- 313 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kaplumbağanın Kabuk Hikayesi
Zamanın birinde tüm hayvanlar kaplumbağanın yüküne acıyıp ortak bir fikirde buluşmuşlar. Fikrin güzelliğinin heyacanı ile fikri hemen kaplumbağaya anlatmışlar.
“Sana daha korunaklı ama daha hafif bir kabuk yapacağız. Böylelikle yükün hafifleyecek, daha hızlı olacaksın.” demişler. Fikir kaplumbağanın hoşuna gitmiş. Hemen kabuğunu değiştirmişler. Kaplumbağa gerçekten hızlanmış, yeni kabuğunun sağlamlığı eskisinden daha fazlaymış. Tamam, her şey eskisinden daha iyiymiş ama hep bir şey eksikmiş gibi hissediyormuş kaplumbağa. Başkasıymış gibi, kimliğini yitirmiş gibi.
Tüm şartları olağanüstüyken eski halini özler olmuş.
Zaman sonra canına tak etmiş, eski kabuğunu istediğini söylemiş diğer hayvanlara. Bunu söylediğinde bile eski kimliğine yaklaştığını hissetmiş.
“Her şeyin daha iyiyken neden?” diye sormuş diğer hayvanlar.
Kaplumbağa şöyle cevap vermiş:
“O kabuk benim özümmüş, özümün büyük bir parçasıymış. Yük diye bildiğim, beni ben yapan şeymiş aslında. Saklanıp içine girdiğim o kabuk benim evimmiş. O yaşanmışlık, o yılların vefası, yılların oluşturduğu çatlaklar aynadaki gülümsememin nişanesiymiş. Şimdi koşuyorum ama bir değeri yok. Şimdi yine saklanıp korunuyorum ama ev benim değil; misafir gibiyim. En güzeline sahip olmak değilmiş en güzel olan. En güzel olan, oraya ait olduğunu, oranın sana ait olduğunu hissetmekmiş.”
Selim Akgün
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.