Rüzgârın öğretisi. Camdan Yürek.
Dünya ve içindekileri...
Zamansız çalan ezgi,
Küçük kelimeler günlüğü.
Dünya gözüyle bütün mevsimleri yaşadım.
Bir bahardır gönlümü çelen. Ömrüm çiçeklenmek ister.
...
Sana geldim çocuk yüzüyle.
Hep çiçeklerden bahseden ben, bu sefer otlar ve yapraklarla geldim.
Dünya üzerinde haldır huldur yürünmüyor. Dünyayı hisleriyle dolduruyor insan. İnsan, kederi üzerinden atsın diye çiçekleniyor yeryüzü. Kederden yana konuşmasın diye ömrüne güzellikler misafir ediyor Allah.
Ben çok yol yürüdüm. Defalarca aynı yerden geçti yüzüm. Duaya amin dedim. Tebessümlere tebessüm ettim. Sevdaya vardım. Kanayarak.
En tatlı uykular ile uyutuldum geceleri. Annemin ninnisinde hatırlıyorum; bir uzun geceydi. Annem bana çiçekli evlerden bahsetti. Yığınla gece yaşadım. Fakat o gece, başka geceydi. Çiçekli evler, kalbe giden yolda tam da güzergâh üzereydi.
...
Zaman öz suyu gibidir. Anlatır hikaye; kendi hikayesini. Hep var olmak ister insan. Oysa insan misafir olarak gelir ve misafir olarak döner. Dünya öz vatanı değildir. Dünya, gurbetin kendisidir.
Bir kuş ölse yüreğin içinde. Gökyüzü ağlamaz mı? Yeryüzü ağlamaz mı? Yüreğin taşkınlığı neden? Bir kuş ölünce göğün perdesi düşer. Hangi yöne bakacağını bilemez insan.
...
Kuşlardan ve göklerden bir hikaye koştu düş yolunda. Ağzımın kenarında uçmak buyüsü... kurtulmak istedi ruhum bedenin prangasından. Ve ben senelerce yazdım. Senelerce hüzünlenerek yazdım. Çiçekli evlerin içinde bir göz oda ile ihya oldu kalbim. O bir göz oda, bana sonsuzluğun anahtarını verdi. Sevmeliydim kıymetle sevmeliydim kelimeleri. Çiçekli evleri gören kalbime, hayır duasıyla girdiler. Kalbime girenler zaman içinde arttı. Önceleri tarifsiz bir boşlukla atan kalbim manâ buldu. Fakat sonra anladım ki boşluk da bir manâ imiş. Boşluk da gerekirmiş inişli çıkışlı hayatta insana.
Yüreğin kapısında siyah mürekkep ile yazılmış bir dilekçe gördüm. Bana zamanın ve heveslerin geçiciliğinden bahsedoyordu. Birden güneş gibi parladı kapının ardı. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Beni dünya cenneti ile karşıladı Allah. Uçmak değildi bu. Anne gözlerinde demir atmaktı dünya cenneti. Ve baba duasıydı dünya cenneti.
Ne kadar zamansız çalıyor saat. Her şey durdulmuş şekilde. Bütün eşya uykuya yatmış. Mavi pencereler eşlik etmiş uykuya. Kapıların sultanlığı başlamış. Dünya değismiş. Çoktan çok.
...
’’’ Çünkü yalnız oradayım;
Anne gözlerinde…
Birisi tutup çevirse, özlemle güneşe koşacak ayaklarım. ’’’
-Mahvash-
onaltı temmuz ikibinyirmiiki / yüzumdeki çizgiler...
YORUMLAR
tebrik ederim
hayatın gerçeklerini farklı bir pencereden anlatmak duygusunun ön plana çıkmış olması gerçeklerin ne denli önemli ve değerli olduğunu ve sadece anılarla sınırlı olmadığı gerçeğini anlatılması hakikaten mükemmeldi hangi duygu sarmalında yazıldığı ayrıca çok önemli.
insanların sevdiklerine olan duyguları pek değişmez ama anlaşıldıkça kıymetlenir.
ve tabi ki teşekkür ederim.