Onlar Ve Biz
Neden bu konuyu bu kadar dallandırıp budaklandırıyoruz ki; Hesap çok basit. Sayı değerlerini kendi içinde payladığınızda kim daha iyi kim daha kötü ortaya çıkacaktır. Avrupa’da şişe su 2,5 avro, bizde de 2,5tl. Onlarda su asgarinin binde 8’i bizde binde 5i. Yani bu hesapla bakmak daha anlaşılır olur diye düşünüyorum. Hans 2400 avro asgari alıyor, eğer ev kirasına 600avro ödüyorsa aldığının %25i kira gideri, mutfak temizlik vs.ye 700 avro ödüyorsa asgarisinin %30’u mutfak gideri demek. İşyerinde yemek yiyor mu? kendi cebinden mi ödüyor? ayda dışarıda kaç kez yiyip içiyor ve maaşının yüzde kaçını restoran ya da kafelerde harcıyor? Onlarda Restoranlarda yemek ücreti asgari ücretin kaçta kaçı bizde kaçta kaçı? Bunları da paya dahil etmek lazım.
Yani onlardaki ve bizdeki duruma para değerlerini dönüştürerek değil de asgarinin kaçta kaçı hesabıyla bakarsak bence çok daha isabetli bir alım gücü kıyası yaparız diye düşünüyorum. O diğer parite-marite meselerini bize anlatamazsın. Çünkü ortada onların parasıyla aldıkları, bizim paramızla aldıklarımız var. Bu paylamayla onların avantajlı olduğu, bizim avantajlı olduğumuz kalemler var. Örneğin sağlık. Hans arabayı ucuza alır ama sağlığa bir araba parası harcar… Çünkü onlarda sağlık çok pahalı. Bizde sağlık giderleri payı çok düşüktür. Onlar evi, krediyi, faizi ucuza alır ama tarım ürünleri payı yüksektir. Bizde tarım ürünleri daha ucuzdur. Şimdi şimdi pandemi sonrası 2022 itibarıyla bizde de sorun olmaya başladı gıda. Çünkü ihracat artınca iç piyasaya yetmez oldu gıda.
Bu kısmı koyalım bir kenara.
Şimdi gelelim esas meseleye; Ev araba konusuna. iş burada çığırdan çıkıyor.
Ya kimse kusura bakmasın da onlar ve biz kıyasını niye bir de ortaya koyulan katma değerler üzerinden yapmıyoruz. Ya da çalışma saatleri, çalışma disiplini üzerinden... Neden konuya harcamalar değil de üretkenlik üzerinden, toplum ihtiyaçlarını giderme açısından ele almıyoruz. Senin o hans dediğin adamın yıllık 600milyar avroluk geliri olan bmw, opel, phorse, audi, Mercedes, wolkvagen gibi markaları var. Sıemens, phılıps gibi diğer sanayi markalarını saymıyorum bile.
Senin neyin var!
Tabiki o adam peynir ekmek alır gibi bilmem kaç asgari ücretle bmw alacak. Senin o hans dediğin adam iş yerinde bir saniyesini lak lak yaparak geçirsin bak ne oluyor! öyle istediğim zaman çişim geldi murat yerime bak geliyorum diye biliyor musun! Her şeyin sırası, sınırı var. Her şey dakik, her şey zamanlı, vakitten çalma diye bir şey bulamazsın onlarda, işyerinde bir dakikayı verimsiz geçiremezsin.
Sen burada çalışana biraz sağa bakma! sola bakma! nereye gidiyorsun! niye geç geldin desen hemen isyan bayrağını açar, bir de çok sıkıyorlar diye işi bırakır. Sen burada 120-130m² eve küçük dersin, hans orada 70-80m² evde yaşar. Sen burada 7demi kalkılır dersin, hans sabahın 5 inde yola koyulur. Hans üretiyor arkadaş! Hans Verimli çalışıyor, dünyanın derdini biliyor hans ve o derdi çözmeye talip.
Sen neye talipsin!
Ben söyleyelim; Memur olmaya!
Bizde toplumu memuriyete örgütleyen bir anlayış, bir eğitim mekanizması var. Herkes memur olmanın derdinde. Kimse girişimci olma peşinde değil. Kimse üreteyim, ortaya katma değer koyayım demiyor. Herkes hazır maaşın peşinde. Bak bakayım kaç tane 18 yaşında terzi var. Tarımdan dem vuruyoruz ama kimse tarla sürmenin, ekin ekmenin, çiftçi olmanın peşinde değil. Bizim köylümüz bile patatesi, yumurtayı marketten alıyor kime ne anlatıyorsunuz! Yahu ekonomi hiç insandan ayrı düşünülür mü? Herkes memur olmanın derdinde. Hazır maaşım olsun, yönetici olayım, genel müdür olayım lüks yaşayayım, itibarım olsun ama stresim olmasın, kimse hesap sormasın, çok yorulmayayım… Oh ne ala memleket. Şimdi kim çocuğunu çiftçi olmaya teşvik ediyor, kim oğluna tornacı olmalısın diye vizyon çiziyor? Yok! Herkes memur olacak, doktor olacak, savcı olacak... Sonra sanayide çok gerideyiz! Topraklarımız verimli ama üretmiyoruz vallahi, tarımcılık bitti! Ee! kim yapacak bunları! Hans mı? Kimse elini taşın altına koymuyor, herkes birbirine bakıyor sonra hans’ın varlıklarıyla kendininkini kıyaslıyorsun. Hadi oradan!
E devlet yapmalı ya.
Tabi canım! devlette zaten gökten zembille indi.
Devlet dediğin kim? sensin, benin, o, bu, şu, herkes; devlet bireyin kendisidir. Devlet adamları uzaydan düşmedi oraya. Dün yırtık donla mahalle aralarında top koşturan çocuklardı. Bu kültürde yetişip oraya çıktılar. Mevzuu fikirlerde, zihinlerde, anlayışta. Bunun değişmesi gerekiyor. Bu da sistemleri değiştirecek. Yani disiplini, yani politikayı, siyaseti… Öyle memur zihniyetiyle, hazır para gelsin’cilikle, az çalışayım ama çok kazanayımla olmuyor o işler. Adama soruyorsun nasıl, işinden memnun musun diye? Diyor ki “valla çok rahat, karışanın yok, istediğin zaman giriyorsun istediğin zaman çıkıyorsun, iyide para veriyorlar.”
Ya bakar mısın şuraya! yani işimizin değerini, o şirkete, topluma, insanlığa sağladığı fayda ile, yaptığı katma değerle, ürettikleriyle değil de keyfi nispetinde biçiyoruz. İşte bizi hep geride bırakan şey bu konfor arzusu. Bu garanticilik. Bundan kurtulmadığımız sürece maalesef ne kadar okumuş ne kadar kültürlü ne kadar üniversiteli olursak olalım bir yere varamayacağız. Ve hatta tıpkı bugünkü sorun gibi üniversitelerin mezun ettiği tek şey işsizler ordusu olacaktır! Konu cehaletle ilgili değil cesaretle ilgili.
Bu kafayla çok daha kendimizi hans’la, coni’yle kıyaslarız.
Önceliğimiz bir ihtiyacı gidermeye aday olmak olmalı. Sağa sola bakmadan, bu onun işi, bu şunun meselesi demeden, önce kendimize dönüp bakmalı. Ben ne yapabilirim? Ben toplumun hangi ihtiyacını gidermeye talibim? Benim bu topluma katkım ne?. Dediğim gibi; ekonomi insandan bağımsız düşünülemez. Ekonomi bir sistem değildir, felsefi bir anlayış, ya da soyut bir kavram hiç değil… Ekonomi insanın kendisidir. İnsan eylemlerinin bir neticesidir. Ki pandemi günlerinde gördük bunu, insan durdu ekonomiler durdu. Dünyada bir sürü ihtiyaçlar var. Bu ihtiyaçlardan hangisini ben gidermeliyim? Dünyada benim çözmeye talip olduğum sorun ne anlayışı ile bakışımızı değiştirmezsek; fayda üretmeyi, katma değer sağlamayı, İnsanlığa hizmet esasını kendimize öncü kılmazsak kıyaslayacağımız tek şey hansın arabası olacaktır.
Haydar Genç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.