Gürültü
Sessizlik, en sevdiği şeydi. Sessizlik huzur, rahatça düşünmek, ve dünyadaki tüm iyi şeylerdi. Sessizlik onu o yapandı. Kendini bildi bileli kalabalıktan kaçar, yalnız kalmak isterdi. Eskiden bunu yapmak kolay olsa da şimdi sorumlulukları ve zorunlulukları vardı. Kalabalıkta bulunmalı, hatta orada bir yaşam sürdürmeliydi. Oturduğu ev kısa ve dip dibe olan apartmanlardan oluşan bir mahallede bulunuyordu. Aksi gibi bu mahalle şehrin en kalabalık ve gürültülü yeriydi. Öyle ki yan yana apartmanlarda oturan iki kişi birbirinin evindeki sesleri rahat bir şekilde duyabilirdi. Haliyle o da duyuyordu. Sol tarafındaki dairede genç bir çift, sağ tarafında ise üç çocuklu bir aile oturuyordu. Genç çiftin evinden müzik sesi eksik olmazken tahmin edeceğiniz üzere çocuklu ailede de bağırışlar kesilmiyordu. Her gün yeni bir kavga, her gün farklı bir misafir ve bitmek bilmeyen sesler. Gerçekten sesler onun bu dünyadaki sınavıydı. Buna inanıyordu. Bugün de sınavının en zor anlarından birini yaşıyordu. Aslında sadece huzurla oturup örgüsünü örmek, biraz kendine ve hobilerine vakit ayırmak istemişti. Fakat iki yanındaki dairelerden gelen sesler yetmezmiş gibi karşı evin bahçesinde düğün yapılıyordu. Bu nasıl bir düşüncesizlikti? Burada yaşayan insanların rahatsız olabileceğini hiç mi akıl edemiyorlardı? Birçok yol denemişti sesleri susturmak için. Pamuklar, peçeteler, kulak tıkaçları, yastıklar... Hiçbiri ise yaramıyordu. Bırakın sesleri kesmeyi azaltmıyordu bile. O kadar sinirliydi ve o kadar gözü dönmüştü ki ne yapacağını şaşırmıştı. Son olarak elleri sehpanın üzerinde gözüne çarpan tığa uzandı. İşte olmuştu. Uzun süredir kaybettiği sessizliği bulmuş, huzura kavuşmuştu...
Gökçen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.