PAY EDİLDİ BÜTÜN RENKLER MOR YİNE BANA KALDI
İnsanlığın mor renk ile tanışması 1856 senesi İngiliz kimya öğrencisi Henry Perkin’in kazara ilk sentetik boyayı buluşu ile başlar.
Benim mor renk ile tanışma hikayem ise tabiri caizse yediğim kazıkların 1.50 cm olan boyumu aşması ile başladı.Mor benim kutsal rengim vazgeçilmezim kısaca mor benim.
Bu renk ara ve soğuk bir renk olarak biliniyor olsa da diğer bir rengi daha belirgin bir hale getirdiğini de görürsünüz.
Mor göz alıcılığının yanı sıra alçak gönüllüğünün de ifadesidir.Diğer renklere anlam kattığı gibi o rengi ön plana çıkarıp kendini geri planda tutmasıyla da bilinir.
Renk olarak benim farkım vermek almak ise diğer renklere mahsustu.Hoşgörünün dozunu ayarlayamadık verdikçe daha çok istediler taki rengimiz soluncaya dek.
İnsan olmanın gereğini yerine getirmek adına gösterilen hoş görünün bir karşılığı olmalıydı.Sonuçta insan olduğunu kabullendiğin her canlıya hakkıyla muamele etmek gerekiyordu.Nerede bu hakkı verecek o kocaman yürek...
Sen kendini önemsemediğinde kimseden seni önemsemesini bekleme değer gördüğün sürece hak sahibisin yoksa bir hiçsin.Sanırım biz hiç olmayı seçtik.
Biz bize diretilen hayatı yaşadık.Istediğimiz hayatı değil.Kimse sen nasıl bir yaşam istiyorsun diye sormadı.Öylece unutulduk bir köşede kim bilir belki de uyutulduk uyandığımızda çok geç kalmıştık hayata...
Ne ben iyi bir oyuncu olabildim...
Ne de cömertti hayat...
...Bu hayatta her iki kimliği bir bedende barındırman imkansızdır.Yaratılış itibari ile ya kadınsındır ya da erkek.Biz aynı bedene sığdırmaya çalıştığımız iki ayrı kişiliğin yükü altında kimlik karmaşası yaşayanlardanız.En zor olanı kadın olduğunu bile bile erkek gibi kadın yakıştırması ile pohpohlanmak.
Sonrasında Dilek olduğunu bile bile Dilaver gibi yaşamak düşer payına...
Şimdi aynanın karşısında ben dünyanın en güzel kadınıyım desem de nafile palabıyık Remziden bir farkım yok artık...
Bu saatten sonra...
Ben bir çiçek olsam kaktüs olurdum.Üzerimde dikenler çiçek açsam rengim MOR olurdu.
Pay edildi bütün renkler mor yine bana kaldı...
Mor rengi ssviyorum.Artık mor bir çerçeveden bakıyorum dünyaya.Yaşamlarına anlam kattığım avareler şimdi beni kaybetmenin pişmanlığı ile uzaktan seyrediyorlar beni.
Onca yaşanmışlığın bana öğrettiği şey yaşamın toz pembe olmadığı idi.
Özetle biz ancak yaşamın tozu olabildik.Pembesi de siz olun artık...
YORUMLAR
Sanırım günümüz kadınları biraz Dilaver biraz pala Remzi..
Bütün Palalar da kadın sığınma evi..(İstisnalar kaideyi bozmaz ama maalesef erkekler artık kadından medet umar hale geldiler..)
Mor renk bana ''Mor Çatıyı ''anımsatır.
Kendimi bulduğum bir yazıydı. Mücadeleci kadınlara selam olsun..
Sevgilerimle Dilek Hanımcım
MOR
Dilek olarak doğduğum bu bedende Dilaver gibi yaşadım.Sanırım pala Remzi olarakta öleceğim.
Umarım yeni versiyon kadınlar pala Remzi gibi ölmezler.
Sevgim ve saygım ile...