Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Timur KOHEN
Timur KOHEN
@timur-kohen

Tüm IŞIKLARI YAK!!!!

9 Ağustos 2022 Salı
Yorum

Tüm IŞIKLARI YAK!!!!

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

485

Okunma

Tüm IŞIKLARI YAK!!!!

Tüm IŞIKLARI YAK!!!!

4. Bölüm

El fenerinin ışığı azaldıkça eliyle çeviriyor ve onun ışığında korkuyla sabahın olmasını bekliyordu. Hayatı boyunca yaptıkları, verdiği mücadeleler ve daha nice şeyleri sorguladığı bir zaman yaşadı Asaf. 5 numaralı odada kalmayı, bu lanet olasıca odaya meydan okuma fikrini geçmişe dönüp silip atmak istiyordu.

Başını çevirip odanın duvarına asılı olan portreye baktı. Fenerin ışığını o yöne çevirdi. Gözleri dehşetle açıldı. Oda yeni bir oyuna hazırlanıyordu. Tablodaki yetişkin kişinin dirsekten yukarısının, bedeninin üst kısmının resmedildiğine yemin edebilirdi. Fakat şu an bir çocuğun dirseğinden kopmuş, kanlarla dolu, acziyet içerisindeki halini görüyordu. Bu çocuk kesinlikle Andrea Elytis’ti. Gözlerinde yalvarır bir ifade vardı. ‘Lütfen beni buradan çıkart.’ Diye yalvarmaya başladı. Sadece bir resimden ibaret olması gereken çizim, Asaf Onat’a yalvarmaya başlamıştı. Asaf, gözlerini sımsıkı yumarak ağlamaya başladı. Tabloya hapsolmuş Andrea Elytis’in hayaleti yalvarmaya devam ediyordu. ‘Lütfen beni buradan çıkart.’ El fenerini bir yanına koydu ve içini parçalayan bu yalvarışı duymamak için ellerini kulaklarına kapattı. Andrea Elytis’in çerçeveye hapsolan hayaletinin sesi yalvarmaya devam etti.

‘Tomteler gibi.’ Dedi kısık sesle. Andrea’nın durumunu İskandinav halk kültüründe ki kötü ev cücelerine benzetmişti. Bu cücelerle ters düşmek çok kolay olabilirken, onlardan kurtulmak için bir cadının yardımına ihtiyaç duyulurdu. Bir cadı, cüceyi efsunla yakalar ve onu dik dörtgen bir çerçeveye hapsederdi. Ta ki çerçeve bir noktasından kırılana ya da biri çerçeveyi bozana kadar yakalanan Tomtenin ruhu orada azap çekerdi.

El fenerinin enerjisi tükendikçe ışığı azaldı ve sonunda tamamen ışıksız kaldı. Ellerini telaşla ve mecburen el fenerini almak için aşağıya indirdi. El fenerini yokladı ama bulamadı. Dehşete kapılmıştı. Karanlıkta böylesi lanetli bir yerde kalma düşüncesi neredeyse çıldırmasına sebep olacaktı. Tablodan hala inlemeler ve yalvarma sesleri gelmeye devam ediyordu. Oturduğu alanı elleriyle yoklamaya devam etti. Çantasını hissetti. Biraz ileri giderek çantasını aldı. Arkadaşlarının hayaletleri algılaması için tasarladıkları, elektro manyetik cihazı, Red’i çıkardı. Heyecan içerisinde açma kapama düğmesini çevirdi. Eğer bu odada adını koyamadığı bir varlık varsa Red onu bulabilirdi. Işıklar sarıdan koyu renklere doğru yanmaya başladı. Kırmızı ışığa gelmesi hiç zaman almadı. Kırmızı ışık çok fazla ışın saçmaya başladı. Hemen ardından yüksek bir sesle patladı. Asaf bir çığlık attı. Hemen elini kontrol etti ve bir şeyinin olmadığına sevindi. Red, çalışıyordu. Sadece karanlıkta. Bunu bilimsel olarak ıspatlamış sayılır mıydı bilmiyordu ama o güne kadar cihazın, kımızı ışık yaktığına şahit olmamıştı.
El yordamıyla ceketinden sigarasını çıkardı ve yaktı. İçmek için değil sadece biraz olsun ışık yayması için. Sigara paketinin içindeki sigaraları parmaklarıyla saydı. 18 tane kalmıştı. Zihninde Muhsin Kırat’ın verdiği sigara paketinden sigara içmek istediği o an canlanıyordu. Buna müsaade etmemişti. ‘Uzattığınız sigaranızı pek içemedim. Müsaadenizle verdiğiniz paketi açıp bir tane içmek istiyorum.’
‘Hayır.’ Dedi telaşla. ‘Ben size kendi sigaramdan ikram edeyim.’ Muhsin Kırat’ın Sesinde ki koruyucu vurguyu çok iyi hatırlıyordu.
‘Demek bunun içindi.’ Sesi kısık ve korku dolu çıkıyordu. Hayaleti tabloya hapsolmuş olan Andrea’nın haykırışları artık tahammül sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Bir şey yapması gerektiğini biliyordu. İçinde alevlenen bir cesaret zaman geçtikçe her yanını sarıyordu. Andrea’nın ruhunun çektiği azabı bitirmek için elinden ne geliyorsa yapmaya karar verdi.
Yerinden doğruldu. Odanın gücüne meydan okudu. Yanan sigarasını ayaklarıyla ezdi. ‘Ne yapacaksan bana yap.’ Diye haykırdı. ‘Ne yapacaksan bana yap, bırak o çocuğu seni aşağılık pislik.’
Duvarda tuhaf ve korkunç bir yüz belirmişti. Tam da tablonun olduğu yerde. Korkunç bir iblise benziyordu. Asaf Onat’ı karşısına aldı. Ayakları yerden kesilmiş bir halde havada asılı kaldı. Gözleri yaşlıydı ama hiç korkmuyordu. Ellerini ve vücudunun hiçbir yerini oynatamıyordu. ‘Onun ruhuna karşılık benim ruhum.’ Dedi cesurca. Duvarda beliren iblisle düşüncesinde konuşuyordu.
Davudi ve kalın bir ses odayı yırtarcasına benliğine ve tüm odaya doldu. 5 numaralı oda sallandıkça sallandı. ‘Benliğine zulmüm asla bitmez.’ 5 numaralı odadaki varlığın sesi öyle korkunç ve öyle kalındı ki sesi duyan birisi korkudan mutlaka bayılırdı. ‘Bana ne yaparsan yap ama o çocuğun ruhunu bırak.’
Anrea Elytis’in çerçeveye hapsolmuş ruhu bir duman gibi uçup gitti. Asaf çocuğun hayaletinin huzura erdiğini gördü. Bir amaç için geldiği bu odanın esiri olacağını biliyordu ama bir çocuğun ruhunun azap çekmesine asla razı olamazdı. 5 numaralı odayla anlaşması böylece bitmişti. Duvardaki korkunç yüz kayboldu. Asaf, metrelerce yüksekten düşmüş gibi yere çakıldı. Bedeni param parça olmuş bir halde odanın ortasında yatıyordu. Ruhu duvardaki çerçeveye hapsolmuştu. Orada bir kurtarıcı gelene kadar duracaktı.
Yetimhane müdürü sabahın ilk ışıklarıyla 5 numaralı odanın koridoruna kadar gelmişti. Heyecan ve korku ile kapıyı çalmak üzereydi. Muhsin kapıyı çaldı. Ses seda yoktu. Bir tersliğin olacağını tahmin ediyordu. Asaf’ın başına bir iş gelmiş olabileceğini neredeyse tahmin ediyordu. Tekrar ve şiddetle kapıyı çaldı. ‘Asaf bey Asaf beyy.’ Sesi boş koridorda yankılandı. Kapıyı zorlayarak içeri girmekten başka çaresi kalmamıştı. Büyük bir merak ve korkuyla kapıyı açtı. Kapı zorluk çıkarmadan açılmıştı.
Muhsin Kırat gördüğü manzara karşısında dehşetle yardım çığlıkları attı. Oda kan gölüne dönmüştü. Asaf Onat’ın cansız ve kırıklarla dolu bedeni oradaydı. Oda pastel boya gibi renklere sahipti. Yalnızca kan gölü gerçek kırmızı rengindeydi. Odanın içerisindeki her şey yerli yerindeydi. Bir tek tablo değişmişti. Asaf Onat’ın sülieti canlı gibi ona bakıyordu. Gözlerinde hem korku hem de bir amacı gerçekleştirmiş birinin bakışları vardı.
Oda sert ve ani şekilde sarsıldı. Muhsin, korkudan altını ıslatacaktı. ‘Çıkıyorum.’ Diye bildi. Arkasına bakmadan çıktı. Kapı sertçe kapandı.
Muhsin Kırat, olay yerine gelen ekiplere işlerini olabildiğince hızlı halletmelerini söyledi. Başka yapabileceği hiçbir şey yoktu. Her şey tam da istediği gibi gitmişti. Kamera kayıtlarına el konulmuş ve detaylı bir inceleme için götürülmüştü.
Muhsin Kırat olayın tanığı olarak ifade vermeye gitmişti. Asaf Onat’ın olayla ilgili herhangi bir suçu yoktu. Koridordaki kamera her şeyi ortaya koyuyordu. Asaf Onat’ın ölümü kayıtlara faili meçhul olarak geçmişti.
‘Onu uyardım. Elimden gelen her şeyi yaptım.’ Gözlerinde keder vardı. Asaf Onat’ın hayalet avcısı gurubundan arkadaşları gelmişti. Hepsi de üzgün ve şaşkındı. ‘Söylediklerimin sizin için bir kanıt niteliği taşımayacağını biliyorum. Sadece otopsi raporunu incelerseniz demek istediğimi anlayacaksınız diye düşünüyorum. Bir insandan o kadar kan akamaz. Anlıyor musunuz beni? O odanın kendi kanunları ve kendine has gücü var. Orada ne kadar kalırsanız o kadar etkisi altına girersiniz. 5 numaralı odaya meydan okuyamazsınız. Bunun sonucu çok kötü çok…’
‘Nasıl bir sonuçtan bahsediyoruz?’ diye sözünü kesti Emre. Ellerini başının arasına alan yetimhane müdürü nasıl anlatacağını bilmediği bir şeyi düşünür gibi mimikler yaptı. En sonunda ‘Bir çerçeve var.’ Diyebildi. ‘Nasıl bir çerçeve?’ Soruyu merakla soran Emrah’tı. Red cihazını o tasarlamıştı.
‘Asaf Onat’ın 5 numaralı odada öldüğü gün olay yeri incelemesi yapıldı.’ Filtresiz sigarasından çıkardı ve yaktı. Yetimhanenin toplantı odasındaydılar. ‘Odaya girmeme müsaade edilmemişti. Göz ucuyla içeride olup bitenlere bakabildim. Daha önceden 5 numaralı odada iki tane tablo bulunuyordu.’ Emre Telaşla ve merakla ‘Şimdi kaç tane var?’ Muhsin kırat masada duran küllüğü kendisine doğru çekti. ‘Şimdi de iki tane var. Fakat bir tablonun değiştiğini fark ettim.’ Emre ve Emrah olayın nereye varacağını merak ediyorlardı. Muhsin sigarasından bir nefes daha çekti. ‘Eskiden o odada Şeker Ahmet Paşa’nın bir tablosu ile bir çocuğa ait olan portre bir tablo vardı. O gün gördüğüm kadarıyla Çocuğa ait olan tablo gitmişti.’ Sigarasını küllüğe koyarak anlatmaya devam etti. Aslında çerçeve yine oradaydı ama içerisindeki resim farklıydı. Eski resim gitmiş yerine başka bir çocuğun resmi konulmuştu.’ Emre söze karışmak için eliyle ‘Bir dakika’ işareti yaptı. ‘Bu resim değiştirilirken kimse bunu fark etmedi mi?’ Muhsin kırat sigarasını küllüğe çırparak anlatmaya devam etti. ‘Bakın bu odanın kendisine has gücü var. Bu size inandırıcı gelmeye bilir. Biliyorum paranormal olayları araştıran bir ekibin içerisindesiniz ama bu sizin tahmin ettiğiniz ya da okuyup etkilendiğiniz bir hikâyede geçen bir korku evi değil. Tabiki o resim kimse tarafından değiştirilmedi. O çerçeveye Asaf Onat’ın benliği, ruhu hapsedildi. 5 numaralı odaya meydan okumanın cezasını çekiyor. O çerçevede hapsolmuş diğer çocuk Andrea Elytis, Asaf Onat sayesinde ruhunu 5 numaralı odanın azabından kurtardı. Arkadaşınız Andrea için kendisini feda etti.’
‘Bunun doğru olduğunu’ diye söze başlamıştı Emrah ve Emre. Aynı cümleyi kurdukları için göz göze geldiler. Emrah cümleyi tamamladı. ‘Nereden bilebiliriz?’
Muhsin Kırat sigarasını küllüğe bastı. ‘Tavsiye etmemekle birlikte odaya kısa süreliğine göz atmanızı sağlayabilirim. O resimdeki çocuğun Asaf Onat’ın çocukluğuna ait bir resim olduğunu göreceksiniz.’
Muhsin Kırat, konuklarını 5 numaralı odaya kadar götürdü. Siyah toplu anahtarlığı ceketinin cebinden çıkardı. 5 rakamı tertemiz ve pürüzsüzdü. Kapıyı temkinli hareketlerle açtı. ‘İçeride fazla durmanızı tavsiye etmiyorum. Bu oda bir hastalık gibi size de sirayet edebilir. Orada olan her ne ise kötülüğünü hissettiriyor. Burayı adı daha önceden hiçbir korku hikâyesinde geçmemiş bir varlık istila etmiş durumda.’
‘Bu duruma inanmak benim için güç değil.’ Emrah, yaptığı Red adlı cihazın bu odada patladığını olaydan sonra öğrenmişti. ‘Bu cihazı deneyimlemeyi hepimiz çok istedik.’ Sesinde keder vardı.
‘Müsaade ederseniz daha fazla bu odada kalmayalım.’ Hepsi Asaf Onat’ın çocukluğundan bir karenin olduğu çerçevenin önünde durmuştu. Çocuğun gözlerinde korku ve acı çektiğini beli eden bir ifade vardı.
Emrah eline geçirdiği sert bir cismi çerçeveye doğru fırlattı. Olay bir anda olmuştu. Muhsin ve Emre geri çekildiler. Çerçeve kırılmamıştı ama cam param parça oldu. 5 numaralı odada sert bir fırtına koptu. Bu defa sesi yoktu ama etkisi orada bulunanları duvardan duvara çaldı. Yetimhaneyi temelinden sarsan depremler oluyordu. Bir ses hem de korkunç bir ses kulaklarını sağır edercesine etraflarını sarmıştı. Korkunç sesten kurtulmak için kırılmış kemiklerine rağmen kulaklarını kapamayı denediler ama ses yine vardı. Duvarda bir canavarın suratı belirdi. Hayattayken en son görebildikleri şey bu korkunç surattı. Tüm kırıklar kapandı ve tablo eski halini aldı. 5 numaralı odada artık Muhsin’in, Emre’nin ve Emrah’ında çocukluk resimleri vardı.
Bir kurtarıcı gelene kadar ya da bir cadı onların hayaletlerini oradan çıkarana kadar orada kalıp azap çekeceklerdi.
5 numaralı oda yine pastel boya rengindeydi. Her şey düzenli ve tertemizdi. Huzur verici bir sükûnet hakimdi. Çerçevelere ruhları hapsolmuş olanların haricinde her şey huzurlu gibiydi.





Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tüm ışıkları yak!!!! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tüm ışıkları yak!!!! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tüm IŞIKLARI YAK!!!! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.