- 226 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İBRET ALALIM VE OKUYALIM
Öfkene sabret Zira sabrın sonu çok leziz tatlıdır. Bir kişi rüya aleminde gaipten bir ses alır. Sabah sokağa çıktığında ilk gördüğün Şeyi ye der. Sabah olur rüya aleminde aldığı sesi dinler ve ilk gördüğü şeyi yiyecektir.
Yiyecekte ilk gördüğü kocaman bir dağdır. Nasıl yiyecek. Mademki Allah’ın ye emri var der. Ben yemeliyim der ve dağa doğru yürümeye devam eder. dağa yürüdükçe dağ küçülür ve bir lokma kadar kalır. Alır ağzına atar ve yutar: çok çok tatlı ve lezzetlidir.
Ertesi günü yatağına girdiğinde bunun hikmetini merak ederek uyur. Uykusunda yine aynı ses: bak sabrettin emre uydun ve kocaman dağı devirdin der. Öfkemizde kocaman bir dağ gibidir. Öfkemiz hepimizde hat safhada dağ öfke anlamındadır.
Hepimiz barut fıçıcısı gibiyiz artık. Her an patlamaya hazır ve nazır bir şekilde bekliyoruz. Artık kim denk gelirse, kim dokunursa fıçımıza arka arkaya patlamaktan çekinmiyor, Allah ne verdiyse karşımızdakine giydirmekten korkmuyoruz.
Arkadaşmış, dostmuş, düşmanmış hiç fark etmiyor. Alınır mı? Kalbi kırılır mı? Gerçekten hak etti mi hak etmedi mi? Sahiden hatalı mı hatasız mı? demeden; acaba doğru mu anladım, ne demek istedi burada kendimize dönüp sormadan, kendi içimizde istişaremizi yapmadan ağzımıza geleni sayıyoruz. Öyle pervasızca, düşüncesizce, lafını nereye gideceğini bilmeden dipsiz bir kuyu gibi verip veriştiriyoruz.
Öyle sözler sarf ediyor, öyle kırıcı oluyoruz ki bir daha o yüze bakacak yüz bırakmıyoruz kendimizde. Halbuki sabretsek bütün öfkemizi yener tatlı bir sonuca bağlayabiliriz. Sabrın sonu güzel ve tatlıdır. O gece duyduğu sesten biriside ilk gördüğün şeyi sakla der.
Öyle çok örneğimiz var ki etrafımızda hem toplumsal hem bireysel tahammül sınırımız kalmamış durumda. Siyasi liderlerin konuşmasından alın da spor müsabakalarına, konserlerden tutun da kahvedeki muhabbete varıncaya kadar böyle patlamalara her yerde her an rastlamak mümkün. Hayatın içindeyiz görüyoruz, bire bir de yaşıyoruz. Bazen öfkelenen, bazen öfkenin mağduru oluyoruz. Öfke bir duygudur. Duygular bizi insan yapar. Duygularımızı sevmeliyiz. Bizim hayattaki tabelalarımızdır.
Hayatımızda yapmamız ya da yapmamamız gerekenleri bizlere hatırlatırlar. Ne yönetilebilirler ne onlardan kurtulabiliriz. Bu beyhude bir çabadır. Öfke duygusu bir sonuçtur sebep değil. Suçlanacaksa sonuç değil sebep suçlanmalıdır ki suçlu yok düzeltilmesi gerenler var. Bir sıkıntın var işte, bir derdin var içinde, yolunda gitmeyen durumlar var, çevrende değiştirilmeyi bekleyen koşullar var boşuna çabalama onu bul çöz demektir öfke. Bize bir hatırlatmadır. Bize bir yol göstermedir. Halbuki sabretsek bütün öfkemizi yener tatlı bir sonuca ulaşırız.
İkinci duyduğu ses ilk gördüğün şeyi sakla der: Yürümeye devam ederken ikinci gördüğü altın bir leğen altın leğeni toprağa gömer, ama leğen tekrar toprak üstüne çıkar. Birkaç kez böyle tekrarlanır. Bana sakla dendi sakladım ama çıkınca tekrar sakla denmedi der. İslam’da değerler, genel anlamda, Mutlak İyi ve Mutlak Güzel olan Allah düşüncesi etrafında ifade edilir. Buradan hareketle iyi ve iyilik değeri, Kur’an’da yer alan takva, bir, ihsan, hayır, hasana, infak, Ma ‘ruf, hak vb. bir dizi somut değer eylemleriyle kavramsallaştırılarak ahlâk anlayışının gösterir. Şali amellerini kimseye gösterme ört ki değerinden bir şey kaybetmesin. Salih amel, Allah’ı Teala’ ya ibadet ve insanların faydasına yapılan yararlı işlerin tümünü kapsamaktadır.
Kur’an-ı Kerime’de çok fazla sayıda ayette "Salih amel" kavramı iman etmekle yan yana zikredilmiştir. Yani bu vurgu Salih amelin önemini belirtmektedir. İslamiyet’e göre Salih amel Müslümanlara güzelliklerle dolu mutlu, huzurlu, bereketli bir hayat sunmanın yoludur. Salih amel kişiye fayda sağladığı gibi toplumsal barış, huzur ve refaha da katkı yapmaktadır.
Salih amel esasında iman ile birlikte Müslümanın hayat anlayışını belirlemektedir. Bu anlayışa göre her iş sahibi ve meslek erbabı işini temiz ve düzgün biçimde yapmalıdır ve işinin, hizmetinin hakkını vermelidir. Bu şekilde davranan Müslüman helalinden kazanmış olacaktır. İşte Salih amel böylesine geniş bir çerçeve içerisinde yer almaktadır.
Üçüncü duyduğu şey emaneti sakla der verilen değerlerimizin tümü bize verilmiş birer emanettir. Bunlar hem saklamayı bileceğiz hem de onlara zarar vermeyeceğiz işte bir kuş şahinin önünden kaçarken gelir derki beni sakla şahin beni yiyecek. Hemen gömleğinin içine saklar hiç kimseyi kırma dedi ya adam kuşu kırmadı ve sakladı.
Şahin geldi sakladığın kuş benim nasibimdi ver onu bana dördüncü duyduğu şey kapına gelen kimseyi boş çevirme üzme demişti ya şahin istediği şeyin et olduğunu bildiği için kalçasından bir parça keser verir şahin uçar gider böylece kapısına geleni boş çevirmemiş olur.
Beşinci duyduğu şey ise Leş gördüğün zaman oradan uzaklaş der. Yürürken karşısına ölmüş ama çok pis kokan bir köpek ölüsü görür Hemen oradan uzaklaşır ve gece duyduğu beş şeyinde durumunu yaşar ve atlatır. Hemen uzaklaş demişti ses o da oradan hemen kaçar ayrılır gider. Leş ve kokusu dedikoduyu temsil etmektedir Dedikodudan kaçması gerektiğini bilir ve hemen oradan uzaklaşır. Özetleyecek olursa
1.İlk gördüğünü ye demişti Dağı gördü ve yanına yaklaştıkça küçülen ve bir lokma kalan dağı ağzına attı çok lezzetli ve tadının çok güzel olduğunu gördü: Gözünde büyüttüğün ve kötü gördüğün şeyler Allah itaat ve sadakatle küçülür ve kolayca çözülür sonuncuda emre uyduğun çok lezzetli olur
2.İkincisi Gördüğün şeyi sakla demişti Altın leğen güzel amellerdi onlara sakla diyor ama saklanmıyor sen yapmamış gibi yap ama onlar iyilik güzellik olarak hep var olacak.
3.Herşeyimiz bize emanet tir Kuş ona gelmiş yalvarmış ve saklamış onun emanetine geçmiş. Sağılığımız Bütün varlığımız, Aklımı, Kalbimiz, İmanımız bunların hepsi emanet Bunları korumayı muhafaza etmeyi ve sahiplenmeyi bilicez.
4.Şahin uçarak hışımla gelmiş hisseme düşeni ver o benim hakkım diyor. Kapına kim gelirse gelsin işini gör ihtiyacını gider. Hatta kendi ihtiyacın olsa bile ihtiyaçlının işini gör ki Allah senin işini görürü
5.Gıybetten şiddetle uzaklaş O ne kötü bir alışkanlıktır İşte rüyasında söylenen kaç demenin anlama gıybetten kaç demektir. Gıybet etmeyeceğiz ve gıybet edilen yerlerden kaçıp ayrılacağız.
AR -AR-AR-AR-AR-AR-AR-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.