Üniversite Tercihinde Yaklaşımlara İlişkindir
Bir program izledim üniversitelerimize ilişkin. Üç akademisyen, üç profesör. İdari görevleri de vardı sanırım. Bölüm başkanlığı rektör yardımcılığı gibi. Kimi konulara değindiler. İlgi çekiciydi cidden.
……………………………
Yıllar önce Japonya’da üç yüz, Amerika’da üç bin üniversite vardır bilgisine rastlayınca bizdeki on dokuz sayısı oldukça yetersiz gelmişti. En köklü olanları zaten Avrupa’da. Eğitimde işin özü Avrupa. Bin yılı aşkın süredir üniversite kavramıyla tanışıklar. Gelişme ve kalkınma o nedenle Avrupa’dan başlamakta. Amerika’daki üç bin ve Japonya’daki üç yüz sanırım sayı olarak katlamıştır. Üniversiteler nicelik ve nitelik açıdan yeterliyse o ülkenin kalkınması şahlanması hızlıdır.
……………………………
Üniversite meslek edinmek ve kendinizi geliştirmek adınadır. Bir mesleğe yönelik olabilir ama çok farklı yer ve alanda iş yürütebilirsiniz. Kendinize bir şeyler katmak ise daha başka bir şeydir. Bu doğrudan dersle olmaz. Bitirdiğiniz bölümle ilgili olmaz. Bu üniversitedeki geçirdiğiniz sürede size ne kattığı ne kazandırdığıyla ilgili olur.
………………………..
Bir kere üniversitelerin; düşündüğünüz, kendinizi geliştirmeye yönelik alt yapı ve donanımı, köklü kurumsal yapısı, eğitimsel ve yönetimsel boyutu, bilgi ve kültür alt yapısı, iletişim ve etkileşim hususu gibi faktörler öne çıkmaktadır. Burada bir yeterlilik varsa yönetimin ve akademik camianın bu yönlü bir yaklaşımı varsa bu mümkün olabilir. Yoksa bir bölüm tamamlamış olarak fakülteden mezun olunur.
……………………….
Bu programda yeterlilik ve memnuniyet analizi yapılmakta idi. İki yüz üniversitemizin kime ne verdiği ve ne kattığı konu edilmekteydi. Yönetimlerin özellikle rektörün bu hususça ciddi işlevinin olduğu isterse bir üniversiteyi bir yerden bir yere getirebileceği konu edilmekteydi.
……………………….
İki yüz üniversitede en azından elli rektörün bu nitelikte olduğu belirtilmekte bu sayının hiç de az olmadığı ifade edilmekteydi. Bununla birlikte birçok üniversitemiz özellikle belli başlı olanlarının bundan uzak olduğu, bu gibi bir çabanın olmadığı vurgulanmaktaydı.
………………………
Bu nitelikteki rektörlerin sayısını artırmak, her üniversitenin başına o kalitede bir rektör atamak, öğrencilerimizin iş ve meslek edinmesini sağlarken uluslararası ölçekte yayın çıkarmak, gençlerimiz hayata hazırlamak, kantinde boş boş vakit geçirmektense kütüphanelerinde araştırma ve çalışma yapmalarını sağlamak birinci öncelik olmalıdır.
…………………….
Her yönlü nicele değil nitele bakılırsa, eldeki nesil iyi işlenir iyi yetiştirilir ve hayata hazırlanırsa bu geleceğimiz için kazanım olur. Üniversiteye gelecek olanların geldikleri okullarda eksiksiz yetişmeleri, üniversiteye hazır ya da hazıra yakın gelmeleri bu işi daha da hızlandırabilir. Gençlerimize ve geleceğimize sahip çıkalım. En güzel yatırımın insana yapılan yatırım olduğunu bilelim, istikbali gençlerimizde görelim.
…………………….
Şu yorumu da ekleyerek sonlandıralım yazımızı. Üniversite hayat demektir. Bir yaşamı üniversite eğitimi süresince öğrenmek demektir. Geleceğe hazırlanmak demektir. Bu yaşam, üniversitenin üniversite olduğu gibi durumlarda mümkündür. Özellikle yaşadığınız yerin dışında bir başka şehirde üniversite okumak bu açıdan oldukça önemlidir. Kimi üniversitelerin ideal kampüsü vardır ama ideal yönetimi yoksa anlamsız olur. Kimi üniversite sadece binadan ibaret ancak yönetim anlayışı öğrenci ve öğretme merkezli ise bu istenen bir durumdur. Kampüste her fakülteyi diğerinden ayırarak ve uzak tutarak üniversite kimliği zedelenmektedir mühendislikle iktisadı, fen edebiyatla iletişimi, hukukla tıbbı ayrı ayrı havzalara toplayarak baştan öğrencilerin iletişimini ve etkileşimini yaralamak büyük vebaldir. Kantin üniversiteciliği yani göstermelik üstünkörü ders arkasından saatlerce kantinde zaman öldürmeye zemin hazırlama ve bundan maddi anlamda istifade etme büyük günahtır.
Kemal GÜL
26.07.2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.