- 492 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Güneş Gözlüğü
O sabah da diğerleri gibiydi. Sabahın yedisinde benim gibi ayakta olan birkaç mutlu azınlıkla selamlaşarak yürüyordum. Dalgaların kıyıya yığdığı yosunları didikleyen martılar, biri üç bacaklı beşli sokak köpeği çetesi, her gün başka bir kılıkla arzı endam eden emekli gri jönler…
Yaz geleli, nüfusu artan sahilin, edepten fakir müdavimlerinin sümüklüböcek gibi konakladıkları yerde bıraktıkları çöplere rastlar olmuştum. Birkaç defa çocuklara ve hayvanlara zarar vermesin diye toplayıp, belediyenin alabileceği bir öbek yapmış, yaparken de çıkardığım işten daha çok sövmüştüm.
Dediğim gibi sıradan bir sabahtı. Hedeflediğim adım sayısına çok kalmamış, bunu bacaklarım benden önce hissetmişti. Güneş tam da istediğim gibi sırtıma yedi-sekizinci omurgamdan başlayarak masaj yapıyordu. Elimdeki su şişesi çoktan yarılanmıştı. Bana yaklaşık yüz metre ötede bir kadın belirdi. Çiçekli şalvarı, el örgüsü yeleği, ağzını kapatacak şekilde bağladığı yemenisi ile iki büklüm yürümeye başladı sahilde. Ona yaklaştıkça daha detaylı görebiliyordum. Yaşça geçkin, biraz sinirli bir kadındı. Sahil boyunca eğilip çöplerden bazılarını topluyordu.
“Ah” dedim, “Teyze sana mı kaldı sahili temizlemek… İçtikleri zıkkımın şişelerini kuma gömecek kadar adi bir neslin çöpünü temizlemek sana mı kaldı? Ya o cam kırıkları birilerinin ayaklarını keserse? Ya o cips poşetlerini deniz alır da balıkları zehirlerse? Bunu sen bilirken nasıl bilmez gençler? Ah teyzem ah, nerede kaldı bilinç? Neden dönmüyor kimsenin eli arkasına?...”
Çok kızgındım, çor kırgındım herkese. Şu yaşlı kadın adına kızgındım daha çok. O yaşta, iki büklüm sahili temizlemeye çalışmak… Ne değerli bir insan diye düşündüm. Burasının yerlisidir, toprağına sahip çıkıyor elbet. Toprağına, kumuna, dünyasına…
Kafamın içinden bunlar geçerken yaşlı kadına epey yaklaştım. Yanına ulaşınca hem durup suyumu içer bitiririm hem takdirimi dile getiririm dedim.
Yanına ulaştığımda kadın beş altı tane teneke bira kutusunu kucaklamış, gözleri ile yerleri tarıyordu.
“Durum giderek kötüleşiyor” dedim.
“Çok kötü çok”, umutsuz bir cevaptı.
Çok haklı dedim, böyle devam edemez. Sonra devam etti:
-Eskiden daha çok kutu bira, kola içerlerdi. Artık burada içmiyorlar. İşler çok kesat.
…
03.08
Serpil Şen