- 310 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BACADAKİ MİSAFİR
Eskiden,Anadolu’daki toprak evlerin dambaşılarına ’baca’denirdi.Tren istasyonlarına yakın evlerin misafir gelirde dışarıda kalır ihtimaline karşılık ışıklarını hiç söndürmeyen insanların hikayelerini okuyarak büyüdük.Böyle bir neslin, bırakın artık misafir kabul etmek,komşuluk ilişkilerinin bile bittiği bir dönemi yaşayacağını söyleseler, inanmazdım.Ama ne yazık ki arkadaşlığın,dostluğun,komşuluğun maddiyata evrildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Yazlık sinemaların açık olduğu bir dönemde akşamları iki film oynatan bir sinemaya gitmiştim.film,geç saatlerde bitmişti.Saat 24’ten sonra sokak lambaları da yanmadığı için ay ışığında eve doğru yola koyulmuştum.Sokak köpeklerinden korunmak için de elime bir sopa almıştım.Neyse,yarım saatlik bir yürüyüşten sonra evimizin dış kapısına gelmiştim.
O da ne!
Kapı kilitliydi.Mecburan,diğer bacalara göre daha aşağıda olan samanlığın bacasına çıkarak,ordan da avluya atlayacaktım,Zar-zor bacaya çıkarak ilerlemeye başladım.Bir taraftan da çok korkuyordum.Çünkü,hava karanlık ve ortalık ıssızdı.Korka korka ilerlerken birden yan tarafta beyaz bir örtü gördüm.İyice korkmuştum,Ne olduğuna dahi bakma cesaretim kalmamıştı.Birden koşarcasına bacadan avluya atladım.O hızla evin kapısına gelmiştim.Rahmetli babaannem, beni merak ettiğinden uyumamış hemen kapıyı açmıştı.Beni o halde görünce;
’Nerde kaldın oğlum,ne bu halin?’
Biraz nefes aldıktan sonra,Olanları anlatmaya başladım.
’Hay Allah!Boşa korkmuşsun oğlum!Bu gün çok misafir geldi,evde yer kalmadığı için birinin yatağını da hava sıcak mevsim yaz olduğu için ’baca’ya yani dambaşına serdim.’
Bu sözleri duyunca rahatlamıştım.Korkum geçmiş olsa da şaşkınlığım hala devam ediyordu.Daha sonra odama geçmiş,olanları düşünürken derin bir uykuya dalmıştım.Nede olsa lise talebesiydim.Gençliğin verdiği güçle her ne kadar korkmamaya çalışsak ta,iç güdüsel olarak herkes bu korkuyu yaşıyordu.Korkulardan ve korktuklarınızdan emin olmanız dileğiyle...
Abdurrahman KAHRAMAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.