- 378 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SEN NEDEN KÖR EDİLDİN; NEDEN SEN KÖR EDİLDİN
SEN NEDEN KÖR EDİLDİN; NEDEN SEN KÖR EDİLDİN
Bu iki sorunun aynı olduğu düşünülebilir halbuki çok farklıdır. Bu bir yerde bakmakla görmek arasındaki ilişki gibi. Yukarıdaki iki ayrı sözünde birbirinden farklı ifadeler içerdiği bir gerçektir. Aynı gibi görünüyor değil mi? Değil işte. Bu ikisi arasında hayati bir fark var. Kör edilmekten başlarsak belki daha doğru ve daha kolay açıklayabiliriz. Görmeyen olarak biz hep fiziki körlük üzerinde dururuz. Halbuki görmeyenler sadece körler değildir. “Çıplak göz kördür” diye bir sözü vardır. Herhangi bir teknik, bilim ya da sanat dalında kişilerin bakış açıları donanımlarına, zekâ seviyelerine veya yetişme tarzlarına göre farklılık arz eder.
Bilgi dağarcığı baktığı nesneye ya da kişiye bilgisi ne derece genişse o objeyi o kadar kolay ve güzel anlatabilir. Örneğin mimari bir esere bakarken herhangi bir resme bir ressamın bakışı ile bizim bakmamız ya da onun görmesi ile bizim görmemiz arasında dağlar kadar fark vardır. Eserler göz ucu ile baktıkları ve temaşa ettikleri ile bizim görebildiklerimiz arasında dağlar kadar fark vardır. Biz o konuda eğitilmemiş isek sanatçılar ile aynı şeyleri görmemiz mümkün değildir aslında. Biz kamera gibi donuk bakarız, onların gözlerinde bütün detayı içeren şua fışkırır.
Eğitimde, Sanatta, Siyasette, kültürde hatta ve hatta tarihte körlük bazı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ülkeleri yönetenlerin kendi prestijlerini koruya bilmeleri için bazı toplulukları ve yığınları bazı deyim söz ve objelerle tekrar tekrar karşı karşıya getirerek sunulanlara alıştırıp onun dışındakilere ilgisiz kalmaları da bir nevi körlüktür. ısrarla yaşatıldığını, hatta yaşanmasının istenildiğini, hatta ve hatta körlüğün düpedüz teşvik edildiğini esefle gözlemleyebiliriz. Peki gözümüzü nasıl eğitecek, nasıl açacak, gerçek manada nasıl görür hale getireceğiz?
Makalelerimizi, yazılarımızı yayınlıyorum burada, inanmayan yine de dönüp bakmıyor, görse de kabul etmiyor. Görmüyor değil, görmek istemiyor. Çünkü görse zihin konforu bozulacak, her şeyi yeni baştan tesis etmesi gerekecek, bitti diye kendini rahatlattığı an oyun düdüğü yeniden çalacak. Görmek istemeyenden daha kör kim vardır? Bu kavgada kendi payıma ne düşüyor? “Acaba bir ferdin daha körlüğüne son verebilir miyim?”, “Bir gözü daha ameliyatla açabilir miyim?” endişesi. Tabiiki hep şikâyet etmeyecek, birilerini suçlamayacağız ama uyanabilmemiz için neler yapabiliyorsak düşünmemiz ve çoluk çocuğumuza, etrafımıza hakikatleri anlatmamız, bunun için de işin hakikatini öğrenmeye talip olmamız gerekiyor.
Bu körlüğü ameliyat edip görmeyi sağlamamız lazım. birilerini suçlamayacağız ama uyanabilmemiz için neler yapabiliyorsak düşünmemiz ve çoluk çocuğumuza, etrafımıza hakikatleri anlatmamız, bunun için de işin hakikatini öğrenmeye talip olmamız gerek.
Unutmayalım ki topu başkalarına atmakla işin içinden çıkamayız. Özgüvenimizi yıktılar. benliğimizden kültürümüzden dinimizden ve dilimizden ayırmaya çalıştılar. Batı hayranı yarı hippi yarı bölük pörçük kişilikler oluşturdular. Kendi kültürümüze kendini törelerimize dönüp kendimizin öz güvenini yeniden kazanmalıyız. Kırk yaşın üstündeki kuşak gençlerden hep şikâyet eder oldu. Beyler bu çocukları biz yetiştirdik Burada esas suçlu büyükler Nakaratlarla kör ettik.
Batı karşısında hayranlık duyan bir kitle vücuda getirmek için ellerinden geleni yaptılar, yaptık. Bu yüzden öncelikle özgüvenimizi yeniden kazanmak zorundayız. Gönül ve gönül gözü kalelerimizi korumayı bilmez isek karşımızdaki bizi istediği yere çekebilir. Bu kaleleri kalın surlarla muhafaza etmeliyiz Mevlana’nın dediği gibi. “Bu şehrin surları, burçları taştan ve topraktan yapılmamıştır. Allah erlerinin himmetinden yapılmıştır” Demek ki kişi kendine manevi bir kale ve surlarla çevirecek ki onun gönlüne ve gözüne kimse müdahale edemeyecek.
Sözün özü, ‘yıkılan taş, toprak yeniden yapılır. Allah erlerinin himmeti bu topraklarda yok edilmedikçe kimse buraya zarar veremez’. Asıl tehlike o manevî burçların yıkılmasındadır. Anadolu’muzun ve milletimizin geleceğini, aslında özümüzü koruyabilmek adına önce tarihe karşı gözlerimizi açmalıyız. Uyanacağız, başka çare yok
Birine nasıl kırk kere aptal deyince aptal olduğuna inanmaya başlarsa bizim çocuklarımız da böyle böyle önce övünülecek cinsten bir ataları olmadığına inandırılıyor, ardından da onlardan nefret etmeye başlıyor. “Bütün uyuyanları uyandırmaya gerek yok. Bir tek uyanık yeter.” Evet, bin kişi bir araya gelse bir kişiyi zorla uyutamaz ama bir kişi bin uyuyanı uyandırabilir. Onun için hepimizin hakikate giden yolda bilgiyle mücehhez olarak doğruyu, sadece doğruyu araştırması ve bu bilinçle yetiştirilmesi gerekir.
Başka türlü bu lanet çemberini yaramayacağız, bana bazı öğretmen arkadaşlarım yazdıklarını kim okuyor, kim bakıyor diyorlar. Bir uyanık misali binlerce uyuyanı uyandırmaya talibim davamızda “samimi ve ısrarcı” olmak gerektiğini üzerine basa basa söylerken bir nevi başarısının sırrını da izah etmeye çalışıyorum
Sen neden kör edildin: Bu millet dünyayı yönetecek fikri ve zekaya sahip. Onun için Siyonizm’in korkusu var. İslam’ın uyanmasından dolayı korkuları var. Geçmişini öğrenip tekrar dünyayı yönetmeye kalkmasınlar diye ‘’ SEN NEDEN KÖR EDİLDİN’’ Gelecekte tekrar kültürüne dönme, Dinini yaşamaya sımsıkı sarılma. Mazlumları koruyup zalimin karşına dikilme diye.
’’ NEDEN SEN KÖR EDİLDİN’’ ‘’SEN NEDEN SEN KÖR EDİLDİN’’
Bilmem izah edebildim mi
=============================AR=========================Mehmet Talip BİLGİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.