- 229 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
ESKİ BİR AŞK MEKTUBU
ESKİ BİR AŞK MEKTUBU
Akşam olmuş, işyerlerinden her zamanki dönüş yoğunluğu çoktan başlamıştı, Suzan otobüste, ‘duracak’ butona basıp Ziraat Odası Durağı Bakırköy’de inince yüreğinin hoşluklarla dolduğunu hissetti. Günün yorgunluğunu, otobüste yanına oturan genç lise son sınıf öğrencisinin üniversite düşlerini coşkuyla anlatması hafifletti. Derslerinin çok iyi olduğunu, tıp okumak istediğini anlatırken genç kız; yüzene doğan canlılığa, gözlerindeki ışıltıya tebessümle karşılık verdi. Gençlikten olgunluğa doğru akan süreçte üniversite yıllarının, insana çok şeyler kattığını, idealist öğrencilerin hedeflerine ulaşmak için büyük uğraş vermeleri gerektiğini düşündü. Doğru insanlarla dostluk kurulmalı, aşk konusunda çok titiz davranılmalıdır. Girişimci, erdemli, ilim bilim, fen ve aydınlık yolunda ilerlemeli…
Hızlı adımlarla Bakırköy Marmaray durağının arka girişine doğru ilerlediği anda Ataköy yönüne doğru gidecek Marmaray Treni’nin hareket ettiğini gördü. Ataköy durağıyla toplam üç durak ötede Yeşilköy durağında inecekti. ‘Oh, ben de kitapçıları gezer, kitaplara bakarım, eski kitaplar indirimlidir’ diye düşündü. Kitapçılar Köprüsü üzerindeydi ve uygun ederlerle satılmayı bekleyen her türlü kitap vardı kitapçılarda. Eski kitaplar arasında; Boris Vian yazarının yazdığı “Günlerin Köpüğü- “resimli, isimli roman ilgisini çekti. Evdeki yalnızlığına ortak olacağını düşününce sıcacık hoşluklar doldu içine. Salondaki koltuğuna yerleşip kitabı açıp da içinde, ince pelür kâğıdına yazılmış olan bir aşk mektubu bulunca iyice heyecanlanıp, okumaya koyuldu bitmesini hiç istemezcesine…
* * * * *
AŞK MAVİME 03-05- 1995. Çarşamba
Ahsen’im, aşk tanrıçam, bir tanem, biriciğim; sen benim kalbime gökkuşağı renklerini kıskandıracak kadar ışıldayan en güzel aşk mabedimsin. Bu kez çok, çok özlettin kendini, seninleyken kocaman devasa dünyamın küçülmesine izin verme ne olur! Deniz mavisini fısıldayan gözlerin yakıyor kavurucu tazeliğiyle içimi. Bendeki tutku kontrol edilemeyen bir deli mavi, deliden de öte bir aşk mavisidir biliyorsun. Aşk mavisinin bu denli derinliklerini sen bahşettin bana. Gecenin safir renginin; gün ağarıp da mavi göğü, mavi denizleri aydınlatması gibidir seni beklemem. Yeniden söylememe gerek var mı bilmem ki; seni yaşatan, senle yaşayan bu tutkun kalbim sana aittir ve sonsuza kadar senin için çarpacaktır. Daha ötesini yazmak gerekiyorsa; biz mutlu şimdilerden, umutlu yarınlardan birbirimiz için yaşayan, iki ayrı kalbi birleştirerek devasa tek kalp olduk. İki benden bir gölge olarak zaman bizi kayda geçerken, duygularımızın köpük köpük sonsuzluğa aktığının ayırdındayız aşk bademim…Yalnız sende yaşamak, senin sevdanla çoğalmak bencillik olsa da ikimize ait çok gizemli, büyünün ötesinde bir adamız olmalı herkesten uzak. O ada ki aşk dünyası, aşk güneşi, aşk evereni olarak bizi bize armağan edecektir, aşk mavim…
Hafta sonu buluşacağımızı umut ederek içime sığdıramadığım konuyu yazmak istiyorum. Sana sürpriz yapmak istiyordum dayanamadım, ancak yazarken de sana sürpriz yapma heyecanı devre dışı kalacak. Düşlerini süsleyen kırsal yaşam konusunu çok düşündüm, araştırdım. Ege tarafında bir yakınımla iletişime geçtim. Kent yaşamından eskisi kadar ben de hoşnut değilim, hele değişimlerin getirdiği kalabalıklar zaman zaman boğuyor beni de. Zor olsa da işyerimi kapatmak, Ege’ye yerleştikten sonra aynı kırtasiye işini sürdürürüm, yeniden daha donanımlı bir dükkân açarak. Emelindeki kırsal yaşam için, dört dönüm bir arazi konusu var, tahta kulübesi yerine ikimizin zevkine göre iki katlı bir ev yaptırırız. Yakınındaki dağlık alandan kim bilir esintilerle rüzgârlar, nasıl büyülü çam kokuları, çiçek kokuları taşıyacaktır dalgalı kumral saçlarına. Seni mutlu ederek çok mutlu olacağıma inanırken, düşlüyorum da kent yaşamının dışına çıkmayan ben, kırsal yaşam acemisi olarak öğrencin olmam gerekecek. Çok sevdiğin kokulu sarı gülleri, çiçekçiden alarak değil de bahçemizde yetiştireceğimiz gül ağaçlarından kesip buket yapacağım sana. Kuracağımız yuvanın yakınındaki dağ yamacından kır çiçekleri senin için açacaklar, ormandaki yabanıl kuşlar senin için sevgi şarkıları söyleyecekler erkenden….
* * * * *
Ahsen, senden uzak kalmaya hiç alışamadım ben, alıştırmayı da hiç deneme. Mutlu, umutlu bekleyişler, özleyişler büyüleyici olsa da sakın beni yokluğuna alıştırma. Güneşin ufuktan yükselişi, koylara tutku dağıtan kum zambağının zarifliği seni çağırır hadi gel gel Ahsen’im gel. Senden asla vazgeçmeyeceğimi bildiğini, sana olan bu düşkünlüğümden de hoşlandığını ben biliyorum. İçimin senle evren ötesi kadar dolu olduğunu, sarhoş edici öpüşlerini özlediğimi bil. Kum zambağının bahşettiği tutkulu, sarhoş edici kokusuyla saçlarını bağrıma ser. Çıldırtan heyecanlar, hazlar kat gecelerime. Sana özlemim o kadar keskin ki, anlatmaya sözcüklerin yetmeyeceğini biliyorum. Yine de sen bakışlarınla bana, tüm dillere ait sözcüklerin aşk dizelerini yazdırıp okuyansın, aşkı tattıransın…
Denizden esen rüzgârların esintileriyle kum zambaklarının dayanılmaz büyülü kokusunu düşün. Turkuaz kıyıları süsleyen, (daha çok geceleri) kumullara misler döküp baş döndüren sonsuz o güzellikleri düşün. Evet senin isminin anlamı: Çok güzel, en güzel. İçime çağlar ötesinden güzellik açan, tutkular saçan aşk tanrıçam. Tıpkı Akdeniz’in endemik güzel çiçeği, kumda yaşayan prenses kum zambağı gibisin…
Çağatay Ardıç
* * * * *
Suzan okuduğu yirmi yedi yıllık aşk mektubunun derin etkisinde kalıp aldığı romanı unutmuştu bile. Düşlere dalmak, usundan uzaklaştırdığı ilk aşk heyecanlarını anımsayıp zamanı sorgulamak istiyordu.
Aldığı yüz altmış sekiz sayfalık “Günlerin Köpüğü” romanı arasındaki bu aşk mektubunu, âşık olunan kadın ‘Ahsen’ okumuş muydu? Boris Vian, yazarının bu romanı ona mı aitti? Yoksa çözümsüz nedenlerden dolayı Çağatay Ardıç, yazdığı bu aşk mektubunu sevgilisine hiç mi gönderememişti? “Günlerin Köpüğü” kitabı ona mı aitti? Kitabın içinde, bir iz bulabilir miyim? diye Suzan; ısrarla üç beş kez sayfalarını çevirdi. Hiçbir ize rastlamayınca; dünyasına hoşluk, neşe katacak olası yanıtlar sıralayıp durdu, kanepede üzerinde düşlere dalarak…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.