- 278 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kamp
Şehre girdiğimde vakit öğleyi biraz geçmişti.
Şehrin içinden geçerek diğer çıkıştaki hastaneye yöneldim. Hastanenin park yerine motorsikletimi park ederek hastanenin giriş kısmına doğru ilerledim.
Dedemle anneannem bir arkadaşlarının daveti üzerine arkadaşlarının kurulu durumdaki ikinci çadırlarına bir kaç günlüğüne yerleşiyorlar. Nasıl oldu şu an pek bilmiyorum,birleri geliyor çıkan tartışma ve itişme sonunda dedemin kolu kırılıyor., Anneannam de kavgayı ayırmak için araya giriyor itiş kakış sırasında düşüyor . Şu anda başında dikişler varmş. Olayı bende detayıyla tam bilmyorum,öğreneceğim …
Görevliye dedemin ismini verip yattığı odayı öğrendim. Oraya doğru giderken babamı gördüm:
"Gel oğlum buradalar!"
Koğuşa girdiğimde iki yataklı koğuşta bir yatakta dedem,bir yatakta da anneannem yatıyordu. Dedemin iki koluda alçılıydı. Annanneminde başında sargı beziyle sarılıydı. Dedemin bir kolu kırılmış,diğer koluda çatlakmış. Anneannemin başına ise üç dikiş atılmış.
Onları böyle görünce kan beynime sıçradı ama belli etmemeye çalıştım.
"Geçmiş olsun gençler!"
"Zıpır oğlan. Her zamanki gibi sin. Gel bakayım,gel !"
Dedemi ve anneannemi öptüm.
"Gençler,yakışmamış burası size!"
"Yakıştırana bak oğlum !" dedi dedem.
"Nasıl oldu bu iş dede?"
Bu sırada odaya giren doktor odayı boşaltmamızı isteyince babam,annam ve ben koridora çıktık.
"Baba,dedemleri özel odaya aldıracağım"dedim.
"İyi olur !" dedi.
"Ben şu oda işini halledeyim,sonrada şu işin aslını bana bir anlatın da olayı tam anlayalım"dedim.
Dedemle anneannem özel odalarına taşındıkan sonra annem dedemlerin yanında kaldı. Babamla ben hastanenin bahçesine çıktık. Hastanenin kafeteryasında bir masaya oturduk.
"Baba ,olay nasıl olmuş?"
"Dedenler arkadaşlarının çadırında kaldıkları ikinci günün öğleden sonra çadırın önüne biri geliyor,dedeni dışarı çağırıyor. Burası sizinmi ki buraya çadır kurdunuz deyince dedende,buraya bizi şu arkadaş çağırdı,bizde geldik demiş. Buradan hemen gidiyorsunuz demiş adam. Bu sırada çadırın sahibide gelmiş. Burası kamuya ait ve buraya çadırımızı kurduk,sıkıntımı var deyince adam,ben kız akadaşımla belli günlerde buraya gelip sabahleyin gidiyoruz ,onun için burayı boşaltacaksınız hemen demiş. O sırada çıkan itiş kakışta adam eline geçirdiğ levye ile dedeme ve arkadaşına dalıyor. O sırada anneanen de olayı yatştırmak için araya girdiğinde aldığı darbe sonucu taşın üzerine düşüp kafasını çarpıyor. Sonunda dedenin akadaşınında kaşı açılıyor. Olayın yakınındaki arazilerin sahiplerinin barakalarındaki yer sahipleri polise haber veriyorlar. Dedenleri hastaneye saldırgan da karakola götürülüyor. Adamın sevgiliside olayı film izler gibi izliyor.İşte olay bu oğlum"
"Adama karakolda ne olmuş?"
"Biz dedenlerle uğraşırken onlarla ilgilenemedik."
"Ben gidip bir bakayım baba"
"Bak oğlum bence olayın geçtiği yerdeki barakalardakilerle bir konuşta ondan sonra karakola gitsen?"
"Baba , dedemlerin ifadesi alındımı?"
"Alındı,alındı oğlum. Olayı sana anlattığım gibi anlattılar."
"Tamam baba. Ben gideyim"deyip ayrıldım.
Motoruma atlayıp olayın geçtiği yere doğru gittim. Bana anlatılan yere geldiğimde orada kan izleri vardı. Barakalara doğru yürüdüm. Aileler barakaların önünde oturuyorlardı. Kendimi tanıtıp olayı öğrenmek istediğimi söyledim. Beni yanlarına davet edip çay ikram ettil. Olayı daynen babamın anlattığı gib anlattılar. Gelen adamın eski tip bal köpüğü renginde Bursa plakalı mersenez otosu varmış. Yanındaki kadının ise 77 plakalı uno su varmış. Onlara teşekkür edip ayrılarak karakolun yolunu tuttum.
Karakolun önünde motorumu park edip içeri girdim. Nöbetçi polise, karakol amiri ile görüşmek istediğimi söyledim. "konu nedir ?"diye sorunca" bu günkü olayla ilgili " dedim. Benimle birlikte koridorda ilerledi bir kapıyı çaldı,kapıyı açıp "başkomserim bu günkü olayla ilgili biri sizinle görüşmek istiyor"dedi . "Gelsin!" Dedi.
İçeri girdiğimde odada bir kişi daha vardı. Başkomiserin masasının ön ündeki koltuğa oturmuş çay içiyorlardı.
"Ziyaretinizin sebebi ?"
"Amirim,bugün göl kenarında olan olayla ilgili"dedim.
"Biz olayda adı geçenlerin ifadelerini aldık,az sonra savcılığa sevk edeceğiz. Artık top savcıda. İster salı verir isterse tutukluluk istemiyle mahkemeye sevk eder. O zamanda iş hakimin vereceği karara kalmış olur" dedi.
"Amirim, suçluyla görüşme imkanım varmı?"
"Az sonra savcılığa sevk edilecek orada görürsün" dedi.
"Hani..bir kaç dakika konuşsam diyorum amirim"
"Oğlum, bak kimsin kimin nesisin bilmem ama bu olmaz. Hadi oğlum çık dışarı !"
Bende hastaneye gidip durumu bizimkilere anlattım. Annem "oğlum bir dellik yapma sakın,sakın ha!.. sen pek duramazsın da" "yok anneciğim bende mahkemeye gidip duruşmayı izliyeceğim"dedim. Dedemi ve anneannemi öpüp odadan çıkarken anneannemin "Aman oğlum birde senin peşinde koşmasınlar,dikkat et !"dedi. "Sen merak etme tatlı anneannem,bana birşey olmaz"dedim.
Savcılığın önünde beklemeye başladım. Bir müddet sonra iki polisin arasında getirilen kişi benim karakolda başkomiserle birlikte çay içen o şahıstı. Anlaşılan Başkomiser suçluyla senli benliydi.
Adam beni görünce rengi attı. Savcılıkta işleri bittikten sonra onlarda benimle birlikte koridorda beklemeye başladılar. Az sonra mahkemeden çağırılınca içeri alındılar. Bende tam içeri girecektim ki mübaşir engelledi. "Yasak beyim,dışarıda bekleyin!" dedi Mahkemenin son ucunu dışarıda beklemye başladım. Az sonra polislerle suçlu dışarı çıktılar.Polise"Sonuç nedir?" Dediğimde "Hakim tutuksuz yargılanmasın karar verdi" dedi. Mahkeme çıkışı adamın içeriden sırıtarak çıkışı kanımı beynime çıkardı. Ama sadece baktım...
Dışarı çıktığımızda ben adamı kolundan tutup "Sizinle biraz konşabilirmiyim?" Dediğimde "Seninle niye konşayım ki,ben içeride savcı ve hakim le konştum. Benim için yeterli. Birde seni çekemmem" dedi .
Ben doğruca karakola gittim. Başkomiserle konuşmak istediğimi söyledim. Odasına girdiğimde odada az önce mahkemeden tutuksuz yargılanmak üzere salınan adam vardı. Komiserin masasının önündeki koltuğa oturmuş bacak bacak üstüne atmıştı. "Amirim, sizce suçluyla bayağı sıkıfıkısınız maşallah!" " Bana bak ukela, kimsen kimsin benim canımı sıkma defol buradan. Burası benim çöplüğüm burada benim borum öter anladınmı delikanlı" "Amirim,sizce bu doğrumu?" "Ulan çık git buradan başımı belaya sokma,defol..." “Bizde sizden adalet bekliyoruz. Suçluyla karakol amiri işi pişirmişler.Tabiki suçlu salıverilir” dedim.” Başkomiser dışarıya bağırdı. İçeri bir polis girdi “Buyrun amirim ?” Ulan seni şimdi nezaret haneye mi attırayım yoksa… yoksa…” Çekinmeyin amirim söyleyin,Hadi ben söyliyeyim, sana bir araba dayakmı attırayım deyin bitsin bu iş” dedim. Başkomiser hışımla yerinden kalktı ve önüme dikilip iki eliyle yakama yapışıp “ Bana bak pisküvit çocuğu,ben adamı ne yaparım bilirmisin ?” “Bilirim baş komiserim Siz suçlu adamı suçsuz yapar suçsuzu da Allah bilir suçlu duruma sokarsınız. Hadi ne yapacaksanız yapında bu iş bitsin” dedim. Bu arada orada bulunan dedemlerle kavga eden adamda kalkmış arkama geçmişti. “ Bak başkomserim suçlu arkamda siz önümde hadi başlayında benide hastanelik edin bari” dedim. Başkomiser hışımla odadaki polise “ At bu iti dışarı!” dedi. Tam dışarı çıkıyordukki “Bana bak zibidi, eğer seni bir daha bu adamın ve bu karakolun etrafında görürsem hastanedeki doktorlara çok iş düşer ona göre .Defol lan !” “Amirim ne yapacaksanız yapında boşu boşuna boyun damarlarınızı sinirden şişirmeyin. Yoksa benden önce siz hastanelik olacaksınız” “Çıkar bu iti dışarı!”
Dışarıda beklemeye başladım. Bir müddet sonra adam dışarı çıktı. Yanına yaklaşıp "utanmadınmı iki ihtiyarı bu hale sokmaya" " Bana bak benim canımı sıkma. Pek fazla peşimde dolaşma o iki ihtiyardan çok daha beter yaparım seni"dedi. “ Vay gemi aslanı vay!. İçerideki başkomiseremi güveniyorsun?” “Bak oğlum sana baş komiser ne dedi,seni bu adamın yanında ve karakol cıvarında görürsem hastanelik olursun demedimi?” “Dedi! “ “Eeeeeee !” “Demekki ben mutlaka hastanelik olacağımda,bunu kim yapacak o babayiğit belli değil” Bak oğlum,Söz dinle ve defol!” “Ah benim babacığım (!) defolmazsam dizine yatırıp dövermisin?” Adam tam bana atıldıki nöbetçi polis araya girdi “Bakın beyler hanginiz belanızı arıyor bilmem ama gidin başka yerde arayın belanızı”
Adam önde ben arkasında sahil e doğru yürümeye başladık. "Tamam...nerede?" "Ne nerede?" "Az önce seni daha beter yaparım dedinya bende nerede yapacaksın diyorum." "Oğlum belamısın sen?." "Öylede denebilr. Ben belayım,ya sen?"
Sahile doğru yürüdüm ve sahildeki banklardan birine oturdum. Adamda az ilerideki bir otele girdi. Yanıbaşımdaki bankta oturan adamın yanına giderek “Beyefendi size bir şey sorabilirmiyim?” éBuyur delikanlı!” “Az önce şu otele giren delikanlıyı tanıyormuzunuz?” “ Tabiî ki tanıyorum. O delikanlı o otelin sahibinin oğlu. Ayrıca ilçede sarraflık ta yaparlar. Senin anlıyacağın bu ilçenin zenginlerinde “ “Teşekkür ederim amca “
Gece dedemlerin yanından hava alayım dolaşayım bahanesiyle çıktım ve motorumla doğru o otelin lokantasına girdim. Maksadım hem karnımı doyurmak hemde etrafı gözetlemekti. Garsonu çağırdım.” Ne yemekleriniz var ?” diye sorunca garson “ Beyim hiç yemeğimiz yok” dedi “ İyide diğer masalar devamlı servis yapılıyor bana neden yok” dediğimde “Beyim patronun emri” dedi. Ayağa kalktım garsonun burnunun dibine iyice sokulup “Bak şefim, eğer ben burada sakin bir akşam yemeği yiyemiyeceksem burası darmadağınık olur. Hadi git bunu o pislik patronuna söyle” dedim. Bunları söylerken yüksek sesle konuşmuşum ki diğer masalardaki insanlar bize bakıyorlardı. Garson”Söylerim beyim” dedi.
Az sonra 50-60 yaşlarında biri masama gelip “ Oturabilirmiyim?” dedi. Sizi tanımıyorum ama buyurun” dedim. Bu adam dedemleri hastanelik eden o itin babasıymış. Olayı olduğu gibi anlattım. Garsonu çağırdı “Derhal bu beyefendinin istediklerini getirin” dedi. “Ama beyefendi..” deyince masamdaki adam “Bana şef garsonu çağır, sende onunla beraber gel..derhal!” dedi. Az sonra şef garsonla garson geldiler.Buyurun patron dedi” şef garson. “ Burasının sahibi benmiyim yoksa şu arkandaki zibidimi?” diye sordu “Estağfurullah beyim…” Bırak yalakalığı, arkandaki o zibidiyi hemen işten kovacaksın ve bu delikanlının masasını da donatacaksın,bu delikanlı benim misafirim..gidin!” dedi.
Meğer bu bey oğlundan o kadar çekmişki illallah demiş. Onun yaptığı piskikleri örtmeye yetişememiş. Dedemlerin olayından da haberi yokmuş,dedemle geçmiş olsun ziyareti yapacağını söyleyip “ Afiyet olsu!” diyerek masadan ayrıldı.
Yemeğim bitince şef garson başımda saygılı birşekilde dikiliyord”Beyim çay,kahve veya başka bir şey ?” “Sağol şefim,hesabı alayım!” “Ne hesabı patron benden dedi” “Sen hesabı getirde bu iş bitsin “ dedim. Şef garson kulağıma “Bakın delikanlı siz benimde işimden atılmamı mı istiyorsunuz. Benim iki çocuğum var…” “Hadi evvallah çok teşekküğr ederim” deyip kapıya doğru yürüdüm. Tam lokantanın kapısından ıkacaktımki dedemleri hastanelik eden kişi yanıma yaklaştı “ Cami duvarına işiyorsun dikkat et “ dedi. “Eeeeee!...” Eee si seni şu asfalt tan kazıyamazlar” “Hadi be ..bunu senmi yapacaksın korkak tavuk. Ulan sen ancak kendini savunamıyacak ihtiyarlara erkekliğini göstermeye çalışırsın.” “Bana bak burada bazı sokaklarda sokak lambaları yanmaz ve o sokaklarda da da senin başına ne geleceği belli olmaz,hep arkana dikkat et emi?” “Bak yavrum bizde bir söz vardır; havlayan köpek ısırmaz derler.” “ Ben söylemiş olayımda artık gerisi senin bileceğin iş” “Sen ne zaman ısıracaksan uygun olduğun zaman bir dene canım. Bakalım hangimizi asfaltan kazıyacaklar o zaman belli olur,pislik! Ha babana çok selam söyle her şey için teşekkür ettiğimi söyle” dedim ve motoruma binip sahil yolunda yavaş yavaş yol almıya başladım.
Hastaneye gittiğmde dedemleri o hale sokan kişinin babası da dedemlerin odasındaydı. Babam,annem ve dedemlerle konuşuyorlardı.” Hoş geldin evlat ! bak bu…” “Biliyorum dede,biliyorum. O beyefendi ile tanıştık. Sanırım size teşekkür borçlum beyefendi. Otelinizde yediğim yemeklerin bedelini ısrar etmeme rağmen almadılar. Teşekkür ederim.” “Afiyet olsun!” “Siz nereden tanışıyorsunuz?” “Dede ben sahilde bir otelin lokantasına girip yemek yemek istedim. Orasıda bu beye aitmiş. Bu beyde sizi bu hale getiren o adamın babasıymış.İşte bu…”
Hoş sobetten sonra adam işini bahane ederk “Hasta ziyareti kısa olur,Oğlumun yaptıkları için sizden tekrer tekrar özür dilerim. Benim yapabileceğim bir şeyin olması durumunda lütfen haberim olsun.İyi akşamlar” dedi ve birlikte hastaneini bahçesindeki adamın arabasına doğru yürüdük. Arabasının kapısını açtı ve bana doğru elini uzatarak tokalaşırken “Bak evlat bende sana çok içten teşekkür etmek istiyorum. Lütfen bunu benden esirgeme” dedi.Hafifçe gülümserken arabasına bindi ve şehre doğru gecenin karanlığında kayboldu. Dedemlerin yanına döndüğümde odada iki adet çiçeklerden oluşan büyük buket vardı. “Kim göndermiş bunları baba!” “Valla bizde bilmiyoruz.Ama bunları getiren kişi dışarıda seni bekliyor “dedi. Odanın dışına çıktığımda koridorun ucunda bir delikenlının bana doğru geldiğini gördüm. “Beyefendi ,o çiçekleri gönderen kişi bu pusulayı bizzat size vermemi istedi” dedi. “Kimmiş? “ dedim. “Bilmiyorum,telefonla siparişti” dedi. Zarfı açtım kısa bir nottu :”Deden ve anne annen için geçmiş olsun. Şükür tehlikeli bir durum yokmuş. Haaa ! bu arada bir müddet izinlisin ve oradaki işini tamamen halletmeden gelme.
Kağıdı okuduktan sonra çebimden çıkardığım çakmakla yaktım. “Neymiş oğlu,ne yazıyormuş notta?” “Önemli bir şey değil baba. Bir arkadaşın geçmiş olsun mesajı”
"Gel oğlum bahçeye çıkalımda biraz ko nuşmamız lazım"
Bahçedeki masalardann birine oturduk.
"Bak oğlum anneannenin durumu pek i yi değilmiş"
"Nasıl ?"
"Doktorlar beyin kananmasından korkuyorlar"
"Yani?"
"Doktoru birkaç gün daha burada kalmasının uygun olacağını söylediler"
"Yani?"
"Birkaç gün daha buradayız"
"Öyle diyorlarsa öyledir baba. Anneanemin haberi varmı?"
"Tabiki var"
"Tamam!"
İçeri girdiğimizde anneannem
"Evlat birkaç gün daha buralardayız"
"Siz düzelinde sağlığınıza kavuşunda ..."
Müsade isteyip odadan ayrılıp doktorun odasına gittim. Doktorun bana söylediğine göre bu sadece tedbir içinmiş.
Hastaneye döndüğümde durumu sorduklarında,adamın tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldığını söyleyince odada sessizlik oldu. "Her şeyde bir hayır vardır." Dedim.
Dedemle annennemin ertesi günü sabahleyin çıkışını yaptılar. Dedemle anneannemi özel bir ambulansla ilçedeki evlerine götürdük. Bende işim olduğunu bahane ederek ayrıldım.
Akşama doğru motoruma atlayıp göl kenarının yolunu tuttum. Yoldan göle doğru dönecektim ki polis arabasının sireniyle durdum. Arabasından inen polis yanıma gelerek ehliyet ve ruhsatı istedi. Verdim. Baktı baktı...”kaskında var...” başladı ahret sorularını sormaya. Nereliymişim,nereye gidiyormuşum falan filan."GBT ni sorgulayalım bakalım"dedi. Ben motorumda bekledim. Bir müddet sonra döndü,kimliğimi verip iyi yolculuklar diledi gitti.
Yoldan göl kenarına saptım,doğruca olayın geçtiği yere geldim. Yoldaki polis çevirmesinin o adamın isteği ile başkomiserin tezgahladığından hiç şüphem yoktu.
Bir müddet etrafı seyrederken bir otomobil durdu.içinden o adamla bir kişi daha indi. “Yalnız gelmeyeceğini biiyordum. “Kalktım. "Bak canım, kaçıp gitme şan sın var ha" "teşekkürler,benim için hazırladığınız karşılama törenini bırakır gidermiyim hiç" "sen kaşındın öyleyse benden günah gitti" derdemez ikisi saldırıya geçti. Artık kavgada yumruk sayılmaz. Başladık çalışmaya. Adamların ellerindeki sopalardan biri elime geçirince. Artık yermisin yemezmişsin. İkiside yerde serilmiş inliyorardı. Bana dayılık yapan adamın başına gelip"dedemin kolunu kırdın. Anneannemin başını yardın. Ödeşeceğiz " dedim .
Bir müddet sonra polisler le ambulans geldi. Tabiki komiser hemen bana yönelip. "Bunları bu hale senmi soktun?"dedi. "Kendileri bana hoş geldin partisi hazıladıklarını söylediler bende ayıp olasın diye davetlerine icabet ettim" " Sen akıllanmadın anlaşılan . Ben sana bunu anlatırım.hele bir karakola gidelimde..."
Ellerimi akadan kelepçelediler polis arabasına binerken "motorum?"dedim. Komiser merak etme motorunda bizimle gelecek. Gelecek ama sanırım uzun zaman motor kullanabileceğini sanmıyorum"dedi.
Karakoldan içeri girerken bond çantalı resmi giyimli biri başkomserin önüne geçerek"Ben beyin avukatııyım" dedi. "Ne çabukluk bu ?" başkomiser bana dönüp "kimsin sen lan?" dedi ben sadece sessiz kaldım. Avukatı tanımıyordum. kim öndermişti ki?
Beni nezarethaneye attılar. Az sonra kendini avukat olarak tanıtan kişi geldi. "Doğru duramadın dimi diye soruyor"dedi."kim ?" "kim olacak bir tahmin hakkın var?"dedi."Peki nasıl haberininiz oldu?" "GBT sorgulamasında" dedi. “Ondan sonrada buradaki adamımız devreye girdi. Yinede iyi iş çıkardığını düşünüyor.”
İfademi aldılar ve savcılğa sevk ettiler. Savcınn odasına komiserle birlikte içeri girdik. Savcıbey başkomsere "siz d ışarıda b ekleyin" dedi. İçeride yanlız kalınca "Buyur otur KIRLANGIÇ !"dedi. "Neden baştan bana gelip kim liğini açıklamadın ?" "Gerek görmedim sayın savcım!" ifademi savcıbey aldıktan son ra karakolda baş komiserle dedemle ninemi hastanelik eden şahsın samimiyetlerini ve başkomiserin bana davranışını analattım. " “Bunların hepsinden haberim var. İnan bana gereği yapılacak.”
Savcıbeyin mütalasıyla az sonra hakimin karşısına çıktık. Hakimbey hiçbirşey sormadan savcıbeyin mütalasını ve ifademi okuduktan sonra savcıbeye sözlü mütalsını sordu. Savcıbeyde , sanık sandalyesindeki şahsın beratını talep ediyorum" dedi. Hakim, mahkemenin ileri bir tarihe atılmsına,sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verdi.
Mahke me çıkışında doğruca karakola gittim. Nöbetçi polise motorumun anahtarını istediğimde,başkomiserde dedi. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde başkomiser " otururmusun?" Dedi. "Gideceğim,anahtarımı alabilirmiyim?"dedim. Başkomiser masasından kalkıp yanıma geldi. "Sen ne haltsınki savcı da hakimde seni saldı. Oğlum sen nasıl yaptın bilmem ama adamları baştan aşağı haşat etmişsin. Birinin bacağı iki yerde kırılmış,kafasın dört dikiş atılmış. Diğeri ise tanınmayacak halde. Bu durumda seni nasıl salarlar kafam basmıyor.” Başkomiser konuşurken yüzü kızarmış,boynunun damarları sinirden şişmiş bir haldeydi. "Bak başkomserim bu sular senin boyunu çok aşar. Kafanıda buna takma. Ben senin suçluyla odanda çay içtiğini kafama takıyormuyum? Hadi ver anahtarıda gideyim" dedim. Anahtarı alıp odadan çıkarken döndüm "başkomserim adamın başına ne gelirse meraktan gelirmiş." Dedim odadan çıktım.
Hava güzel,ben keyifliyim doğruca dedemlere gittim. Babam"neredesin oğlum?" Olayları olduğu gibi anlattım. Dedemlerin davalarından vaz geçmeleri halinde onların da davacı olmayacaklarını savcı beyin söylediğini anlattım
Birkaç gün sonra babam dedemlerin davadan vaz geçtiklerne dair dilekçeleri savcılığa vermiş.
Daha sonra bana şu mesajı çekti "oğlum dedenleri döğen adamı gördüm adamı ıskartaya çıkarmışsın. "
Telefonuma gelen mesajda" eline sağlık evlat,çok teşekkür eder her zaman otelimde seni ağırlamaktan zevk alacağım" mesaj dedemleri hastanelik edenin babasındandı.
Başkomiserin de hakkında soruşturma açıldı ve başka yere tayini çıktı.
Akşam güneşinin kızılımsı pırıltılar bırakarak ufukta kaybolurken garsonun getirdiği çayı büyük bir zevkl yudumluyordum.
Kamil ERBİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.