- 406 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Kibir ve Edep
Kibir ve Edep
Geçen gece saat dokuz sularında iş yerinde yalnız başıma oturmuş günün yorgunluğunu atmaya çalışıyordum.
Pc de defterin sayfalarına dalmış yapılan yeni paylaşımlara bakıyordum.
Elinde beyaz bir poşet güler yüzüyle yaşça benden beş altı yaş küçük bir esnaf komşum selam vererek iş yerimden içeri girdi.
Esnaf komşum:
S a abi çok güzel halka tatlı aldım gönlümden bu tatlıyı beraber yemek geldi,bak sıcacık.
Bu esnaf komşum oldukça mütevazi tebessümle bakan inançlı ibadetlerini elinden geldikçe aksatamamaya çalışan çok saygılı bir kardeşimizdir.
Eski yıllarda çok hızlı yaşamış,her türlü alemlere girip çıkmış,daha sonra yılların ve yaşının verdiği olgunlukla tövbe etmiş,bu aralar elinden geldikçe geçmişin hatalarını telafi etmekle meşgul bir vatandaş olmuştu.
Zaman zaman bu kardeşimizle İslami konularda istişareler yaparız,düşüncelerini benimle paylaşır benden dinlemek istediklerini de sorar:Bende dilim döndükçe anlatmaya çalışırım.
Anlaşamadığımız konularda gerilir eski yaşantısından kalma sert sözler,tavırlar sergilese de benim komşum yine de candır.
Kırk beş yaşına gelmiş evlenmek nasip olmamış,yaşlı ve bakıma muhtaç anasına canı gönülden hizmet eden ve annesi ile yaşayan sevdiğimiz Veysel Karani misali bir kardeşimiz.
Ne güzeldir sevmek Allah rızası için.
Bu güzel insanın ikramını kabul etmemek kabalık olurdu.
Selçuk:
Buyur kardeşim hoş geldin niye zahmet ettin gel otur.
Beyaz poşetin içinden çıkardığı ambalaj kağıdına sarılı buram buram kokan sıcacık tatlıyı masaya koydu.
Esnaf komşum:
Buyur abi sen başla.
Bende ambalaj kağıdının kenarından bir parça kağıt kopartarak önümde duran kocaman dairesel tatlının tam orta kısmına uzattım elimi bir parça kopartmaya ki.
Birden komşumdan şöyle bir emir kipi geldi..!
Esnaf komşum:
Dur..!
Tatlıdan bir parça almak için uzattığım elim havada adeta buz kesti.
Yavaşça elimi geri çektim ve bu kardeşimizin yüzüne baktım.
Esnaf komşum:
Bak abi bu tatlı böyle yenmez.
Tatlıyı dairenin dışından başlayarak merkez noktasına göre yiyeceksin.
Bunun usulu böyledir.
Sen merkezden yemeye başlarsan af buyur bu görgüsüzlük olur.
Büyük bir şaşkınlıkla bu güzel kardeşimizin bana söylediklerini dinlerken işlevini yitirmiş beynimle olanı biteni anlamaya çalışıyordum.
Esnaf komşum:
Hadi abi dıştan başlayarak yiyelim.
Aklıma Mevlananın bir zamanlar çok severek seslendirdiğim şiiri ’’Etme’’ geldi :Etme şirinin bir dizesinde şöyle der mübarek.
’’O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.’’
Can-ı gönülden ikram edilen tatlıya karıştırılan bu zehir de neyin nesi.
Yaşadığım şaşkınlığı atlatıp susmak en iyisi dedim ve nezaketen tatlıdan bir parça aldım ama boğazdan nasıl inecek orası başka bir dert.
Bir iki lokma yedikten sonra tatlının merkezine beş metre kala benim ki kafi deyip teşekkür ettim.
Esnaf komşum:
Olmaz..!
Devam et abi.
Dese de ben yeterli dedim.
Esnaf komşum:
O zaman bende yemem Hz Ömerin sünnetini yaparım
Selçuk:
Neymiş o sünnet?
Esnaf komşum:
Hz Ömer sofrada biri yemek yemeyi keserse o da yemezmiş.
Selçuk:
Anladım,Kalanı beraberin de götür
Esnaf komşum:
Yok olmaz sen yiyeceksin.
Selçuk:
Tamam sonra yerim.
Esnaf komşum:
Ben biliyorum Ali veli gelir yer.
Selçuk:
Varsa nasipte yerler elbet.
Dedikten sonra hatır isteyip kalktı oturduğu iskemleden.
Kapıya doğru giderken bu güzel kardeşimiz birden durdu ve dönüp benden özür dilemeye başladı.
Güzel kardeşimin nazik sözleri ve metiyelerinden sonra,esnaf kardeşimize şöyle bir cevap verdim.
Selçuk:
Şekere zehri katıp yedirmekte senin hünerin olsa gerek .
Yine yalnız kalmıştım iş yerinde,pc de defterin sayfaları masamda yarım tatlı merkezine dokunulmamış,gece ve sessizlik tavan pervanesinin sahte rüzgarı.
Olanı konuşulanları düşündüm..!
Bir çok kereler arkadaşlarım komşularım ile yemekler tatlılar yedik ve o geceye kadar şöyle yenilecek şurdan başlanacak diye bir şey ne benim nede bir başkasının aklından geçmemişti;Bir yaşıma daha girdim.
Evet şimdi daha iyi anlıyorum biz benlik sahibi insanlar her ne kadar tevazuyu ve mütevazi davranışları karşımızdaki İnsanlara göstermiş olsak ta içimizde derinlerde bir yerlerde gizli ve saklı tuttuğumuz kibri bir şekilde istesek te istemesek te açığa çıkartıyoruz .
Kibir ile Edep gönül denen dergahta bir arada durmuyor.
Varsa Kibir Edep yoktur.
Varsa Edep Kibir yoktur.
Ha.. unutmadan kalan tatlıya ne olduğunu merak edeniniz olursa korkmayın çöpe falan gitmedi: Gecenin sabahında yanımda çalışan Suriyeli İsmaile nasp oldu tatlıyı yemek.
Hayırlı günler dilerim. 24/08/2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.