Millet!
Her şeyi nasıl da normalleştiriyoruz. Tüm kötülükleri. Aldatmayı, hileyi, zorbalığı, şiddeti, küfrü, hırsızlığı, ölümleri, bazen yaşamları, depresyonu. Galiba en çok da depresyonu. Büyüklerimizin kalıplaşmış sözleri arasında kendimizi bulmaya, anlamaya çalışıyoruz. "Amaan ergen çocuk, olur öyle şeyler. Geçer canım yarına unutur. Bu da kendininkini dert sanıyor. Bizim çocuk yine depresyonda. Yediği önünde yemediği arkasında bunun yaptığı nankörlüğe bak. Oysa millet nelerle uğraşıyor." Onlar içlerindeki zehri bize döküyor, ben de midemde biriktirdiğim hapların da yardımıyla kâğıda. Şu millet denen zehirli topluluk yüzünden ne kimseyle kıyaslanmaktan kurtulabiliyoruz, ne de başkası gibi yaşamaktan. Daha ne kadar
"Aman şöyle yaparsam ne derler!" lafı altında depresyona itileceğiz bilmiyorum. Umarım bir gün biter. Umarım ailelerimiz bir gün bu "millet" denen illeti aşar ve görmezden gelmeyi başarır. O güne kadar direnip hayatımı istediğim gibi yaşamayı iple çekiyorum.
Gökçen
YORUMLAR
Depresyon özü itibariyle hissedilen tehdit algısı karşısında bir çeşit tepki verme ve nefsini korumaya alma biçimidir. Elektrik sigortası gibi düşünebiliriz. Akım yüksek geldiğinde sigorta atar ve böylece hem tesisat, hem de elektrikli cihazlar korunmuş olur. Burada yüksek akım bir tehdittir. Depresyon da sigorta.
Tebrik ederim. Güzel ve farkındalıklı bir yazıydı.