- 525 Okunma
- 4 Yorum
- 7 Beğeni
BİR İHTİMAL DAHA VAR MI SENCE KAFKA...
Matbudur düşlerim hani, hani tutuklu olduğum…
Sözcüklerse bana sadık gerçi ara sıra sırra kadem basarlar ama…
Layığı ile yaşamanın bir sonraki adımı elbet layığı ile sevmek ve yazmak sancılı bir dilemma sökün eden ve hasretin uzadığı.
Seviyorum ve yazıyorum ve hala çözemedim boyumun uzayıp uzamadığını yine de elimde cetvelim ve de acı-ölçerim dip dibeyim duygularla ve sözcüklerle bir o kadar farazidir iklimler seğirten.
Gönül gözüm ve gönül rotam.
İsli tarifesi şehrin ah, evet, bir de şehir vapurları epeydir binmediğim ve delişmen bir rüzgârın nezaretinde alçalıp yükseliyorum.
Erişemediğim bir rakım gözümü diktiğim ve alfabesi aşkın en çok da İlahi Sırdaşımla aralıksız münazara ettiğim elbet eksik etmediğim dualarım.
Akla zararım, sevgili Kafka hem de fazlasıyla.
Komut verdiğim beynimse ayrı bir harcıâlem.
Katarsis yaptığım nasıl da aşikâr.
Psikolojin nimetlerinden biri bazense geri tepen:
Anlatıyorum ve anlatıyorum ve…
Anlam olmanın iksiri ve de şerbeti iken kalemin güdümü…
Sonra ne mi oluyor?
Elbet yanlış anlaşılıyorum elbet çuvaldızı kendime ve kaleme batırıyorum.
Yitik bir kelamım ben hatta geri dönümü olmayan selamın aruz vezni.
Çok gülerim kendime.
Kendini bilmez kim varsa nasıl da gözlerini gözüme dike dike gülerler bir de gürlemezler mi?
Metruk hanelerde ve muğlak hecelerde saklı karartılar: gecesi gündüzüne karıştığı yetmezmiş gibi insanlıktan nasibini almayan nice insan bir de sundukları yaftalar; a, evet, bitmez de afra tafraları bir de ahkâm keserler kısaca gıybetin hasına dair ne çok kirlenmiş cümle ve duygu var ise dillerinden zehir gibi akan.
Ben çok zehirlendim.
Çok kere de ölümden döndüm.
Kalbimi zehirlemeyi ise başaramadı insanlar ve içim yandıkça sürahi dolusu sözcük ve imgeyle ferahlıyorum.
Adeta bir dilaltı yazdığım şiirler lakin yetmiyor.
Yetinmediğimden değil yetemediğim insanlık adına.
Bazense havada asılı kalan bir kelamım ve selamım.
İlla ki yolum sana düşüyor, Kafka ve inan ki gece karanlığında hele ki yazmadığımda nasıl da yüreğim üşüyor.
Üşengecim.
Biraz tembel.
Biraz haylaz.
Ama yüreğim temizdir ve hali hazırda kirletemedi kimse yine de o kadar emin değilim ve sıklıkla tövbe ederim.
Yatıya kalansa genelde hüzün bir de afakanlar bastı mı…
Alı al moru mor kiminin adeta Çıfıt çarşısı kimin insanın yüreği.
Gerçi ben de az endişeli değilim ama…
İsyanım zalime.
İsyanım Allah’ını bilmediği gibi insanları da hakir gören münafıklara.
Sözüm ona herkes her şeye kadir ve nasıl da vakıflar hayata.
Mutluluk bir amblem gibi düşmez yakalarından aslında yakamdan düşmeyenlerdir beni illa ki zora sokan.
Dökümlü etekleri iblisin: bazen kadın bazen erkek görünümünde ve beni asla engelleyemez onların kirli emelleri ve amelleri.
Elbet ben de sütten çıkmış ak kaşık değilimdir yine büyük hatalar yapmadığımı sanıyorum daha doğrusu biliyorum belki de bana malum oluyor belki de…
Belki de ben de iyi bir kul değilim.
Bu bağlamda inancın verdiği haz ve huzurla kıyama durmayı çok seviyorum saat kaç olursa olsun Rabbimle baş başayım ve diz dize dualarımla.
Dizdiğim bunca cümleye ve satıra aldanma, sevgili Kafka: yastık altı yaptığım o kadar çok yazım ve şiirim ve de yasım var ki…
Yaş almakla ilintili belki de benim düne özlemim elbet öykündüğüm, neresinden baksan bir on sene evvelki Gülüm.
Daha mı güleçtim ne dünde?
Olmam mı ne de olsa henüz net bir farkındalık kazanmamıştım ve gözüm kapalı hep inanırdım insanlara gerçi şimdi de değişen fazla şey yok ama…
Bilmiyorum ama bazen içim el vermiyor.
Bilmiyorum neden insanlar bana el vermiyor.
Bilmiyorum neden hep kaçarım insanlardan?
Sevdiğim kadar da uzaktan.
Bazen yeltenmiyor değilim denize cumburlop atlamaya ve atlıyorum da sonra eşlik eden bilmem kaç milyon hava kabarcığı ile boğulma tehlikesi geçiriyorum: körü körüne sevmek ve inanmak bu olsa gerek.
Bir kördüğüm olarak addedilsem de her şey aslında çok basit.
Dünde kalan öyküm.
Dünde kalan pişmanlıklarım.
Dünde kaldığı yetmezmiş gibi şimdiye sirayet eden.
İkbalim ve idealim ve ibaresi yüreğin:
Ben mevsimsiz açan bir çiçeğim sanırım en doğru tabir bu olmalı çünkü solmam da an meselesi.
Sönen bir ateş hiç değilim bilakis üstüne galon galon benzin döküyorlar litresi kaç liraya gelmiş olsa da ve işte bir kıvılcımdan doğan yangınım büyüdükçe büyüyor bu da yetmezmiş gibi insanları hep gözümde büyütüyorum ve olan bana oluyor.
Bir engebe önümde uzanan.
Engerek yılanı gibi de sokanlar.
Paye vermemem imkânsız çünkü her şey yanı başımda zuhur ediyor.
Hazansa tek muhatabım ve ısmarladığım sözcükler ansızın kapımı çaldı mı kalemle canhıraş bir mücadele veriyorum.
Ne yazmak istediğimi bilen o.
Beni bilen de o.
Aslında beni bilen öncelikle beni bana sunan yüce Mevla’m ve O olmadan işimin rast gitmesi asla mümkün değil.
Restleştiğim çok insan da var hani çok da çeliştiğim düşünce: duygular metruk hanelerden sökün edip önüme düşüyor ve ben onları tek tek toplayıp yerden yetmedi göğe asılı nice yıldızı da serptim mi boş beyaz sayfaya…
Kısaca anamın ak sütü kadar helal benim duygularım ve sözcüklerim ve ben semazeniyim yüreğin aşkla ilhamın eşleştiği ve kendimle zıtlaştığım her sefer yine yastık altı yaptığım binlerce cümleyi tek tuşla uzay çöplüğüne gönderdiğim.
Bu günün bu dünyanın insanı değilim lakin yaşama sevincim ve coşkumla sahip çıkıyorum da sevgiye.
Ertelenmiş bir düşüm belki de ben, Kafka ve birileri bana el verdikçe asla da sonlanmayacak arayışım ve yazma serüvenim.
Bir ihtimal daha var mı sence?
O halde yeniden buluşmak adına şimdilik hoşça kal, Kafka.
YORUMLAR
Ne güzel bir dertleşme kah hüzün şerbeti incitmemek adına içilmiş değerden verilen emekten vazgeçilmemiş kolay kazanılmayan dostluklardan kah mutluluğun nirvanasinda basılmış en güzel kahkahalar,yeri gelmiş hak edene vermiş veriştirmiş yine incitmeden duyarlı hisli bir kalbin sahibi olunca yeri gelmiş yalniźlığın verdiği hazzı son demine kadar yaşamış bir yürek
ve bazen kendini kucaklamayı kendine sarılmayı unutup tekrar iç dünyasına dönüp sarip sarmalamış yüreğini hepimizin en çokda ihmal ettiği kendisi değilmidir aslında ...ve tabiki en güzel huzurdur yaradanıyla sohpeti insanın tekrardan kutluyorum yürek sesinizi kaleminizi
Gülüm Çamlısoy
Nüktedan yürek bazen noksan addedilen ve sınandıkça insan daha çabuk daha kolay anlıyor hayatın sunumunu ve sevgiyle eşleşen yüreğinde saklı tutuyor koskoca kainatı.
Elbet Allah'ın bir lütfu tüm olup biten.
Çok teşekkür ederim dost kaleme.
Eksik olmayın.
Selam ve saygılarımla
Dünde kalan öyküm.
Dünde kalan pişmanlıklarım.
Dünde kaldığı yetmezmiş gibi şimdiye sirayet eden.
İkbalim ve idealim ve ibaresi yüreğin:
Ben mevsimsiz açan bir çiçeğim sanırım en doğru tabir bu olmalı çünkü solmam da an meselesi.
---
Hazansa tek muhatabım ve ısmarladığım sözcükler ansızın kapımı çaldı mı kalemle canhıraş bir mücadele veriyorum.
Ne yazmak istediğimi bilen o.
Beni bilen de o.
Aslında beni bilen öncelikle beni bana sunan yüce Mevla’m ve O olmadan işimin rast gitmesi asla mümkün değil.
Restleştiğim çok insan da var hani çok da çeliştiğim düşünce: duygular metruk hanelerden sökün edip önüme düşüyor ve ben onları tek tek toplayıp yerden yetmedi göğe asılı nice yıldızı da serptim mi boş beyaz sayfaya…
Kısaca anamın ak sütü kadar helal benim duygularım ve sözcüklerim ve ben semazeniyim yüreğin aşkla ilhamın eşleştiği ve kendimle zıtlaştığım her sefer yine yastık altı yaptığım binlerce cümleyi tek tuşla uzay çöplüğüne gönderdiğim.
Bu günün bu dünyanın insanı değilim lakin yaşama sevincim ve coşkumla sahip çıkıyorum da sevgiye.
Ertelenmiş bir düşüm belki de ben, Kafka ve birileri bana el verdikçe asla da sonlanmayacak arayışım ve yazma serüvenim.
Bir ihtimal daha var mı sence?
O halde yeniden buluşmak adına şimdilik hoşça kal, Kafka.
Pişmanlıklar ve yaşanmış öyküler hep dünde kalmaya mahkumdur, geçmişe dönme şansımız olmadığı ve daha doğrusu pişmanlıklar varsa düzeltme şansı olmadığı için hep bugünü ve kısmet olursa geleceği düşünmekten başkaca bir şansımız yok ne yazıktır ki.
Ve sizin de belirttiğiniz gibi yarım kalan hayallerinize yeni hikâyeler eklemek adına herkesin kendi hikâyesinin başkahramanı olarak yapmak istenileni yapabilmek ve yazmak istediğini yazıp paylaşmaktır en güzeli. Ve bunu Kafka gibi bilindik bir yazarla söyleşi tarzında yapınca anlatılanlar daha da anlamlı hale geliyor.
Hissederek ve içtenlikle yazılmış paylaşım için gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler diliyorum.
Gülüm Çamlısoy
Belki de bir yitim
Özgün sesi yüreğin ve de yüreği özgür kılan...
Bu bağlamda yaşasın Edebiyat.
Okumakla büyüyen dünyam yazarak yok saydığım dertlerim...
Hep de derim: ölülerden zarar gelmez diye.
Ama her halükarda insanız ve el uzatıyoruz ve elimizde olmadan çoook da seviyoruz.
Çook teşekkür ederim
Sonsuzluğun sancağı yalnızlığın raksı ve sözcüklerin coşkusu ile eşleşen yüreğim
Sonsuz selam saygımla
Baştan sona okudum dersem yalan olur daha sakin bir zamanda tekrar uğrayıp hissederek okumanın keyfine varıp güzel dileklerimi belirmek isterim şimdiden kaleminize yüreğinize sağlık Gülüm hocam
Gülüm Çamlısoy
Yazmak ve nefes almak ve...
Nice duygu akabinde.
Ve huzura dair.
Aşka delaet ki...
Aşk merkezi evrenin ve yazarak daha da büyüyen bir coşku ve yaşama sevinci.
Sonsuz selam saygımla.
Bir izahı var mı yok mu yoksa ya da itiraf ettiğim her duygum için ayrı bir dilekçe mi sunacağım ilgili makama?
Restleştiğim ne çok şey içimdeki istila öylesine büyüyor ki ve t/aşkın mahiyette bentler aşıyorum bazen deli gibi ç/ağlıyorum bazense gerisin geri kaçıp sil baştan yazıyorum hikâyemi.
Her gün ayrı bir hediye.
Yoksa kâbuslar da mı sık sık zuhur ediyor gözlerim açıkken…
Hasat zamanı geldi işte günün, gecede kıyama duran ruhumdan arda kalanlarla geçiştirdiğim bir öğün ve şimdiden yarını arzuladığım ya da yarım kalan hayallerime yeni hikâyeler eklemek adına ve evet, ben bu hikâyenin başkahramanıyım ve de anlatıcısı bu yüzden dört gözle yolunu g/özlüyorum siz dostlarımın siz okuyucularımın her günü özel kılan bir hayal âleminde hayatın gerçeklerini de yumuşak bir dille sunmanın resitali iken, kalemin yaz dediği…