- 414 Okunma
- 3 Yorum
- 8 Beğeni
BERHUDAR OL...
Bir düş sağanağı bu içimin kıvrımlarında raks eden bin bir düşünce.
Mevsimim ben belki de mevsimsiz bir özlemim içimin yıkık duvarlarında çakılı gözlerim hali hazırda akan gözyaşımla cenk halindeyim evrenle.
Muteber bir fısıltı diliyorum Tanrı’dan elbet sadece O’nun bildiği ve duyduğu ve yine O iken kulağıma fısıldayan.
Öylesine bir coğrafyayı mesken tutmuş ki kalbim kibirsiz ve asil ve sıra dışı bir sevgiyle eşleşen sözcükler.
Tabanları yanıyor kalemin ve kulakları çınlıyor büyük ihtimalle birileri anıyor kalemi.
Kalemsizim bu gün ve de kale’ m düştü işte.
Şehla gözlerinde gecenin cebimde hüzün taneleri.
Şiarım yok artık ne de mesken edindiğim bir coğrafya var ben rüzgârın kızıyım asla hız kesmeyen ben yanlışlar doğruları götürdükten sonra geride kalan son doğruyum.
Tasvip mi etmeli insanlar illa ki içimden geçeni?
Hoyrat bir kanat solumdan göğe uzanan ve kalbimin yaralarına iyi gelen o esinti…
Berhudar ol, dercesine cin gibi gözlerim.
Beynamaz bir sırıtış ve sıtmanın üşüttüğü de değil ben insanların sevgisizliğinden üşüyorum ve düştükçe düşüyorum dibe.
Kanayan heceler.
Karartı yüklü çehresi gecenin ve de.
Lütufsa aşk latife ediyor mu sahiden de yürek?
Ah, miski amber kokulu cennet bahçem ne zaman ayak basacağım sana?
Ah, Rabbim gizinde ve izinde bu duyguların ne ara son bulacak can çekişen sözcüklerim?
Gönlün minvali ve de mimarı; göğün hutbesi ve dokunaklı kubbesi…
İlahiler geçiyor içimden iman gücümle yeniden doğduğumu müjdeliyor gün ışığı oysaki henüz gün doğmadı ama ruhumdaki ışıldak aydınlık kılıyor evreni.
Hele ki yok mu o meddücezir?
Figanı ve fısıltısı fıtratımda saklı tevazu nice de acı.
İçimi açamadığım kadar da var hani.
İçlendiğim mi içerlenen kalem mi?
Bir rota ise hayat nüktedan bir hece ise aşk ve aş erdiğim huzur ve nüvesi dünün sanırım güveler yiyor içimde saklı asırlık sırları ve sadık olduğum kadar Rabbime kaybolmanın da verdiği o sersemlik ile illa ki başa alıyorum hikâyemi.
Uzağındayım gölgelerin.
Tuzağına düşmedim henüz karanlığın.
Ama kucaklıyorum da mehtabı ve karanlığı ve başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor.
Evhamla seviyorum esefle söyleniyorum kendime ve kimsesizliğimi sonlandıran Tanrı asla çekmiyor elini benden.
Kararan gözlerim semiren yürek.
Semada saklı bir yıldızım belki de en parlağı ve dokunulmazlığım var benim ve büyüdükçe büyüyor gözlerim.
Kamaşansa tek hece kayıp bir bavul gibi içinde saklıyım ben bunca nazın niyazın.
Bir uğultu esir alan beni uğruna ne gemiler yaktım üstelik sevginin ve palas pandıras sevmenin bir adım sonrası elbet refüze edildiğim cihanın da tarihçesi iken aralıksız not düştüğüm.
Sözcükler ve sema gösterisi.
Şimal Yıldızıyım işte zemherilerde doğup ölen bir Kutup Yıldızı belki de.
İhya edilesi yüreğin köpürdüğü ve kaybolan duygular.
Havsalam almıyor kimi zaman ve kudretini hissediyorum Rabbimin.
Külçe ağırlığında bazen ya da kilit noktası evrenin elbet sevgiyle diktiğim bunca sökük bunca cümle belki de cahil cesareti benimki gücüm yettiğinden de fazla severken.
YORUMLAR
Hakikatler saklı satır aralarında.
Sahi uykuda mıyım yoksa gözüm açık mı rüya görüyorum?
Her biri olası yeter ki sevdiğimiz kadar da sahip çıkalım sevdiklerimize ve değerlerimize.
Sökün eden sözcükler.
Bazen sus payı bir söylem.
Bir o kadar yazmanın keyfi şiirler gibi...
Şiir olmak ve de şiir yazmanın keyfi nasıl terk edilir?
Umut da sevgi de kelam da bitimsiz.
Tıpkı gece gibi tıpkı inanç gibi bitimsiz kelamım.
Tıpkı son şiirimde olduğu gibi:
BİTİMSİZDİR KELAMIM...
Esmer bir yalnızlığı var gecenin, ufkuna banılası rüyalar tam takır hayaller ve uçuşan perdeleri yalnızlığın…
Maviden mintanı, saydam yüreği
Dokunulmazlığın yanan külü
Bozguna uğramış demirden parmaklığım
Parmak aralarımda saklı
Kalemin ince zarif bedeni
Aşkın neşri
Varlığın nesri
Şiir olmanın şiir yazmanın keyfi.
Kayıp da düştüğüm zemin
İri adımlar
İri adamlar
İrisi gözümün
İnzivada geçen yıllarım
Taban teptiğim okul yolları
Yorgunluksa yularım
Aşkım ben
Neşriyim özlemin
Mıntıkamda saklı bir heyecan duyduğum
Sonsuzluksa içimde kalan ukde
Başı olmayan bir romanın son sözü olmaya aday
Başa aldığım hikâyeden arda kalan
Ardıç kuşuyum gecenin
Öksüzlüğüm bitimsiz
Mühür bastığım kalbim nefessiz
Bense bir ömür sevdiğim kadar pervasız
Ve işte geldim sona.
Oylumu mevsimin
Obruğu yüreğin
Olur olmaz acılar depreştiğim
Dar uzun koridorlarda attığım voltalar
Esen rüzgâr
Yâd edilesi ömür
Çapraz ateş altında kaldığım o devasa hangar
Ve işte serpildim ileri geri konuşanlardan uzak
Rabbime yakın ve aşka tutsak
Hazan mahsulü sözcüklerim
Temmuzun yakıcı güneşine serilmiş
Bir havlu gibi kendi içimde kuruduğum.
Bir içimlik değildir yazılan
Bir ömürlük olsa bile nice noksan
Dile gelmez çok şey
Aşkın eşref saatinde tutulan güneş gibi
Gün yüzlü bir seyyah
Unutulmuşluğun rotası ve verilen hüküm
Nicedir hasretim kendime
Haset olanlara yok sözüm
Irkı olmayan yalnızlığımla bazen kördüğüm
Bazen koptuğum dünüm
Delişmen yürek teftişte
Dalışa geçtiğim denizin rengine tutkun bir sözcüğüm:
Adı insan
Varlığı noksan
İhya edilesi ne var ne yoksa
İmha edemediğim hatalarım
İfa ettiğimden öte duygularım
Bir mizansen içinde saklandığım
Miadı dolar dolmaz lakin
Umuda vakıf olduğum kadar bitimsizdir kelamım.
Gülüm Çamlısoy
Semada saklı bir yıldızım belki de en parlağı ve dokunulmazlığım var benim ve büyüdükçe büyüyor gözlerim.
Kamaşansa tek hece kayıp bir bavul gibi içinde saklıyım ben bunca nazın niyazın.
Bir uğultu esir alan beni uğruna ne gemiler yaktım üstelik sevginin ve palas pandıras sevmenin bir adım sonrası elbet refüze edildiğim cihanın da tarihçesi iken aralıksız not düştüğüm.
Sözcükler ve sema gösterisi.
Şimal Yıldızıyım işte zemherilerde doğup ölen bir Kutup Yıldızı belki de.
İhya edilesi yüreğin köpürdüğü ve kaybolan duygular.
Havsalam almıyor kimi zaman ve kudretini hissediyorum Rabbimin.
Külçe ağırlığında bazen ya da kilit noktası evrenin elbet sevgiyle diktiğim bunca sökük bunca cümle belki de cahil cesareti benimki gücüm yettiğinden de fazla severken.
İhlâs içinde harika duygularla yazılmış muhteşem güzellikteki yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Bu anlam dolu harika yazılmış paylaşımınız
bana Fatih Sultan Mehmed Han'ın bir şiirini hatırlattı.
KİMSE
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi
Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu
Avnî (Fatih Sultan Mehmed)
Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Gülüm Çamlısoy
çok teşekkür ederim.
her yorumunuz adeta bir ders niteliğinde eşsiz bir bilgi hazinesi bu bağlamda müteşekkirim.
yüreğiniz dert görmesin
selam ve saygılarım sizinle değerli hocam
ŞÜKRÜ ATAY
Bu bakımdan ne kadar teşekkür etsem azdır, sağolun varolun efendim.
Sizin de yüreğinize ve kaleminize sağlık diliyorum.
En içten selam ve saygılarımla.