8
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
772
Okunma
Hangisi doğruydu baba
İlk aklıma gelen senin iri ve güçlü ellerinin ellerimi sarıp sarmalayışı olmuştur hep. Tıpkı elimden kaçıp gidecekmiş gibi olan, gazete kağıdından yaptığım sımsıkı tuttuğum uçurtmam gibi. Bırakırsan ve ben düşersem kaldıran olmayacakmış hissine kapilip, işe gitmene bile gücüm yetse ket vuracakmışım gibi. Ya da ne bileyim kapıları kilitleyip gitmene engel olmak istememin çığırdan çıkması gibi. Minnacık cussemle önüne siper olurken, hiç aklıma gelmeyen iri kıyım halinle beni bir kenara itebilecegini aklımın almayışı hatta ısrarla,içten içe yalvarışlarımın yüreğimin kulaklarını tırmalaması eşliğinde gözlerimi gözlerine saplamak gibi.
Çocukluğumdan kalanlar gibi. Ne kadarı sıcak ve canlı, ne kadarı silinmiş veya silinmeye mahkum olmuş anılar gibi. Saygıdan sevgiden bahsederdi hep. Bunlar dünyada insanca yaşamanın temel şartı dediklerin gibi. Zira, sen bile alışkanlıklar saygıya ket, sevgiye mezedir derdin ya hani,düşündükçe ket mi yoksa meze mi daha elzemdi hala cõzemeyişim gibi. Dünün eski kapılarının tozlu eşiklerinde otururken, yılgınlığımın dumanları yakar gözlerimin ela bebeklerini. Bilendim baba... Evet bilendim ... Nasılı kurban ederken, nedenlerle dişe diş, göze göz bilendim. Buğulu camların ardından kısık gözlerle bakarken uzaklara, akıbetimin hüzün olacağını görerek paşalar gibi bilendim baba
Bendim. Evet bendim. Bir de kendi kendime kurduğum suskunluk bendim. Kederime giydirmeyi çok isteyip de başaramadığım kader adlı kefen de bendim. Suskularımı şaha kaldırıp kendime şiirlerden mezar kazanda bendim. Eğildiğim yerde belimi kırarak diz çökerken, omuzlarıma insafsızca yüklediğim ağırlıkta bendim. Kendime hem çok hem de az geldiğim anlarda bile, yüreğime ya dar ya da bol gelen yine bendim. Aklıma sığmayanları, evire çevire iskifleyende bendim. Aklımın aldıkları ile fingirdeşirken fikrimin verdikleriyle sürekli savaşan da bendim.
Öğretilerin ve öğrettiklerin gibi değildi hayat. Hele de insanlar!.. Hiç mi hiç uymuyordu anlattıklarına baba. Hani her insan içinde Allah korkusu barındırdığı vakit insan gibi insan olurdu? Hani hayata bakış ve duruş, bir onur, kişilik meselesiydi? Günümüzde günü birlik yaşam tarzı benimseniyorken, hani dün,bugün ve yarın bir bütünün parçasıydı? Şimdilerde kalın kalın kopuşlar yaşanırken hani, hayat bile inceldigi yerden kopardı?
Her şey zemheri. Her şey alingirli. Her şey defolu. Her şey ayaz yemiş gibi biraz titrek, biraz pörsük baba. Ne kadın kadın gibi ne de erkek erkek gibi. Bir menfaat, bir aymazlık, bir duyarsızlık, bir iradesizlik, bir müşkülpesentliktir almış başını gidiyor. Deme sakın ne bu hâl. Deme sakın sen bu olamazsın. Deme sakın silkelen ve kalk ayağa.
Kurt kışı geçirdi ama yediği ayazı unutmuyor, unutamıyor baba. Çünkü ne sen ne de o ellerimi sımsıkı tutan ellerin yok. Güven kalesi bağrın, koruyup kollayan kolların, tatlı sert bakan şahin gibi kahverengi gözlerin,bir yanı sıcacık, bir yanı tok ve gür sesin yok. Kısacası sen yoksun baba. Tıpkı çocukluğum gibi sende zamanın doldu ve gittin.
Hüzün Şairi: N Y
22//07//2013