- 305 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DİNDE ÖZ VE KABUK İLİŞKİSİ
DİNDE ÖZ VE KABUK İLİŞKİSİ
DİN yalnızca şekilden ibaret değildir. Şekilde Müslüman olmak yeterli değildir, bazen de dinin ruhuna taban tabana zıt bir durumdur. Münafık da şekilde Müslümandır; fasık da. Üçü arasında belirgin farklar vardır. Münafık şekilde Müslüman ancak özde kafirdir. Fasık ise günahlarla dolu Müslüman. Gerçek Müslüman sözü özü bir insanı kamil olma yolunda nefsiyle savaşan kişidir.
Bu tanımlamaya göre Esed de Müslümandır, İşid lideri El-Bağdadi de. El-Nusra da Müslüman örgüttür, özgür Suriye Ordusu da. Kadirov da Müslümandır Cevher Dudayev de. İslam’ın adını kötüye çıkaranlar, İslamofobiye sebep olanlar da Müslümandır, bu anlayışı yıkmaya çalışanlar da. El-Kaide de Müslümandır Taliban da. Karzai de Müslümandır Usame Bin Ladin de.
Bu kişiler arasındaki fark öz ve kabuk ilişkisindedir. Abdullah İbn-i Sebe de Müslüman olduğunu ilan ediyordu, ama Peygamberin eylemleri aleyhinde elinden geleni ardına koymuyordu. Kuzman da Müslümandı ama İslam için değil Medine’deki hurmalıkları için savaşıyordu.
İşte Müslümanlar olarak bu iç-dış, zarf-mazruf, öz-kabuk ilişkisini iyi ayarlamak zorundayız. Söz de değil özde
Müslüman olmak kendini sürekli kontrol etmek, eleştirmek ve kınamakla mümkündür. Bu doğruyu sürekli elde etme çabası öyle pek kolay başarılacak bir şey de değildir. Hele hele günümüz dünyasında, herkesin nefsini putlaştırdığı, eğozimanın şaha kalktığı dünyada.
Bu dünya kapitalizmin sürekli tüketme kültürün pompaladığı dünyadır ve sürekli tüketme ahlakı insanı azgınlaştırma, yoldan çıkarma, nefsi istek ve arzularını şaha kaldırma yarışının yapıldığı yer olmaktan başka bir fonksiyonu kalmayan mekandır. Ahiret duygusunun ötelendiği, unutturulduğu, yok sayıldığı, bu alanda inananla inanmayanın adeta yenileştiği düşünülürse durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılabilir.
Evlerin içini işgal etmiş medyanın (tv ve internet) toplumların yaşamlarını aynileştirdiği ortada. Yalnızca reklam arası namaz kılmak, zoraki verilen zekat, adet kabilinden tutulan oruç bizi ne kadar gerçek Müslüman yapabilir acaba.
Eğer doğruyu sürekli elde etme çabamız yoksa eğer her işimiz Allah adına değilse, eğer evrensel doğrular yerine, günübirlik değişken doğrulara sahipsek ne kadar Müslüman sayılabiliriz. Eğer kendi yanlılarımızı görmek ve onları düzeltmek yerine başkalarının yanlışlarını araştırıp onları düzeltmek(!) çabasındayken ne kadar iyi Müslüman olduğumuzu söyleyebiliriz. Kendimizden başka Müslüman kabul etmediğimiz, kendimizden başka herkesi yanlış yerde gördüğümüz bir gerçek. Bu durumda bizim gerçek Müslümanlıkla ne kadar ilişkimiz vardır.
Başkalarında kusur aramak ve görmek şeytanın keşiflerinden bir keşif iken, Müslüman olarak birbirimizin ayıbını örtmekle mükellef iken biz ne yapıyoruz. Tam aksine biz kendi hatalarımızı sevap saymış, başkalarının sevabını günah addetmişiz.
Onun içindir ki bir türlü doğrulamıyor, İslam izzet şerefine sahip Müslümanlar haline gelemiyoruz. Onun içindir ki 3,5 Yahudi İslam alemine meydan okuyor. Onun içindir ki Müslümanlar birbirini katlediyor. Onun içindir ki dünyanın her yerinde Müslümanlar acı içinde. Onun içindir ki birbirimizi yiyoruz. Onun içindir ki kardeş kardeşe düşman. Onun içindir ki bir türlü iflah etmiyoruz.
Büyüklerden birine sormuşlar ’Müslümanlar ne zaman kurtulacak ‘diye. O da ‘ bana Müslüman gösterin size kurtulduğunu müjdeleyeyim’ buyuruyor. Ne derin bir ifade. Müslüman zaten kurtulmuş demek. Önce nefsinden, sonra diğer felaketlerden.
Yine başka bir büyüğün ifadesiyle: (Sahabeyle günün Müslümanlarını karşılaştırırken) "Siz onları görseydiniz bunlar deli derdiniz, onlar sizi görse bunlar Müslüman değil" derlerdi.
Gerçek İslam’a delilik derecesinde sahip çıkmadığımız müddetçe kurtulamayacağız. Kendimizi eleştiri ocağında yakıp kavurmadıkça gerçek Müslüman olamayacağız. Hep başkaları cehennem dediğimiz sürece gerçek Müslüman olmak hayal.
Varın gerisini siz hesap edin.
Ahmet Kemal
________________________________________
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.