- 378 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KATARIN GAZI AVRUPANIN SAZI BÖYLE YAKTI DÜNYAMIZI
KATARIN GAZI AVRUPANIN SAZI BÖYLE YAKTI DÜNYAMIZI
Son on beş yıl içinde dünyamızda neler planlandı ve nasıl devam etti onlar üzerinde kısaca bazı değerlendirmeler yapmak için bu klavyenin başına geçtim. Umarım zihnimiz bizi faydalı bilgiler üretecek düzeyde olumlu çıkışlar ve sunumlar yapmaya götürür.
2008’li yıllara gittiğim zaman Sayın Gül’ün ilk Cumhurbaşkanı olduktan sonra yapılan ve herkes tarafından çok olumlu bulunan, ancak o günün şartlarında çok fazla gündem olmayan, ama geldiğimiz noktadan baktığımızda bizi sorunlar yumağıyla baş başa bırakan Katar doğal gaz anlatmasının sonuçlarının şu andaki yaşadığımız olumsuzlukların önemli sonuçları olduğunu görmekteyim.
Acaba bu doğalgaz antlaşması neden ve kimlerin dayatmasıyla yapılmış olabilir. Avrupa’nın yaşamına baktığımız zaman son yıllarda çok ciddi bir enerji kriziyle baş başa olduklarını görmekteyiz. Özellikle Sanayinin beşiği olan Almanya bunlardan en çok etkilenen ülke olmaktadır. Almanya’nın bu rahatsızlığı onları farklı arayışlara götürdüğü için, bundan 15 yıl önce Rus doğalgazdan kurtulma yollarını aramaya onları götürdü. Bu süreç Türkiye eliyle Katar doğalgazını Suriye üzerinden Avrupa’ya taşımanın hesabını yaptılar. Hatta hatırlarsak RTE daha Başbakan olmadan Parti Genel Başkanı iken Almanya’da çok iyi ağırlandı, Başbakan düzeyinde önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmeler içinde, gelecekte başlaması düşünülen Katar doğalgaz süreci olduğuna da inanıyorum… Peki, tüm bunlar düşünülürken süreç doğru ve istenilen gibi götürülebildi mi elbette hayır. Peki, Bu sürecin olumsuz sonuçlanmasının nedeni ne olabilir diyebilirsiniz.
Çağımız, enerjiye en fazla ihtiyaç duyulan bir dönem olduğu bilinirse, Avrupa’nın bu alanda kendilerine yetecek bir enerjisi olmadığından bağımlılıklarını biraz azaltma yoluna onları götürdü. Hatta Rusya’nın istediği rakamlara Avrupa’ya enerjisini satarak kendi ülkesinin varlığını devam ettirmesi bir anlamda Avrupa’da ciddi rahatsızlıklar oluşturmaya başlamıştı, özellikle Almanya bu konudaki rahatsızlığını zaman zaman da dillendiriyordu. Çünkü Almanya Dünyanın sanayi devi. Sanayi devi bir ülkede Nükleer enerji kaynaklarının da kapatılasıyla Rus enerjisine ciddi ihtiyaç oluşuyordu. Rusya’nın ciddi müşterisi olan Almanya bu bağımlılıktan kurtulmak için Türkiye’ye ciddi destekler verdi bu iktidarın ilk yıllarında. Sebebi ise Katar doğalgazının Avrupa’ya geçirilmesinde önemli bir rolü olduğu için. Rusya bunların farkındaydı ancak nasıl bunların önüne geçebilirdi, kendince satrancı yeniden kurdu ve piyasaya inmeye hazırlandı.
Hiç önemsizmiş gibi görülen bu süreç aslında bugün yaşadığımız tüm olumsuzlukların kıvılcımlanmasının yegâne sebebi olarak karşımızda durmaktadır. Her ne kadar Suriye’de rejimin zulmüne başkaldıranların rejim tarafından sindirilmek istenmesi oradaki iç savaşın bir başlangıcı olarak gösterilse de, kazın ayağının görüldüğü gibi olmadığına inanıyorum. Çünkü Rusya’nın Suriye’de üstleri vardı ve bu üstleri harekete geçirmesi ve ne pahasına olursa olsun Katar doğalgazın Avrupa’ya Suriye üzerinden geçirilerek Türkiye’nin transfer noktası haline gelmesini önlemesi gerekiyordu. Hatta bunun için Suriye’de bir savaş bile çıkarılması gerekiyorsa o da olmalıydı. Ne yazık ki, Bizim yönetim Bu konuda iki güç arasında kalacak duruma geliyordu. Bir tarafta Doğalgazı Avrupa’ya taşıyarak ciddi katkılar almak diğer tarafta Rusların Suriye’de oluşturacağı gücün, sonucu nereye götüreceği kestirilemiyordu. Her şeye Rağmen Dönemin stratejik derinlik kitabını yazan ama stratejik(!) derinlikte ülkeyi boğmaya götüren Dış işleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eliyle Türkiye Ruslarla karşı karşıya getirildi. Hatta Suriye karıştıktan sonra Ruslar orada çok ciddi etkinlik oluşturdular, bizimle birçok yerde karşı karşı geldiler, bazı bilgiler gündeme gelmemiş olsa bile orada ciddi kayıpların ve sorunların yaşandığı muhakkak…
Bu süreç devam ederken bir göç dalgası başladı Türkiye bu göçlerle ilgilenirken Suriye’deki konumu açısından kırılmalar yaşadı. Bu durum Rusların orada daha bir ağırlığını ortaya koymasına ve ciddi bölgelerde söz sahibi olmasını sağladı. Hatta birçok yerde biz doğrudan Ruslarla savaşır olmamıza rağmen Suriye ordusuyla savaşıyormuşuz gibi yansıdı. Rusların Uçaklarının düşmesi de süreci daha fazla tetikledi ve çözümsüz bir denklem önümüze çıktı.
Türkiye’nin, Katar doğalgazını Avrupa’ya taşıma karşılığında ciddi destekler alacağı ve bu desteklerden Suriye’de bir pay düşeceği, hatta Eset’in Türkiye’ye gelerek önemli yerlerde konuşturulması ve kardeşim gibi sözlerin söylenmesinin arkasında ciddi bir ekonomik getirisi olacağı için bu sürece önem veriliyordu. Ancak Rusya’nın oynayacağı oyun düşünülmemiş olacak ki, Suriye’de taş taş üstünde kalmadı. Halep’in yerle bir olmasının tek sorumlusu Rusya… Rusya için hayati bir öneme sahip Avrupa pazarının Katar doğalgazına dönmesi demek Rusya’nın bitmesi demekti. Rusya üretim yapan bir ülke değil tamamıyla enerji satarak ülkesinin insanının yaşamını devam ettirmekte. Sibirya Rusya’nın enerji deposu, onlar satılmadığı zaman Rusya ne işe yarar, Rusya bunu bildiği için ölümü pahasına Suriye’de savaş çıkardı ve çok büyük zarar verdi. Ancak sonrasında başına geleceklerin hesabını yapmamış olmalı ki, şu an Ukrayna ile savaşmaktadır.
Rusya’nın Ukrayna ile savaştırılması Suriye’nin rövanşının alınması ve Rusya’nın parçalanarak Avrupa’nın rahat yaşayacağı konuma getirilmesinin savaşıdır. Avrupa Katar’dan alamadığı Doğalgazı, Rusya’nın doğalgazına çökerek elde etme düşüncesindedir. Bunu başarabilir mi diye sorarsanız hesaplar bu yönde yapıldığı muhakkak, ancak böyle giderse Rusya bu işten çok zararlı çıkacağa benziyor. Dünyadaki bu denklemi kuran Küresel Baronlar Avrupa Birliğinin sınırlarını genişleterek yeni bir kan akışı sağlayarak, dünyanın süper gücü kavramını Avrupa üzerinden devam ettirmeyi düşünüyorlar gibi geliyor bana…
Avrupa Birliği sınırları Ukrayna Rus savaşı sonrasında ciddi anlamda genişleyecek gibi, hatta Türki Cumhuriyetleri bile kapsayabilir. Gelelim bizim buradaki konumumuza; Bizde İktidar Katar doğalgazını Avrupa’ya taşıyamadığı için ciddi bir puan kaybetti. Ondan dolayı yaptıkları destekleri durdurdular çünkü bu iktidar böyle giderse onların bazı hesaplarının daha kötü olmasını sağlayabilir. Onun için İktidarı yıpratmak için ellerinden gelen tüm oyunları oynamayı göze aldılar. Ülkemizi Avrupa birliğine almak adına birçok şartlarını uygulattılar. Tarımı ele geçirdiler, sağlık ellerinde, üretim tesislerinin tamamı yabancı ortaklar eliyle kontrollerine geçti, Yani bizim hayati öneme sahip üretim alanlarımızın söz sahibi onlar oldu. Dolayısıyla istediklerini yapabilecek güce ulaştılar. İktidardan da bekledikleri enerji desteği beklentilerini alamadılar. Gittikçe de bölgede söz sahibi olup kendi başına hareket etmesindense onun bir an evvel gitmesi ve daha rahat anlaşacakları birilerinin iktidara gelmesi onlar için daha önemli ve uyumlu olacağından, Ak Parti iktidarını gözden çıkardılar. Ak parti İktidarını gözden çıkarırken de öyle bir büyü oluşturmaları gerekir ki, bu büyü toplumda karşılığı olabilsin. Cumhuriyetin 100. Yılında Cumhuriyet Halk Partisi diyerek yeni bir mesajla topluma yöneldiler. Mustafa Kemal’in çizgisinde onun yaptığı mücadele anlayışı içinde sizi bu durumdan çıkaracak olan ancak Atatürk’ün partisi olacak diyerek CHP’yi iktidara taşıma hevesindeler ve bu kararı da çoktan aldılar. Çünkü Ak Parti İktidarına kızgınlar, Ruslarla kurdukları denklemde iktidar sorumluluğunu yerine getiremedi diye düşünüyorlar.
Bu süreci rahat aşabilmek için Muhalefete çok vaatlerde bulunuyorlar hatta Avrupa birliğine hemen alabilirler, sebebi ise bölgesel ülkeleri daha rahat kontrol altına almak için… Avrupa’nın tüm hedefi kendisini daha güçlü kılmak ve dünyayı çokça sömürmek… Avrupa Birliğinin sınırlarını genişletecekler çünkü eskimiş sanayi araçlarını verdikleri Çin bu gün onların pastalarına ortak olmuş dolayısıyla enerjinin ve emeğin daha ucuza mal olacağı yeni alanlar keşfetmek zorundalar yeniden Çin’le yarışmak için… Bunları ele geçiremezlerse sonlarının çok kötü olacağını bildiklerinden Rusya şuan yenilmesi gereken bir löp et gibi duruyor karşılarında. Önce canlıyken onu örseliyorlar iyice yıprandığı zaman gerekeni yapacaklar. Kurban olarak ta Ukrayna’yı kullandılar. Ukrayna kaybedeceği kadar kaybedecektir, onlar için önemli değil, savaş sonrasında biz orayı imar eder hem yeni pastalar alırız hem de Rusya’nın başındaki Putin’i oradan alıp yerine yeni birisini getirip hatta onlara bile Avrupa birliğine katılmalarının sözünü veririz, onların tüm kaynaklarını ele geçirip yeniden ayağa kalkarız diye düşünüyorlar…
Yani diyeceğim o ki, batı çıkarı olmayan hiçbir yerde olmaz, biz hayal kurarken onlar realite ile uğraşıyorlar. Menfaatleri varsa her şeyi göze alıyorlar. Almanya Tarihinde ilk olarak bu kadar silahlandı, ayrıca ilk olarak cari açık veriyor, her yıl 500 milyar dolar cari fazlalığı olan Almanya açık vermeye başlıyor, peki süreç böyle gider mi mümkün değil, onun için yolunması gereken tüm kazları yolacaklar. Fransa boş durmuyor, İngiltere her ne kadar birlikten uzaklaştığını söylese de planlamanın başında o var…
Avrupa’da liderlerin hızla değişmesi Birlik dışındaki liderlerin de aynı hızla değişeceğinin habercisidir. Yenidünya düzeninde yeni değişimler olacaktır.2023 Yılı için Cumhuriyetin 100. Yılında Cumhuriyetçiler iktidara getirilecek… Her ne kadar onların hesapları böyleydi diyerek kendimizi rahatlatmak istesek te onların planlarının gerçekleşmesine hizmet edip geldiğimiz noktada, çıkmaz sokağa daldığımızda onlara sorumluluğu atmamızın anlamı olmayacaktır. Bizdeki değişimin ardından Rusya’da da aynı değişimin olacağına hep birlikte şahit olacağız… Batı 200 milyon Rus halkının kaynaklarını alıp onlara bakmaktan yorulduğunu dolayısıyla dünyanın kaynaklarını ele geçirip çok fazla yorulmadan nüfusu azaltarak nasıl yaşarız ve egemen oluruzun derdinde…
İnşallah bu süreci az zararla atlatanlardan oluruz. Ancak biz her şeye rağmen kendimize gelmek zorundayız, batıdan gelen haberler bizi korkutmasın… Biz emir eri olmaktan çıkıp ordu komutanlığına adaylığımızı koyup ve kendi halkımıza mutlu huzurlu ve adil bir yaşamı armağan ederek onları yaşatmak zorundayız…
Selam ve muhabbetle, gelecek günlerin karanlıkları delen bir fecir olması umuduyla Rabbim yar ve yardımcımız olsun…
Bahadır Hataylı/16.07.2022/17.06
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.