- 285 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
EMEK HIRSIZLIĞI
EMEK HIRSIZLIĞI
Hırsızlık, utanılacak yüz kızartıcı bir suçtur. İnsanın başını yere eğmesine sebep olur. Sadece kendinin mi? Hayır, tabii ki… Seni tanıyan eş-dost ve akrabayı da zarara sokar. Bu yüzden suçların en büyüklerindendir zannımca.
Toplum tarafından da hoş karşılanmaz hiçbir vakit. İnsanların birbirine duyduğu güven duygusunu zedeler. Güvensizlik ortamına dönüştürür girdiği yeri. Bu durumu sanırım hiçbirimiz yaşamak istemeyiz. Ama gelin görün ki, büyük çoğunluğunun inançlı olduğu bu ülkede hırsızlığın her türlüsü mevcuttur. Her gün onlarca hırsızlık haberi duyuyoruz ekranlardan. Bunu da mı yapmışlar demekten alamıyoruz kendimizi.
Neler yok ki duyduklarımızın içinde. Üç kuruş için anasını döveni mi ararsınız, babasına silah çekeni mi, komşusunu öldüreni mi? Bu liste yaz yaz uzar gider de biz sonunu getiremeyiz. Her türlü maddi değeri olan şeylerin hırsızlığı söz konusu ne yazık ki ülkemizde… Bir vatandaş olarak bu durum beni çok rahatsız ediyor. Tabi tek derdimiz maddi hırsızlık değil. Bir de hayalleri yarım bıraktıran, emekleri ziyan eden emek hırsızlığı var bu ülkede. Hem de öyle böyle bir boyutta değil. Almış başını gidiyor ve bizler ise sadece seyretmekle yetiniyoruz.
Konuyu biraz dallandırıp budaklandıracak olursak ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Birilerinin emeğini heba etmek, alın terini görmezden gelmek, hayallerini suya düşürmek… Bunlar ise hem daha tehlikeli hem de en vahimi olsa gerek. Ne insanlar var saatlerce çalışan işçisinin emeğini sömürmekten çekinmiyor; Mevzubahis iş olunca harıl harıl çalışacaksın diyor. Ya emeğin karşılığını vermeye gelince işte o zaman üçün beşin hesabını yapıyor. Ne kadar az zararla yırtarım bu işten derdinde. Farkında değiliz, aslında kendi topuğumuza sıkıyoruz. Çünkü her insan hak ettiğini almak ve insanca yaşamak ister. Bu da güvenmekle başlar. Şayet güven duygusu yitirildiyse bir ortamda orada yolunda gitmeyen şeyler var demektir.
Konu konuyu açıyor, derken mevzu dönüp dolaşıp geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS’ye geliyor. Eminim hepimizin bir arkadaşı, bir yakını veya kendisi daha iyi bir yaşama standardına kavuşmak için merkezi sınavlara gecesini gündüzüne katıp çalıştılar. Öyle ki; gezip tozmayı, eğlenmeyi bile unuttular. Yedide yetmişe her birinin güzel bir hayali vardı. Sahi ne oldu o hayallere? Birilerine peşkeş çekilen soruları görünce beyninden vurulmuşa döndü gençlerimiz. Soruyor şimdi gençler? Benim en güzel yıllarım, en güzel anlarım bu sınava çalışmakla geçti. Ben ailemden, sevdiklerimden fedakarlık ettim sırf sınava hazırlanabilmek için. Peki şimdi ben kime güveneyim? Tamam sınav iptal oldu, yeniden yapılacak.
Ya benim durumum ne olacak? Bu yaz sıcağında bir daha hem de daha bir güvensiz şekilde bu sınava çalışmak zorunda mıyım? Çalınan zamanımı, emeklerimin görmezden gelinmesinin hesabını kim verecek? Bu en büyük hırsızlık değil mi? Kime, nasıl güveneceğim şimdi? Öyle kafa karıştırıcı sorular var ki, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Tek kelimeyle yazık emeklere… Böyle ciddi bir sınavın adının lekelenmesi onlarca insanın emeğini hiçe saymak değil de nedir?
Ve cevapsız yüzlerce soru akıllarda. Evet, hırsızlıktır. Hem de emek hırsızlığıdır. Gönül isterdi ki, hiç yaşanmasın. Ama yüreklere bir korku düştü şimdiden. Ya gene aynısı olursa diye… Öyle bir utanılası durum ki, bunu yapanların sanırım ne vicdanı var ne de insaniyeti. Yapmayın, etmeyin kıymayın emekçilere. Vasfı ve yaptığı iş ne olursa olsun incitmeyin emek işçilerini. Onlar ki, bu ülkenin kilometre taşlarıdır. Emek varsa bir yerde; hareket vardır, bereket vardır. Kıymayın efendiler, kıymayın ülkenin teminatı gençlerine, emekçilerine. Öğrenci, öğretmen, doktor, işçi, çiftçi, gazeteci,amir, memur… Emek hırsızlığına dur diyelim, birilerinin hayallerinin katili olmayalım. Kusura bakmayın da buna hiçbirimizin hakkı yok. Yoksa akan gözyaşlarının sebebi olmak hoşunuza mı gidiyor? Gitmesin, gitmesin. Çünkü akan bu gözyaşları, gönül kırgınlıkları gün gelir sizin sonunuz olur benden söylemesi.
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.