- 304 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Bir İnsan
Bir İnsan
Bir insan tanıdım, ince düşünceli bir insan. Körpe duygularla baş etmeyi kendini bildiği kadar iyi bilen bir insan. Güzelliklerini amaç ve kötülükleri güzelliklere giden yolda araç edinmeyi bilen bir insan.
En sade hislere sahipliğini layıkıyla yaşayan bir insan tanıdım ve o insan hislere sahipliğini hiç bırakmadı. Bir düşünceler insanı yetişti kıyımdaki çağda ve ben onun yolculuğuna şahitlik ettim. Gördüğü, bildiği, kendine destur kıldığı her şeyiyle şahsına münhasır bir insanın düşüncelerini konuk ettim kendime.
Ve bir gün her şeyin biteceğini söyledi, her gün bir yerlerde biten şeyler olduğunu bilmeden. Bir gün gitmişlerle buluşacağımıza sözler verdi, verilen sözlerin ağırlığını bilmeden.
Kelimeler ve sözlerin kifayetsizliğine inanmayan bir insandı. Bazen en can acıtanın kelimeler olduğunu bilmeden kucaklardı onları, ya da bilmiyorum, belki bunu bilerek güvenmişti kelimelere.
Anlama inanırdı. Bazen anlamını sorguladığında yaşamın, yine kelimeler karşılardı onu ve kifayet sözcüğünü de bilmeyi öğrenirdi. Zira kifayet, giydiği kıyafete göre değişebilecek nitelikte aciz ve baktığı kadar görebilecek kadar kördü. Gönül gözünü açmamış sorumluluklarla yaşar, sorumluluklar anlamını yitirince, ölürdü.
Daha sonra hikayeler anlattı kendine. Önce seslerin unutulduğunu öğrendi ve unutulan seslerden senfoniler oluşturdu boşluklarına kelimeler yığarak. Sözcüklerin yoldaşlığını tattı ve yol arkadaşı edindi kendine onları.
Kendine kurduğu hakimiyetine yasalar düzer ve bana anlatırdı yasaklarını. O konuşur, o yaşar ve ben yalnızca izlerdim. Binleri, milyonları davet ederdi sonfonilerine, beni ise onur konuğu olarak.
Duygular insanıydı. Ve acı zaafların duygusallığını anlatırdı bana.
Tezatı severdi. Zira siyah ve beyazdan, renksizlik ve renkten oluştuğunu anlayacak kadar bilirdi yaşamı.
Bana sevgiliydi, hayallerde gezen örümceklerin ördüğü kopmaz ipliklerle bağlıydı bana.
Birlikte tutunduğumuz zeytin dallarından yanmaz ormanlar dikmiştik yeryüzüne, belki de görünmeyen. Ama bilirdik, biz olmak nişanesiydi onlar.
Ve namzetler atadık bizden sonraya. Denize, rüzgara, aya ve yoksul baharlardaki kırlangıçlarımıza soneler düzdük senelerce ve varis kılmak üzere kandırdık onları süslü kelimelerimizle.
Onun fikriydi.
Benim fikrimdi.
Sözlerimizi birbirimize sakladık ve vazgeçmemeyi öğrendik birlikte.
Yaşadık, gördük, hiçbir şey bilmemeyi ve hiçlikten bir şey doğacağını, er ya da geç, bilmeyi öğrendik.
Ben ona gülümsedim, anılarına yaptığım yolculuklara tebessümler bıraktım sevinçlerle.
Zira o bendim.
Ve çok zamanlar, kişi ancak kendine tebessüm eder.
Elifnur Öztürk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.