle. Beş yıl koruyuculuğu varmış. Nedenine gelince görüne görüne göstere göstere gelen bir kaza. On günü aştığı halde hala dizlerimde yara var ve henüz tam iyileşmedi. Denizden hiç haz almam. Irmakta özellikle Hurman ve Ceyhan’da çok suya girmişliğim, çok kulaç atmışlığım vardır ama denize girmişliğim enderdir. Bir vesileyle denize giriyorum ve dalgalardan korunmak adına bir siperlik arıyorum.
……………………..

Ahşap bir iskelenin korkuluklarını görüyorum. Tutunacağım demir korkuluklara ve dalgalardan bu yolla korunacağım. Hesap edemediğim şey denizin üzerinde gördüğüm korkulukların uzantısının suyun içinde de olduğu. Tutunduğumla geriden gelen dalganın metallere çarpması bir oldu beni. Üstteki metallerden kol kuvvetiyle korunmuşsum ama alttaki hesap edilemeyen yere dizlerimi çarpmışsım. Sert vuruştu bu ve anında parçaladı dizlerimi. Deniz maceram maalesef böyle bir acıyla başladı aşıyla devam etti. Olacağın önüne geçilemez diye bir söz vardır ya biz sürüklendik işte buna.
………………………

Benim tatil anlayışımda deniz yoktur oysa. Kır vardır doğa vardır, tarihi kalıntılar, ören yerler vardır ama böyle bir şeyi yaşamış olduk bu yıl. Dinlenmenin huzur bulmanın yolu denize girmekten öte kıyısında bir çay içmek, sigara tüttürmek en güzeli. Özellikle hoşlandığım bir dere ırmak veya bir çayın veya bir göl veya göletin kenarında bir çınar ağcının altında oturmak, dostlarla laflamak, bir kupa çay höpürdetmektir. Bu ayrı bir lezzettir benim için. Ne denizin dalgası tuzu ve kumuyla uğraşıyorsunuz bu yolla, ne sonrasında duşu ile. Bedenen ve ruhen dinleniyorsunuz, ortamın tadını çıkarıyorsunuz.


Kemal GÜL
25.08.2022