- 487 Okunma
- 5 Yorum
- 6 Beğeni
Temmuz güneşi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayat ’göz açıp, kapayıncaya kadar’ geçip gidiyor.
Ve biz birde bakmışız ki, onun "sonuna gelmişiz...
Aylardır, yıllardır stresle beklediğim o an sonunda gelmişti. Doktorlar ameliyat günüme sonunda karar vermişti." önümüzdeki perşembe " yazıyordu mesajda. Artık onca zaman sonunda kabullenmiştim bunu. Ne kaçasım vardı artık, ne uzatasım bu süreci, bir an evvel atlatmak istiyordum. Ama önce yapmak istediklerim vardı. Mesela ’ailecek son kez bir piknik yapmak’ ve de ’Ayasofya’ da bir pazar sabahı namaz kılmak’ öyle de yaptım. O haftasonunu dolu dolu geçirdim. Ayasofya’ya gittiğimde cemaate zar, zor yetiştim son rekatta namaza durup, onlarla birlikte selam verince içime sinmeyip bir daha namaza niyet ettim. Herkes dağılıyordu, o anda yere kenetlenen gözlerim sanki kapandı ve ruhum bedenimden çıkıp diğer insanlarla, kapıya doğru yöneldi. Ayakkabılarımı gördüm, sonra birden gözlerim kararır gibi oldu. Bedenim başımdan aşağı karıncalandı ama tüm bu süreçte namaza devam edip duaya geçtim. Son duamı eder gibi o günün kolaylıkla geçmesini diledim. Duadan hemen sonra çıkıp kapının önünde hayır sever bir vatandaşın dağıttığı çorba ve simit ile karşılaştım. Yakınlarım şekerim ya da tansiyonum oynadığını düşünüp beni otutturup o çorba ve simitlerden getirip verdiler.
Günler sonra hastaneye yatış işlemleri için oradaydım. Sıkıcı prosedürleri geçerken benimle aynı zamanda yatış yapan hastalarla tanıştım. Heyecan ve gerginliğin tersine şakacı ve rahat tavırlarım herkesçe dikkat çekmişti. Çoğu hasta benden yaşça büyüktü. Esprilerimle onlarıda rahatlamış gibiydim her biri sağ olsun inşallah aynı odaya düşeriz diye temenni ediyordu. Sonunda sıra bana geldiğinde yerimi yine bekleyen benden yaşça oldukça büyük olan Birgül ablama vermiştim. Herkes işini bitirip kan verip, kahvaltıya giderken ben ve evraklarla ilgilenen doktor aç kalmıştık. Kendimi iş mülakatın da gibi hissettiğim bu sıkıcı imza işleri de bitince doktor öğle yemeğine, bende kan verip kendime son kez bir ziyafet vermeye doğru yol aldım. Annemle hastanenin yakınında bir restoranda oturup bir güzel karnımızı doyurup sonrasında alış-veriş yapıp odamıza yerleşmiştik. Odaya geldiğimizde bizi karşılayan oda arkadaşım Birgül ablaydı. Oda beni görünce gülümseyip "içimden hep dedim ki o konuştuğum kız gelir inşallah yanıma ve sen geldin" dedi. Akşam gırgır şamata bir koğuş partisi verdik. Onun çocuklarından benim kankam dan gelen çaylar ve ikramlıklarla son gecemizi geçirdik. Oysa hayalimde gergin ve uykusuz bir gece vardı. Sonrasında uyuyup sabah erkenden uyanıp kanlarımız alınıp ameliyat için hazırlıklar başladı. Sırayla seslenip odalardan ameliyat için hazırlanmamızı söylerlerken o sıra bana gelmişti. Sedyeye oturduğumda yine etrafa gülümseyip şakalaşmaktan kendimi alamadığımı görenler yine benim gibi bir gün önceden yatış yapan o stresli insanların arasından geçip giderken belki bir nebze cesaret vermişimdir diye kendimi teselli ediyordum. Anneminde benim bu enerjim sevindiğini ben güçlü oldukça daha güçlü dua ettiğini görüyordum. Hayalimde ki gibi değildi hiç bir şey günlerce yaşadığım stresin zerresi yoktu o anda.
Asansöre bindiğimde etrafımda ki insanlar korku dolu bakışlar görmüyordu. İçim rahattı beni bekleyen o muallak sona razıdıydı ruhum adeta ya da hazırdım. Sonunda ameliyathanenin kapısından içeri girip o bekleme alanına alındığım da annem tarafından burnumdan öpülüp içeri girerken bizden çok hüzünlenen görevli annemi de yanımda beklemesi için içeri almıştı. Böylece ameliyata girmeden evvel bir kaç selfie çekip, kafamızı dağıtacak konular bulmuştuk. Sonra yine beni bırakan görevli gelip beni ameliyat odasına götürdü ve annemden ayrılıp gittiğim bu oda da beni bekleyen doktorlara teslim olup sorulara cevap verirken "şimdi başın dönecek" sözünden sonra kendi kendime tekrar edip "şimdi başım dönecek ve bilincimi yalnızca bir süreliğine kaybedeceğim ve o arada beni tedavi edecekler" diyerek kendimi telkinleyip uyumuşum...
Kalktığımda herşey olup, bitmişti. "Bunu da atlatlattım elhamdülillah!" diyerek kendime gelmeyi bekledim. Üzerimde ki sarhoşluk hali çok sürmedi ve beklediğim gibi ağrım, sızımda olmadı öyle. Anladım ki kafamda aylarca, yıllarca kurup büyüttüğüm şey içimde ki güçten ve inançtan büyük değilmiş. Nihayet orda bir gece daha kalıp eve geri dönebilmiştim. Annemin evinde bana iyi bakacağını bildiğim ve tek güvendiğim kişi olan annemle birlikte geçirdiğim bu bir kaç günde beni çocukluğuma götürdü.
İnsanlar yaşlandıkça özüne varıyorlardı...
Bir temmuz ayı başlangıcı, içimde tarif edilmez duygularla hüzünle ve cesaretle yürüdüğüm bu hayatımın bir başka evresine geçiş dönemiydi. Ayrıca temmuz ayı beni büyüten ve zihnime binlerce güzel anıyı yerleştirip göç eden anneminde ölüm yıl dönümüydü. Şimdi annemi izledikçe sanki ananemi izliyor gibi oluyor ve temmuz rüzgarı estikçe o çocukluğumdaki yaz günlerine dönüyorum. Ananemin saçları geliyor aklıma uzun siyah saçları. Saçlarını kremleyip, uzun kelepçeli tokası ile arkadan bağlar ve ortadan ikiye katladığı eşarbını başına geçirip eşarbını aşan saçlarının at kuyruğunu sırtına salar ve eline aldığı küçük anahtarlık cüzdanına paralarını sıkıştırıp pazara çıkardı.
Pencerenin kenarında gözlüğünü takıp pirinç ayıklarken asık suratından sarkan yanaklarını öpesim gelir öpüncede kızar sonra kendini tutamayıp gülerdi. Çok titiz kadındı ananem hiç oturmaz sürekli bir şeylerle uğraşırdı.
Şimdi bakıyorum da yaş aldıkça annesinin aynı olan annemde onun sahte çiçekleri aksine canlı çiçekleriyle, evinin süsüyle düzeniyle uğraşırken onun gibi mutlu ve halinden memnun. Hayatımda ki bu iki özel kadında herşeye rağmen yaşamayı seven güçlü kadınlardır. Benimde ileride böyle güçlü olmama giden yolun belkide ilk adımıydı bu evre.
Dileğim onlar gibi hayatından hoşnut bir şekilde yaşayıp, önceki nesillerime örnek ve ilham olmaktır.
O eşsiz ve mukaddes temmuz güneşi benim hayatımın ikinci başlangıcının sembolüdür artık...
...
YORUMLAR
Benzer bir durumla karşılaşmıştım. Hayır oldu sonu. İnanmak, teslim olmak zayıflık değil aslında. O teslimiyet ki aslında gücün göstergesi. Bilmek ne güzel en sonunda her canlının öleceğini bilip kendisine karşı da kabullenip dirayet gösterebilmek... Ne mutlu size, hem gıpta ettim hem hüzünlendim de... Allah şafi ismiyle şifa versin...
Beğeniyle okudum ayrıca yüreğinize sağlık, edebi yönden de güçlü bir yazı olmuş...
Selam, dua ve saygılarımla...
Sırrakalem
Ama tabi ki, güne gelmesi ve siz değerli yazarların yorumlarıyla taçlanmasıda ayrıca morel oldu bana.
Dualarınız için ayrıca teşekkürler efendim :)
En derine dokundu kaleminiz.
Gün güzelliğini kutluyorum ve yüreğinizi de.
Tüm güzellikler sizinle olsun
Sevgimle ve sevgimle...
Sırrakalem
Sırrakalem
Beğenilmesi de, ayrıca sevindiriydi benim için :)
Güne düşen yazınızı Tebrik ederim... Güneşiniz sevdikleriniz Dualarınız daim olsun... Yazınız çok güzel ve manidar Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem güzel ve manidar bir yazı Tebrik ederim...Selam ve Saygılarımla...