- 470 Okunma
- 7 Yorum
- 4 Beğeni
YAZMANIN BİN BİR HALİ KAFKA...
’’Dünyadan kurtarabildiğim bir tek kelime bile yok
Oysa şiirin de nedenleri vardır
Tıpkı aşk gibi, kendimizden kurtarmak için kalbimizi,
İnsan sevdikçe kurtulur ya kalbinden,
Çiçek ayrı büyümek ister bahçeden,
Şiir de kurtulmak istiyor kelimelerin
Şehvetinden, şiddetinden, inceliğinden…’’(Alıntı)
Matbudur yalnızlık eşek sıpasıyım belki de: ömrün devasa çiftliğinde saklı bir sayacım belki de ahırdaki saman ve sapla samanı ayıramayanlardan yanadır can sıkıntım.
Gün devindi.
Yer yarıldı.
Kubbe ise sakit oldu bu hengâme ile başa dönmenin verdiği mahmurluk ve gün yüzlü bir şiir dilediğim Tanrıdan ve işte olan oldu geceydi mehtapla kırıştıran benimse yüzü kırışık bir ömrü şimdiden tehir ettiğim ve delişmen yürekte saklı matemim ile bir bir sektiğim şiirin ve aşkın hicretinde ve de bitimsizliğin hicretinde.
Hazan mahsulü.
Yol dönüşü.
Mevsimsiz bir sağdıç aşka köle olmuş derviş ve yitiminde ömrün tırnaklarımla kazıdığım hayata koyduğum o devasa ayraç ne de olsa bir alıntı mahiyetindedir çalınmış sözcükler bense sözlüğü baştan yazıyorum bir hışımla gidip geliyorum içimdeki dehlizin karartısından alamayıp da gözümü…
Hiç mi hiç alınmadığım kadar aşikâr isyan ediyorum her refüze edildiğimde insan ikliminde bazen ağaç bazen yaprak bazense toprak kokusuna yenik düştüğüm ve hayat artık cezbetmiyor beni gerçi üzerimdeki ölü toprağını da atamıyorum ama ve aralıksız toprak ve sözcük yiyip tüketiyorum sermayeyi.
Minyatür bir heykel gibi dikilesi aşkın uzantısında saklı nidalar özlem dolu yürekte saklı keramet ve uzağındayım hayatın ve de ta içinde çünkü ben hem şiirim hem yalnızlık hem şehir hem de uzaktaki her köydür denk düştüğüm yaptığım denkte saklı çeyizim ve saydam ruhum ve sarayındayım sözcüklerin.
Sandığımdan da fazlasındır sen, bilirim insanın içinde kalan ukdeler nasıl da dokunursun yüreğine tinine titiz bir nakkaş gibi ve söylenceler bazen kıkırdar ya da insanlar seni hor görürler bense her gördüğüme her duyduğuma inanırım, Kafka.
Bir muadilim var ya da yok.
Müdavimi olduğum duyguların da hız kesmediği bir aparat saklı içimde ve depara kalktığım kadar ayrıntılarda yaşamayı seviyorum.
Yazmanın bin bir hali ve yazgının ikbali, Kafka...
Mevsimin mentolü ve içime yağan Haziran yağmurları belki de Hazirana müteşekkir olmalıyım ne de olsa yaz çocuğuyum ben illa ki eline ve yüreğine kıymık batan bazense bir diken olup da sevdiklerimi yaraladığım düşüncesi hâsıl olan ve sevdiklerime toz konduramadığım kadar hüznümü içimde yaşadığı.
Yalnızlık denen mıntıka ve ebegümeci fısıltılar bazen suskun bazen bitkin bazense şişkin bir karın ardı ardına içtiğim sözcükleri blendere koyup karıştırdığım ama illa ki tok karnıma içmeliyim ben sözcüklerden elde ettiğim karışıma biraz da zehir ve gözyaşı katmalıyım kısaca canım illa ki yanmalı ve cinnet noktasında firar ettiğim o boş beyaz ve saydam sayfa yeter ki yeterli olmadığıma inanıp kendi canımı illa ki ben yakmalı iken…
Hüzün bir redif.
Şiirlerse ayraç.
Şiirler mezem öyküler yazgım ve denemelerim duygularımı fırına verdiğim ve ihlal edilmeli de illa ki sinirlerim ve sınırlarım.
Bir bukalemunum ben, Kafka ve gece gelen hüzün nöbeti günü çoktan postaladım uzay boşluğuna ve de eşlik eden yüzlerce cümle kurduğum kundurama kum dolmuşçasına dünde kalan şarkıları hasretle ve hararetle andığım.
Düş ikliminde seker benim sakar yüreğim ve hep de sayarım sondan başa ve ben illa ki yoklamada ön sırada olmalıyım teşrif eden öğretmen ve müfettiş de onaydan geçirmeli varlığımı: eh, o kadar kusur Kadı Kızında da olur hani. Ben ya öğrenci olup bilgiyi içime çekmeliyim ya da öğretmen olup kâinatı kucaklamalıyım gerçi an itibari ile ikisi de imkânsız gözüküyor ama ve ben yalnızlığımın ve basiretsizliğimin acısını kalemden çıkarıyorum bazen çıbanbaşı bir duygu günü yöneten elbet söz geçiremediğim kaderim ve gelemediğim bir makamla iştigal iken görünen köy de kılavuz istemez hani.
Hiçlik makamına talip bir zerreyim ben şahlandıkça duygular…
Varla yok arası olsa da varlığım hem göze batmışımdır hep de demiştir büyüklerim; yıldızımın düşük olduğunu oysaki sevinçlerim ve hayallerimdir düşük yapan ve düşkünlüğüm sevgiye ve hoşgörüye ve samimiyete ve işte yıldızlar çakıyorum gözlerimden bazense çemkiren iblise verip veriştiriyorum.
Nazenin bir yorgunluk.
Bedensel taarruz ve işte elimde asam yüreğimde esen asi rüzgâr ve ben çıktım yola bir kere ve başım sıkıştıkça sana yöneliyorum, Kafka ve senin sessizliğin ama yaşayan ruhunla hemhal olmayı seviyorum ben de senin gibiyim asla haz etmedim birilerinin egemenliğinde olduğumu bu yüzden de meslek hayatımda pes ettim ve en sevdiğimdi işte verdiğim bilmem kaç istifa dilekçesi ile izafi özgürlüğüme kavuşmanın meali elbet çalıştığım mekândan firar edip de kendimi dışarı attığımda şen kahkahalar attığım çok da komik aynı zamanda neden dersen:
Kimse başıma silah dayamamıştı onca sınava girip de başarı grafiğinde üstte bir noktada olmam ve yeni mezun bir genç olarak CEO ların ve onca insanın gözünde makbul bir yerde olduğumu bilmekti beni heyecanlandıran ama bal arısı gibi her çiçeğe konmalıydım mesleki formasyonda donanımlı olduğum kadar analitik zekâmla da fark attığım güzel bir gelişimdi ve işte hem kariyer odaklı çalışma hayatım hem de maddi anlamda yüksek rakamlara denk düşen maaş çekim.
Kalabalık bir yalnızlığım da olmadı mı bir ömür?
Girift sıkıntılar duygusal yapımı sonlandırıp mantık çerçevesinde yaşamanın ve çalışmanın nesi mi kötüydü?
Aralıksız ihbar etmem gereken bir iç sesim vardı madem ve baskın çıkan dış sesle hasbıhal etmem en büyük gafım ve hatamdı.
Yüzlerde insan çalıştığım plazalarda iş hacmi geniş ve önü açık bir platform ve ben aldığımın eğitimin hakkını verirken bir yandan da dostluklar kurmaya çalıştım elbet her biri de fiyasko ile sonlandı.
Gecelerse hep sığınağım oldu.
Yazmaya başlamadan evvel de hep sığındım gecelere ve sabahın ilk ışıkları ile yola düştüm aştığım onca yol verdiğim emek ve hayal yüklü dünyam ve ben bir şekilde hayallerimi de gerçek kıldığım mesleki anlamda olsun yeniden döndüğüm üniversite hayatım olsun en son tercihimi ise akademik kariyer yapmaktan yana kullanmışken.
Bir falso benim hayatımın özeti ve nemalandığım her insan her bilgi.
Sapkın ya da rotadan çıkmış insanların uzağında kaldım bir ömür ama nerede sıkıntı ya da bela varsa geldi buldu beni.
Son olarak, Kafka, kendimle verdiğim mücadelede çok yol kat ettim bazen ölümü fazlaca irdelediğim de doğrudur ve de bu dünyadan göç etmek istediğim ama her seferinde yaşama sevincim ağır bastı ve mantalitemi illa ki doğru istikamete konumlandırdım.
Hali hazırda yarı zamanlı bir işte çalışıyor olabilirdim en azından aldığımın eğitimin hakkını verip ve bilek ve de zihin gücümle hayatıma bambaşka açılımlar getirebilirdim bu bağlamda yazarak pek çok yarım hikâyeyi kendimce tamamlıyorum.
Öznem ve özlemim de hep arayışım içime dönük ama asla baştan savma olmayan zaten iştigal ettiğim her ne olursa olsun hakkını vermişimdir yaptığım işin ve de sevginin.
Çağın gerisinde olduğumu düşünüyorum diğer yandan ve muhafazakâr kimliğimle bambaşka bir asırda kanat açıyorum ben hayata ki kuş bakışı gözlemlediğim kadar nabzını da tutuyorum pek çok şeyin ama canımı en acıtan; nabzını alamadığım insanlık bazen de kalem öylesine tekliyor ki ve ben her şeyi baştan kurguluyorum ve kurcalıyorum da elbet albenisi ömrün ve yaşama sevincimi de bir şekilde koruduğum tıpkı kendimi gölgelerden korumak gibi ihmal ettiğim de ne çok şey var hani hayatta bu yüzden devamı gelecek mektuplarımın ve ulağım iken hayaller ve umut ve ben aşkın ve inancın uzantısında sağlam bir yerde sevdiğim kale’mde kalem’imle yaşamanın verdiği huzurla geçici de olsa sayısız çözüm buldum hayatta yaşadığım onca sıkıntıya…
YORUMLAR
Renkler duygulara öykünen belki de tam tersi lakin ikisi de aynı kapıya çıkıyor.
Giden mektuplar.
Asla geri dönmeyecek insanlar...
Bu dünyada kalmaya değer mi peki?
Ne fark eder ki bu saatten sonra hiçliğin hicvi aslında yazılan var olma amacımızı sorgulayan üstelik çok şey de istememişken insan hayattan.
Yazmanın yaşamanın ve ölmenin de bin bir hali, sevgili Kafka...
Bana zarar vermeyen ruhun şad olsun öyle ki ölüp de düşmeyen insanlar var yakamdan hele ki yaşayan nicesi ve tek yaptığım hep onları herkesi kolayca sevmek olmuşken...
Kararan gözleri gecenin kalemimse bir ışıldak gibi önümü aydınlatıyor.
Hüsranın dibine vurmuşken…
Kırağı çalan geceye de verip veriştirdiğim.
Teselli bulduğumsa yazdığım üç beş sayfa sonra da beğenmeyip buruşturup attığım onlarca sayfa ki bir Allah’ın kuluna bahsetmediğim ve nasırlaşmış yüreklerden düşen payıma.
Alabildiğine sessiz.
Olabildiğince hayal yüklü.
Semiren yüreğin kodaman duygulara ev sahipliği yaptığı ve de…
Mevsimin güftesiyim.
Çağlayan şelalenin hayranıyım.
Vatandaş olarak boşa düştüğüm yılların da takipçisiyim.
Bir rotam var ya da yok ve de verilen nota ve işte nöbetteyim yine bu gece vardiya sistemi çalıştığım veresiye alışveriş yapmayı sevmediğim ve peşinen rest çektiğim elbet içimin kıyısına vuran sözcüklerden inşa ettiğim bir hayatın gölgesi olmaktansa hayatın ta kendisi olmayı sevdiğim…
Son olarak, Kafka, kendimle verdiğim mücadelede çok yol kat ettim bazen ölümü fazlaca irdelediğim de doğrudur ve de bu dünyadan göç etmek istediğim ama her seferinde yaşama sevincim ağır bastı ve mantalitemi illa ki doğru istikamete konumlandırdım.
istikamet varsa yol yürünür değerli Gülüm Hanım
Sizin İstikametinizde sevgi ve saygı var
bundan daha güzeli nedir ki?
tebrikler
nice saygılarımla
Gülüm Çamlısoy
Sevgi ve saygının iç içe geçtiği bir dünya bir evren hayali...
Çok çok teşekkür ederim aydınlık yüreğinize.
En içten selam saygılarımı gönderiyorum.
Yüreğiniz dert görmesin asla
Öznem ve özlemim de hep arayışım içime dönük ama asla baştan savma olmayan zaten iştigal ettiğim her ne olursa olsun hakkını vermişimdir yaptığım işin ve de sevginin.
Çağın gerisinde olduğumu düşünüyorum diğer yandan ve muhafazakâr kimliğimle bambaşka bir asırda kanat açıyorum ben hayata ki kuş bakışı gözlemlediğim kadar nabzını da tutuyorum pek çok şeyin ama canımı en acıtan; nabzını alamadığım insanlık bazen de kalem öylesine tekliyor ki ve ben her şeyi baştan kurguluyorum ve kurcalıyorum da elbet albenisi ömrün ve yaşama sevincimi de bir şekilde koruduğum tıpkı kendimi gölgelerden korumak gibi ihmal ettiğim de ne çok şey var hani hayatta bu yüzden devamı gelecek mektuplarımın ve ulağım iken hayaller ve umut ve ben aşkın ve inancın uzantısında sağlam bir yerde sevdiğim kale’mde kalem’imle yaşamanın verdiği huzurla geçici de olsa sayısız çözüm buldum hayatta yaşadığım onca sıkıntıya…
Aynen dediğiniz gibi insan kalabalıklarda da yalnız kalır, haddini bilmeyen o kadar çok kişi varken üstelik bu sayı her geçen gün daha da çoğalıyor azalmak şöyle dursun.
Biz de o tür kişilerin ne kadar uzağında olursak iyidir diye cüzzamlı görmüş gibi kaçıyoruz ama onlar yine de haklıymış gibi peşimizi bırakmıyor ve her yerde hortlak görmüşcesine karşımıza çıkmaktan geri kalmıyorlar.
Gerçekten de geceler düşünürken de yazarken de her zaman sığınağımız olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Yarım kalan ne varsa şiirler, yazılar hepsi sakinlik içinde tamamlanacaktır böylelikle.
Her zaman yaptığınız işin hakkını vererek kalenizde 🏰 kaleminizle ✏️ yazmaya devam ederek bütün sıkıntıların üstesinden geleceğinize yürekten inanıyorum.
Muhteşem güzellikteki yazınızı gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Gülüm Çamlısoy
Anlamsız bir savaş dünyada son zamanlarda ivmesini arttıran adı da psikolojik savaş.
Ve yüzlere takılı ne çok maske.
Dostluk ve sevgi ve iyi niyet ola ki lafını edelim herkes nasıl da iddia eder sevgi dolu olduğuna dair.
Bense inanmaya devam ediyorum ve yanılmaya da ama buna mecburum kendime olan saygımı korumak en başta.
Değerler yitti gitti insanlık da hakkaniyet de masumiyet de.
Her anlamda çığı gibi büyüyen bir kaos ve yalnızlık.
Çok çok doğru dediğiniz biz nereye kaçarsak kaçalım yakamızdan düşmüyor sapkın ruhlu nefret dolu insanlar.
Aklım da almıyor diğer yandan değerli hocam: yüce Mevla bizi sevgiyle yaratmış ve umutla donatmış nasıl oluyor da insanlar gerçek kimliklerini yitirdiler?
''Gölge etme başka ihsan istemem'' diyen düşünür ben kendi gölgemi dahi kovmuşken musallat olan ne çok gölge kendilerine hayırları yok bırakın da işimize gücümüze bakalım.
Çok çok teşekkür ederim değerli hocam sizlerin arasında olmak bir nimet:
Beni bana sevdiren ve düşüncelerime eşlik eden duyarlı yürekleriniz.
şu ölümlü dünyada bunca insan neyi paylaşamaz anlamadım gitti.
Sonsuz içten selam ve saygımla değerli hocam
Gülüm Çamlısoy
Değer verdiğimiz kadar değer görmek mi?
Kafka çok sonradan anlaşılan bir değer tıpkı Oğuz Atay gibi.
Bu bağlamda yazmaya başlamadığım dönemlerde de hep anlaşılmayı ve anlatmayı diledim.
Kafka çok ilgimi çeken bir yazar tıpkı Freud gibi ve ben işletme çıkışlı olsam bile işimi gücümü bıraktım psikolojide yüksek lisans yaptım daha çok anlam olmak anlam bulmak adına.
Değerler ve ruhum ve insanlar...
Bu da yetmedi hocam gittim pedagojik formasyon aldım bu sefer İngilizce öğretmeni olarak görev yaptım üstelik gönüllü çalıştığım yıllar.
Neye el attımsa mükemmeli hedefledim.
En başta mükemmel bir insan mükemmel bir Mümin olmak.
Tasavvuf bana hitap eden yazmaya başladığım günden beri.
insanları anlamak zor çünkü herkes gerçek yüzünü saklıyor.
Belki de bir hatadır yaptıklarım: ne işin var Gülüm ne işin vardı da bunca şeye el atıp sonunda kendinden olacakken??
Kendimden oldum mu sahi yoksa kendime mi kavuştum?
Her şeyin çok çok çok ötesinde Rabbime kavuştum ki ilk günden beri birlikte olduğum.
Çözümlemeyi seviyorum hayatı farklı sınıflarda değerlendiriyorum.
Aldığım bir ders yüksek lisans yaptığımda: içerik analizi.
Ve bir teknik daha sistematik duyarsızlaştırma.
Ve işte şu son on yılım hayatımı cennete dönüştüren:
BİTMEYEN BİR YAZMA AŞKI.
Ve ben henüz hiç bir şey yazmadım ve işte en sevdiğim:
SONSUZLUKLA İŞTİGAL YÜREĞİM.
Her anlamda pek çok şeye nokta koydum ta ki sonsuzlukla yolum kesişene değin çünkü benim işim benim işim: SEVMEK VE YAZMAK.
Teşekkür ederim hocam
Saygılarımla
Gülüm Çamlısoy
Selam ve dua ile
Kaleminizi yüreğinizi kutlarım üstadım yürek sesin hiç susmasın saygılarımla..
TEBRİKLER
Gülüm Çamlısoy
Var olun siz sizler
Selam ve saygımla