- 297 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Köyde anılar...
Köyde gökyüzü bir başka güzel…Yıldızları seyretmek, doyumsuz sevinçler yaratıyor…İnsan kendisini, sonsuz boşlukta özgür hissediyor…Şehrin kalabalıklığından mıdır; yoksa cilalı ışıklar mı yıldızların sayısını gölgeliyor…Bilmiyorum…Yıldızlar inadına ıssızlıklara kaçmışlar…Gecenin ıssızlığını, cırcır böceklerinin sesi bozuyor…Uzaktan ateş böcekleri, yıldızları yeryüzüne taşıyor… Teknoloji de her yeri sarmalamış…Çobanlarda cep telefonları,el lambaları,radyo,küçük tüpleri bile var…Acıkmıştık…Baktım tüple yemek pişirecekler…Karşı çıkıyorum..Tezek kokusu sinmeli yemeğe diyorum… Tezek ile pişirilen akşam yemeği ve közde demlenen çayın tadına doyum olmuyor… Birden ilkel insanların bizlerden daha mutlu olduklarını düşündüm…Yapay ışıkların her birinin, gökyüzündeki yıldızları gölgelediğini görebildim…Gece ıssız ve sessizdi…Ay henüz doğmamıştı…Sürülerin karnı tok…Köylü ekinlerini tarlada bırakmış…Buğday başakları yerlere dökülmüş…Ve ben birden gündüze gidiyorum…Gündüz konuşmalarda bir söyledik bin ahh işittik…Köylülüğü bitirmişler…Ekip dikmeden yardım adı altında paralar dağıtılıyor…Evlere kömür,yiyecek yardımları yapılıyor…Bir köylümün bu yardımı reddettiğini öğreniyorum…Bu paralarda tüyü bitmemiş çocukların hakkı vardır diyor…Gözlerim büyüyor sevinçten…Kalkıp toprak kokan,insan kokan ellerini öpüyorum…Köylüyü tembelleştirmişler…Domates,üzüm,karpuz; ekmek dahi şehirden gelir olmuş…Şaşırmıyorum…Fakirlik ebedi ve ezeli hale getirilmiş…İktidar, yaratılan her bir fakirde, iktidarını sağlamlaştırmış…Kanıyorum…Ve yeniden geceye dönüyorum…
Tatlı bir sohbet başlıyor çobanlarla…Çoban arkadaşlardan birisi soruyor…Bu Ergenekon meselesi nedir diyor…Bense; birden hemen yanı başımızda yatan sürülere dönüyorum.…Sürüler tam bir daire biçiminde birbirlerine sokulmuşlar…Yatıyorlar…Bazı koyunların ayakta uyuduklarını görüyorum…Bir süre sonra ayaktakilerin yattıklarını,yatan bazılarının da tekrar ayağa kalktıklarını gözlemliyorum …Bu kurtlara karşı koyunların içsel olarak geliştirdikleri bir korunma içgüdüsü imiş.. Şaşırıyorum…Öğrenmenin hazzını yeniden yaşıyorum… Dışarıda ise hafif bir rüzgar esiyor…Böceklerin korosu…Sessizlik oluyor bir süre…Çayımdan bir yudum çekiyorum…Soruya nasıl yanıt verebilirim ki…Bilemiyorum…Okumuş olmak da zor… Her şeyi açıklamak zorunda hissediyor insan… Yada karşındakinin beklentisi böyle…Birden soruyu sorana dönüyorum…Senin görevin burada koyunların karınlarını doyurmak…Onları besleyip güvenli bir şekilde çoğalmalarını sağlamak…Bu hedef hiç değişmez; yıllar içinde sen değişsen bile; bir başka çoban bu süreci sürdürür diyorum… Birden gözlerim iri,keskin bakışlı çoban köpeklerine kayıyor…Köpekler, çobanların en büyük yardımcıları,onların elleri ve ayaklarıdırlar…İyi yetişmiş bir köpek, güvenli bir sürüdür…Kurtların baş düşmanıdır onlar…Gerçekte de çobanın arkasında görünmeyen bir eldirler… Güçlü bir eldirler…Bu el, köpeğin yetişmişlik halidir… Kısa vadede çoban sürüyü eksiksiz, emin bir biçimde yetiştirmelidir… Çobanlar değişebilir…Ancak uzun vadede hayvancılığın yaşayabilmesinin; değişmez kuralları vardır…Bu kurallardaki sapmalarda, çoban köpeğinin gücü ortaya çıkar…Eğer çoban zayıf ve dikkatsiz kalırsa,ayakta uyuyan koyunların haberciliği yetmez ise…Bir görünmez içgüdü köpekleri harekete geçirir diyorum…Çobanların şaşkınlıkları gözlerinden okunuyor…Biten çayımı yeniden doldurmak için kalkıyorum…Kurtlar; çobanın ne zaman yanlış yapacaklarını bilirler,acemi bir çobanı ise; hemen anlarlarmış diyor çobanlardan birisi…Hayretler ediyorum…Beynim gerçek yaşantı ile anlatılanlar arasında gidip geliyor…Kurt hikayesi uyduran çoban geliyor aklıma…Koyunlardan bazılarını yok edip kurtlar yedi dermiş…Panik havası oluştururmuş…Kendi değerini böylece köylülere anlatabilirmiş…’’Bazen toplumları yönlendirmek için onları şok edecek olaylara ihtiyaç vardır.Eğer olay kendiliğinden oluşmuyorsa, siz amacınıza hizmet edecek şok olayları yaratırsınız.’’Bu ise derin kirlenmişliktir… Terörün içyüzüdür…Oyun böyle oynanmaktadır…Sohbet o kadar güzel ilerliyor ki…Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık…Ay doğmuştu…Ortalık aydınlanmaktaydı…Sürüler yavaş yavaş hareket ediyor,karın doyurma telaşı yeniden başlıyordu…Çoban arkadaşlardan birisi ile sürünün peşinden gidiyorum…Aklıma bir soru geliyor…Soluksuz soruyorum…Diğer çobanların sürüleri ile senin sürün karışıyor mu diyorum…Diyor ki: bazen karışırlar…O zaman köpekleriniz neler yapar diyorum…Bir güç denemesi yaparlar,hatta, bazan boğuşurlar diyor...Ama kimin köpeği güçlü ise, bu güç denemesinde o öne çıkar…Ama; akil hayvan hep kenarda olayları seyreder…O yeniden hızla koyun sürüsünün yanına döner…Onun işi kurtlarladır…Gider, uzaktan kavgayı seyreder…O hep koyunları düşünür…Ergenekon hesaplaşması bel ki de bu …Ayıklanma ve bir iç temizliktir…Ya da yeniden bir güç dengesi kurma planlarıdır… Bilmiyorum…Sadece yazıyorum…Yoksa herkesin her şeyden haberdar olması,en bilinmeyen bilgilerin ortalıklarda dolanması nasıl açıklanabilir ki…Temizlik bir arınmadır; biliyorum…Kurtlar her yerde…Sürüler de…Çobanın akil yardımcıları da…Görünmezler…Hayat böyle bir şey…Sürecektir…Belki de derin sürü temizlenmektedir…Çobanlar değişse de,sürüler karışsa da …Temel kurallar değişmemektedir...mutlu bayramlar...sevgi ve saygılarımla...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.