- 284 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Kazasız Belasız
Her Allah’ın günü kargoyla adrese teslim edilen ağır bir koli gibi hissediyorum kendimi. Keşke "cam kadar kırılgan yapım, süt kadar çabuk bozulabilen moralim" olduğunu herkese ilan eden bir ibare yazsam görünen bir tarafıma diye düşünürüm bazen. Belki; zararsız, ziyansız gider, gelirdim o vakit, diye geçirdim içimden muzip bir gülümsemeyle.
Metroda ayağıma basmıştı biri, "önemli değil" demiştim. Adam boş boş bakmıştı yüzüme. Çünkü; kusura bakmayın, dememişti ki bana. Ben, kendim gibi bilmiştim karşımdaki. Komik bir anı olarak kaldı.
Dün, otobüsteyken yanıma oturan bayan dirseğiyle başıma vurdu. İnerken cep telefonuma çantasıyla çarptı neyse ki elimden yere değil kucağıma düştü. Yetmedi tekrar başıma vurdu. Şükür, indi. Yanımdaki bayan, geçmiş olsun dedi. Bazen kızıp bazen de gülüp geçiyorum bu davranışlara. Altını çizerek söylüyorum : "Eski nezaket, edep, adap" geçmişte kaldı.
Uyanacağım saat, bindiğim duraklar, yolculuk yaptığım araçlar, hatta binerken, inerken gözgöze geldiğim insanlar bile neredeyse aynı. İşyerim, mesai arkadaşlarım da dahil bu döngüye.
Evren de çok farklı bir yer değil. Belki yan yana dikilmiş iki ağaç da sıradanlıktan sıkılıyordur. Her mevsim aynı vakitde filizleniyor, yeşeriyor, aynı çiçekleri, aynı meyveleri veriyor hiç şaşmadan. Dallarına konan kuşlar bile aynı familyadan.
Hayatın aktif görevlisi, vakti gelince de fani dünyanın emeklisi olacağım biliyorum. Geçip gidiyor zaman, göçüp giden tüm sevdiklerimi anılar toprağına defnederek.
Yine, yeniden gökyüzüne çeviriyorum gözlerimi en mucizevi değişim orada.
Kalın sağlıcakla.