YAĞMUR ve KAPLUMBAĞA
YAĞMUR ve KAPLUMBAĞA
Bizim oralara nisan ayında çok yağmur yağar. Yine böyle yağmurlu bir nisan ayı günüydü. Evden çıkarken şemsiyemi de yanıma almıştım. Dışarı çıkar çıkmaz iri iri yağmur damlaları düşmeye başladı. Islanmamak için hemen şemsiyemi açtım.
Bu yağmurlu havada nereye gitsem diye düşünürken birden aklıma kütüphaneye gitmek geldi. Daha geçen hafta bir kitap almıştım ama henüz onu okumayı bitirememiştim. Yine böyle yağmurlu bir günde beni kütüphaneye üye yapan abla gülümseyerek; ‘’insanlar, kütüphanede kitap okumak için yağmurlu havaları tercih ediyor’’ demişti. Neden olmasın? Ben de bugün; ‘’Yağmurlu havada kitap okumanın tadına varayım’’ dedim.
Hangi kitabı okusam diye düşünürken önümde bir kaplumbağa gördüm. Sanki ıslanı yormuş gibi bir telaş içinde yolun karşısına geçmeye çalışıyordu. Beni görünce ayaklarını içeri çekti. Sadece başı görünüyordu. ‘’Ne güzel! Evi de yanında. Nereye giderse evini de yanında götürüyor?’’ diye düşünürken birden aklıma ‘’kaplumbağaları daha yakından tanımak için bundan iyi fırsat mı olur?’’ diye düşünürken, kütüphanenin merdivenlerini adımlı yordum.
İçeri girdiğimde üye kartımı göstererek; ‘’kaplumbağalar ile ilgili kitap almak istiyorum’’ dedim. Görevli abla gülümseyerek ilgili kitaplardan birini getirdi. Kaydını yaparak; ‘’Şu pencerenin kenarındaki masada okuyabilirsin’’ dedi. Kendisine teşekkür ederek gösterdiği yere oturdum. Yağmur henüz dinmemişti. Damlaların cama çarparken çıkarttığı sesler arasında kendimi; ‘’kaplumbağalar’’ adlı kitabın sayfaları arasında bulmuştum...’’ * Salih KOÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.