27
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
819
Okunma
Haberleri izlemek için gazete ve küçücük standart bir radyo haricinde başka seçeneğin olmadığı bir dönemde geçti çocukluk ve gençliğim.
Geçici olarak kalmak için gideceğim her yere valizler dolusu kitapları taşımak içindi tüm çabalarım.Kitap kurdu derlerdi..Takdir edenlerin yanı sıra tenkit edenler de vardı tabi.Elimde bir dantel ve işleme görmek isteyenler ’’kitapları mı çeyiz olarak götüreceksin?’’diye sitem ederlerdi.
Abartmıştım her halde kitap okumayı.Kuzu otlatırken kitap..Bostan sularken kitap..Piknik yaparken kitap.Yolculuk yaparken kitap..Dışarıdan bakana abartı gibi gelse de ben öyle hissetmiyordum ve halimden memnundum.
Yolculuğun kara tren ile kırk sekiz saat sürdüğü ve on iki saatten fazla tren rötarlarının olduğu bir zamanda Ankara’ya bir yolculuğum vardı.Okula gitmek için hazırlık ki; iki valiz dolusu kitap,iki valiz kıyafet..On beş tatile kadar memlekete gelmek yok.
Valizlerimin boyu standart bez valizler.Dört valiz ile birlikte üflesen uçacak kadar zayıf bir kız çocuğu ’’neneh’’ taksi çağrıldı istasyona gitmek için.Taksi geldi evin önüne park etti.Taksi şoförü bagajı açtı valizleri küçümsemiş olaca ki umursamaz bir tavırla iki valizi saplarından birlikte tutmasıyla valizlerin üzerine yuvarlanması bir oldu.’’Taş mı taşıyorsun Abla?’’dedi.Üstünün tozlarını silkeledikten sonra teker teker tutarak valizleri bagaja koydu.Valizlerde kitap olduğunu söyledim.Tabi ki ben teker teker taşıdığım için sorun olmamıştı.
Okul ve okumak için kitapların ağırlığı ve çekilen zahmetler benim için zahmet değil rahmetti.Şimdi aynı koşuşturmayı Z kuşağı yapıyor.Allah yardımcıları olsun.
Naçizane kaleme aldığım gençlik yıllarıma ait anımı okuyup değer veren ve güne taşıyan değerli arkadaşlarıma , Kırmızı kurdele ile onurlandıran seçki kuruluna çok teşekkür ediyorum.Saygıyla..