- 240 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnız Allahtan iste...
Yalnız Allahtan iste...
Malik-ülmülk tek Allah...Yalnız Allahtan iste...Nankörden alır sana verir "aman dilenme"boşuna mı ne oldum deme ne olacağım de "diye
Yalnız Allahtan iste...
Yalnız Allahtan iste...İkinci bir malik-ülmülk üretme...kibirli erse de alma çünkü kendini malik-ül mülk sanar...Firavun "ben sizin rabbiniz değil miyim "demedimi...Kibirli kendini Allah kadar alim snar güçlü sanar...mülk sahibi sanar...Rakiplik taslar...
Yalnız Allahtan iste...
Yalnız Allahtan istemeyen dilenci olur ...dolandırıcı olur rüşvetçi olur...çünkü gözü vardır senin malında...o bakımdan dilencinin de ahlaksızına "Allah versin"de yüz çevir...Sakın bir hadisin etkisinde kalarak hareket etme...Hadis ve ayetler esba-ı nuzulleri çerçevesinde uygulanmazlarsa şeytaniliğe hizmet ederler...Şeytan ilmi kötüde kullanır ayetleri şeytan da kullanır ama tahrif ederek...
Yalnız Allahtan iste...
Evet ne Malik-ül mülk rakib üret...ne de rakib olanlara dilenci ol köle ol...Savaş onlarla ganimet ye...cizye ye...Adam cizyeye bağlayıncaya kadar müşrikle cihad farz dediğimizde itiraz ediyor Kısas diye bir şey var...elin müşriki doları para kabul ettirerek seni yıllarca sömürdü...sen ayete uy "demeyin esbabı nuzulünde uyulur ayete değilse Kısas ayeti geçerlidir...empati geçerlidir...empati hakkı buldurur marifet sahibi yapar ayet hadis esbabı nuzulüyle sınırlıdır...esma bile birbirinden bağımsız değil...Esmaya bağlılık gösterilmediği için mezhebler düşmanlık derecesinde farklılaştı...ölçü esmadır...ayet esmadan bağımsız tefsir edilirse şeytanın eline geçersin...ayet ve hadisle...şeytanın ehlinden olursun...işte adam hz İbrahim gibi ateşe razı olmuyor...Nemruda razı olmayı rıza makamı diye algılatıyor...sabır diye algılatıyor...
Yalnız Allahtan iste...
Allah düşmanın olur Rakip üretirsen...
İnsan toplumsal bir varlık olması hasebiyle elbette ki etkileşim için birbirine muhtaç ve birbiriyle bir bütündür. Yalnız insanoğluna bahşedilen büyük bir nimet olan İslam, ihtiyaç karşısında kul kimden istemelidir ve nasıl istemelidir? sorularına cevap vermiştir...
Evet...Dündar bin Hüseyin Şirazî, Şîrazda yetişen velîlerden. Bir gün bir sevdiği geldi yanına. - Hocam maddî sıkıntı içindeyim. Ne yapayım? Buyurdu ki: - Sebebine yapış. Ama Allahü tealadan iste. Çünkü O, herkesten ümidini kesip, yalnız kendisine yalvaranların imdadına yetişir. Ve sordu adama: - Sana Ebüdderda hazretlerinin hikâyesini anlatayım mı? - Buyurun hocam. - Eshab-ı kiramdan Ebüdderda hazretlerinin babası Uhud harbinde şehit olunca, anne-oğul maddî sıkıntıya düşmüşlerdi. Öyle ki, açlıktan taş bağlıyorlardı karınlarına. Günler zor geçiyordu onlar için. Takatleri tükenmişti... Ve bir gün, Annesi seslendi oğluna: - Ebüdderdaa! - Buyur anneciğim. - Oğlum, hemen Resulullaha git. - Niye anne? - Bu halimizi arzet. O, herkese birşeyler veriyor. Bize de verir. Ebüdderda çocuktu henüz. - Peki anneciğim, deyip çıktı evden. Koştu mescide. Efendimiz Eshabıyla sohbet ediyordu. Ebüdderda içeri girer girmez buyurdular ki: - Müslüman, bir sıkıntıya düştüğünde, bunu yalnız Rabbine arzeder, başkasından bir şey istemezse, Allahü teala ona kâfidir. Vazgeçti söylemekten! Ebüdderda bunu duyunca vazgeçti söylemekten. Eve dönünce sordu annesi: - Arzettin mi? - Hayır anne. - Neden yavrum? - Lüzum kalmadı. - Anlamadım. Ne diyorsun? Ebüdderda, Resulullahtan işittiğini nakletti annesine. - İşte bunun için söyleyemedim anne. Kadıncağız memnun olmuştu. - Aferin oğlum. İyi yapmışsın. Biz de sabrederiz. Ve sabrettiler. Sonra mı? Ebüdderda, o yerin en zengini oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.