Ömür Çınarım
Kıyaslanamaz yarınlarında ruhumun demir almayan çocuk sevdası.. Minik bir kız çocuğuyum seninleyken.. Burnunu çeke çeke yolda yürüyen. Neye ağladığını kendi bile unutmuş..
Yakana iliştirdiğim nazarlık korusun bu sevdayı. Mektuplarımın üzerinde kokun.. Çınarım.. Dökmüyorsun yapraklarını.. Dört mevsim sıcacık korumak için beni..
Aslında ne beyaz atlı prenssin sen, ne de ünlü bir krallığın varisi. Ne beyaz bir atın, ne de ailenden kalacak bir tahtın var. Eğer kabul edersen yaverlerin kovulduğu, uşakların işe yaramadığı bir yürekte, babadan oğula geçemeyecek bir saltanatın sahibisin. Azizimsin...
Bu sabah kirpiklerimin ucuna düştü yağmur tanecikleri. Rüzgar yüzümü yaladı geçti. Ve ben uzun zamandır ilk defa bir dilencinin eline bıraktım tüm bozukluklarımı.. Benim cebim hafifledi, onun bugün ne yiyeceğim adı altındaki korkuları..
Ne Hansel, ne Gretel.. Ne pinokyo, ne Gargamel.. Sensin benim kahramanım, çocukluk saltanatım, horoz şekerim. Sen.. Tek sevdiğim...
Gri beyaz bulutlara bıraktım bu sabah öpücüklerimi. Dudaklarına değen her yağmur tanesi sunacak buselerimi. Bu gece muhtemelen yıldız olmayacak gökyüzünde; bak resmime ve öyle dile. Beni.. Ve benden olacakları.. Çünkü ben senin ve senden olacaklar için hükmümü sürdürüyorum..
Bir yağmurluk hüznüm kaldı. Sonrasında hep yaz, söz veriyorum.. Ve ben, verdiğim sözler, yazdığım kelimeler kadar SENİ SEVİYORUM ...
Elif SEZGİN