- 322 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MİLLİ EĞİTİMİN TRAJEDİSİ
MİLLİ EĞİTİMİN TRAJEDİSİ
Öğretmenler kendi aralarında konuşuyorlar: okullar öğrencileri bozuyor.
Yıllar önceydi. Bir ilköğretim okuluna atanmıştım. Bu benim ilk öğretmenliğim değildi ama ilk atamamdı. Kadrolu ilk öğretmenliğimdi. Emektar bir idareci öğretmenle konuşuyoruz. O yılların tecrübesiyle ‘öğrencileri biz bozuyoruz’ diyordu. Onlar buraya ilk geldiklerinde tertemizdiler. İlk yıl hiçbir problem çıkmıyor. Ancak 2. 3. yıllar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Okula pırıl pırıl gelen çocuklar burada her geçen gün yeni bir kötü davranış öğreniyor. Mezun olurken bir sürü hata, isyan içinde buradan ayrılıyor. Herhangi bir meziyet kazanmadan bir sürü yanlış davranış biçimlerini öğrenerek gidiyor.
Yıllar geçti. Ben o zaman stajyer öğretmendim şimdi ise 34 yılımı tamamlamış, daha fazla öğretmenlik yapacak tahammülü kalmamış bir emeklilik adayı öğretmen. Bu kez öğretmenler odasında nispeten genç bir öğretmenle benim gibi emektar öğretmen arasında geçiyor. Sonuç aynı. Düşünceler ve yargılar aynı.
Lise öğretmeni emektar arkadaşımız ilköğretimi suçlamıştı. Öğrenciler buraya şekillenmiş olarak geliyorlar. İlköğretimden branş öğretmenliğine geçen nispeten daha genç öğretmen ilkokulda öğrencilerin tertemiz bir yapıda olduğu, onların ilk üç yılda kopya nedir bilmedikleri, yalan söylemedikleri, yalan söylemeyi bilmediklerini ifade ediyordu.
Hasılı ortak kanaat şuydu ki eğitim sistemimiz güzel davranışlar yerine kötü ve yanlış davranışlar kazandırıyordu. Bu önemli tespit yapılıyordu yapılmasına ama çözüm önerilemiyor, kimse çıkış yolu üzerinde düşünemiyordu.
Teşhis doğruydu ancak tedavi üzerinde bir düşüncesi olan yoktu. Ancak bu durumun nedenlerinden birine işaret edilmemiş te değildi. Seçkin öğrencilerin farklı liselerde toplanmasının bu sonuçlar üzerinde bariz bir etkisinin olduğu. Böylece iyi ve güzel örneklerin eğitim genelinden çıkarılarak belli okullarda toplanması diğer eğitim müesseselerinde örnek öğrenci, model öğrenci eksikliğine yol açtığı üzerinde duruldu.
Bu yozlaşma ve kötü modellerin bumerang etkisiyle birbirini çoğalttığı ortamda değerler eğitiminin yoksandığı, aksine kötü örneklerin çokluğu nedeniyle davranış bozukluklarının ileri safhalara vardığı görülmekte olduğuna işaret edildi.
Aynen geçmiş yıllarda eğitimde süper ve klasik ayrımı, Anadolu ve düz/klasik ayrımlarının yanında seviye
sınıflarının yapılması da eğitimi bozucu ve yozlaştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bütün bu yanlış uygulamalardan sonra hala ortada bir eğitimin var olmasını ve bu eğitimden iyi neticeler beklenmesini ben safdillik olarak görüyorum. Şükür ki bu yanlışlardan bazıları bu gün terkedilmiş, bazıları da yoldadır.
Süper, klasik uygulaması büyük bir yanılgıydı ve Amerika eğitim sisteminden kopya idi. Bizim bünyemize uygun değildi. Taban tabana zıttı. Ayrıca yıllar önce başlatılmış Anadolu, düz uygulamasından da bugün tüm okulların Anadolu sistemine geçilmesiyle rafa kaldırılmaya başlandığı görülmektedir.
Ancak bu yapılanlar yeterli değildir. Yapılması gerekenler konunun uzmanı kişiler tarafından derin araştırmalar sonucunda bulunabilir. Ve ona göre tedbir alınabilir. Bu konu basit tedbirlerle çözülebilecek gibi de değildir. Bu konu asırlık bir meseledir.
Osmanlının medrese sisteminin bozulmasından sonra başlamıştır. Daha önceki yazılarımızda aslında bazı teşhisler yapmış, bazı çözümler de sunmuştuk. Dünyayı yeniden keşfetmeyeceğiz. Bu konu çok ciddi bir konudur.
Üzerinde derin düşünceler, araştırmalar, üniversiter çalışmalar yapılmak zorundadır. Dahası uzmanlardan kurulu heyetlere ihtiyaç vardır.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.