Ormanlar Yanmasın ve Yetişen Nesilleri Kurtaralım.
Yeni nesile İslam’ı ve vatan sevgisini nasıl anlatmalı ki, ikna olsun.
Ülkemde bile Türk parası varken herkes dolar kullanıyor ve dünyanın her yerinde geçerli bir para…
Dünyada ki her genç gibi aynı yabancı müzikleri dinliyor, onu söyleyenleri herkes tanıyor…
Aynı elektronik cihaz ve medyayı herkes kullanıyor, gözlükler, parfümlerde her yerde aynı rağbeti görüyor ve oldukça pahalı.
Borsa, faize dayalı işler, geçim şartları her yerde aynı.
Yeni nesil bunları yaşarken, vatanına sınır çizmiyor… İnandığı bir din olmuyor… Nerede olsa yaşarım diyor. Yurt dışına gitmek için can atıyor! Ölümü görüyor ağıt bile yok. Ölü evinde iş konuşuluyor. Ölümden sonrasına inanmadığı bir dinsizlik olgusu içinde dolanıp duruyor.
Bunlar günümüzde yaşanan gerçekler. İnsanın fıtratında zaten daha fazlasını istemek var, en iyiye ulaşmak için neden harekât alanı dünya ile hatta ay ya da marsa gidecek kadar geniş tutmasın ki?
Bu nesile sen nereye gidersen git, Türk’sün… Gittiğin yerde ikinci hatta üçüncü sınıf vatandaş olursun gerçeği inandırıcı gelmiyor. Onun bildiği tek gerçek çok parası olmalı ve onu rahatça harcamalı… Sınırsızca eğlenmeli! Neymiş evlilik de… Akrabalık da… Milliyetçilik şuuru aramak ta…
Haydi, git gerçeği anlarsın gittiğinde demek de çözüm değil. Diyelim ki bu yapabilse, kaç kişi bunu yapacak maddesel güce sahip ki?
Ancak çözüm üretmeli ve günümüz neslini başıboş bırakmamalıyız. Onları yabancı kültürün ezikliğine teslim etmemeliyiz ama nasıl? Bu okulda verilse, verecek öğretmenlerde çocuklarında bu çaresizliği yaşarken… Çocuklar oyun programları ile orada sunulan yaşam kültürü, yabancı dil ve müziklere aşina oluyor ve kendi ülkesini müziğini, dilini ve yaşam biçimine karşı soğuyor. Devletin ilgili kurumları bu oyunların oynanmasını sigaranın satılmasında olduğu gibi yaş kotası koymalı… Ergenliği atlatan gençler oynayabilir gibi… İnternetten kolayca indirilen yabancı ülke kaynaklı ve para ödemeden oynanan oyunların, mutlaka kasıtlı rolleri var. Kim bedava başkasına bir şey verir ki, özellikle yabancı ülkeler? Ebeveynlerden başlayan bir takip devlet ile devam etmeli. Çocuk neyle meşgul oluyor, arkadaşı kim, boş zamanlarında ne yapıyor merak edilip her yanlışa karşı caydırıcı önlem alınmalı. Kafası allak bullak olmuş, aileden ve devletinden kopmuş bir çocuğa belli bir yaştan sonra nasıl bir terbiye veya öğüt verilebilir ki?
Ülkemde bile, her güzel işe muhalefet eden siyasiler varken, güzelliğe çomak sokmak isteyen gruplar varken… Siyasiler güç dengesini eline almak isterken… Çocukları neye ikna edeceğiz ki? Biz örnek olamıyorken, onlar hangi güzelliği örnek alacaklar ki? Öyle yanlış vecizeler var ki… Adam on kere hacca gitmemeli, neymiş Araplara para kaptırmak olurmuş bu… Ortaya bir Arap düşmanlığı ekilirken diğer yandan adam onlarca kez Amerika’ya gitse on birincisi eleştirilmiyor. Oraya para bırakmıyor muyuz? İnsanlar hacca giderken ruhunda ki pislikleri temizliyor ve arınıyor… Ya Amerika’da? Herhalde benim ülkem neden Amerika gibi değil diye etrafına yaydığı yaygara ile gençleri zehirliyor. Ülkesine düşman sayısını artırıyor. İnsan nereye giderse gitsin, seyahatte güzellikler var. Gördüğü güzellikleri ülkesine taşıyan ve etrafına pencere açan iyi niyetliler var. Vatanını parlatan, onu gelinlik kız gibi süsleyen birileri olmalı, gidin gezin ve doğru olanı öğrenin ve ülkenizde onu inşa edin. Bizimde her güzelliği görmeyene göstermemiz gerekiyor. Onları yaşayan olmak istiyoruz da…
İnsan belli bir yaştan sonra eğilmiyor, hani atalarımız demiş ya, “Ağaç yaşken eğilir…” Çocuklarımızdan başlayan milli bir proje ile beyinleri milli şuurla yıkanmış eğitim ve öğretim yeniden yapılandırılmalı. Mesela yirmi kişilik bir sınıfta, kendi giydiklerini giymeyen arkadaşlarına aralarında topladıkları para ile aynısını satın alıp aynısını giydirmelerinin sağlanması gibi. Hangi kültürden olursa olsun, o sınıfta bölünmeye yol açmayacak paylaşımları desteklemeli. Yardımlaşma ve alçak gönüllülük yaygınlaştırılmalı. Ülkesini seven, acısını acısı bilen, kendi kültürünü ve tarihini öğrenen, hangi dine ait olduğunu ve yaşaması gerektiğini anlayan bir eğitim ve pratiklilik…
Çocuklar hangi kültürü severek büyümüşse onun ürünleri oluyor gençliği de. O yaşa gelmiş bir kişinin seçimini yargılamak yerine artık saygı gösterilmeli. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş maalesef denmeli… Bir yangın var ve o yangın yaktığı her yeri siyaha bürüyor ve çölleştiriyor. Onu söndürmek gerek ama söndüğünde ki manzara insanın yaşam kalitesini toz duman ediyor. O yeşersin diye geçen süreçte yılları alıyor ve bu yakan elleri eğitmezsek yine o orman yakılıyor da. Buna bir an önce çözüm bulmalı ve ülkemin insanı kendi milli şuuruna sahip çıkması sağlanmalıdır.
Ormanlar yanmasın ve yetişen nesilleri kurtaralım.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
çok çok haklı yerinde tespitler ağabeyim
çocuklarımız bizlerin geleceği
bu dünyayı onlara en temiz niyetle ve umutla sevgiyle emanet etmeliyiz
ormanlar ve çocuklar
Allah yoktan var eden ve ne çok emekle büyüyor insan da orman da
yabancı mamuller ve yabancı hayranlığı
bunu kırmalıyız çocuklara gençlere izah edip onlara dinimizi tanıtmalı ve değerleri sunmalıyız
değer addedilen nice şey:
sevgi
inanç
asalet
vatan sevgisi
her anlamda bizlerin payı çok fazla yetişen yeni nesilde
duyarlı yüreğiniz dert görmesin ağabeyim
selam ve dua ile